Son zamanlarda bu söylemi nerdeyse her gün duymaktayız.
Beka’nın sözlük anlamı, kalıcılıktır.
Gerçekten ülkemizin bir beka sorunu var mıdır?
Evet vardır.
Ülkemizin bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında, emperyalist ülkelerin kendi çıkarları ve emelleri doğrultusunda çıkardığı karışıklıklar, yarattığı ve desteklediği terör örgütlerinin insanlık dışı eylemleri, bu bölgeyi yaşanmaz hale getirmiş ve kan gölüne çevirmiştir.
Ulus devletler peş peşe bölünmekte, sınırlar yeniden belirlenmek istemekte ve böl parçala hükmet politikaları gün geçtikçe uygulanmaya çalışılmaktadır.
Bu kargaşalı (kaoslu) ortamda, bölgede bulunan ülkemiz üzerinde oynanmak istenen emperyalist oyunlar karşısında, beka sorunu yoktur demek büyük bir öngörüsüzlüktür.
Soru şudur.
Bu durumdan çıkış yolu nedir?
Yanıt.
Milli birlik ve beraberliğin sağlanması, iktidar ve muhalefet demeden herkesin, siyasi ajandalarını bir tarafa bırakarak ve birbirlerini dinleyerek, el birliği ile sorunun çözümüne katkı sağlaması gerekmektedir.
İkinci soru.
Bu sağlanıyor mu?
Ne yazık ki evet demek zordur.
Her akşam görsel medyada boy gösteren tartışmacılar, bu gerçeği görmek ve en az (asgari) ortak çözümde birleşmek yerine, herkes yer aldığı siyasi düşünceye göre diğerini suçlamakla zaman geçirip izleyen yurttaşları da çileden çıkarmaktadırlar.
Siyasi partiler birlik ve beraberlik çağrısı yapmak yerine, birbirlerini suçlamakla zaman kaybına neden olmaktadırlar.
Şu anda zamanı olmamakla birlikte parantez içinde açıklamak gerekirse, Türkiye gibi güçlü bir ülke nasıl oldu da beka sorunu yaşamaya başladı diye sormak gerekir.
-Daha önceki iktidarlar döneminde devletin kurumlarına yerleşmeye çalışan FETÖ, 15 yıldır iktidarda bulunan AKP döneminde bu yerleşmeyi en üst seviyeye çıkarmış ve sonuçta 15 Temmuz’da alçakça darbe girişiminde bulunmuştur.
-Şanlı Türk Ordusu, FETÖ tarafından düzenlenen düzmece kanıtlarla perişan edilmiş, yurtsever subaylar tutuklanarak yıllarca cezaevlerine atılmıştır.
-İç ve dış politikada yapılan yanlışlar konusunda, gerek işin uzmanı kişilerce, gerekse muhalefet tarafından yapılan uyarılar göz ardı edilmiştir.
-Hukuk devletinin olmazsa olmazı olan güçler ayrılığı yerle bir edilerek, tüm güçlerin bir gurubun veya bir kişinin elinde toplanması için yasal ortam hazırlanmıştır.
-Muhalefetin görevi, iktidarın yanlışları konusunda uyarıda bulunmaktır. Ne yazık ki muhalefet partilerimiz, iktidara değil, birbirlerine muhalefet etme yolunu seçmişlerdir.
Daha sayılabilecek onlarca hata olmasına karşın, bugün bunları dile getirmek yerine, Afrin’de kahramanca çarpışan Ordumuza başarılar dilemek ve arkasında ulusça yer almak ve beka sorununa çözüm bulmak gerekmektedir.
Gerek iktidara, gerekse muhalefet çağrımdır.
Emperyalistlerce içine sürüklendiğimiz bu zor durumdan çıkmak için el ve gönül birliğiyle birleşmekten başka çaremiz yoktur.
Bu birlikteliğin sağlanmasında en büyük görev, beka sorununa bulunacak çözüm için tüm yetkileri elinde bulunduran iktidar partisine düşmektedir.
İktidar ve muhalefetin karşılıklı hesaplaşmalarını, düzlüğe çıktıktan sonraya ertelemeleri ülkemizin yararınadır.
Afrin, sınırlarımızın ve ülkemizin güvenliği açısından meşru müdafaa (saldırı karşısında korunma) olarak kabul edilmelidir.
Şanlı Ordumuza haklı davasında başarılar dilerim.
15.02.2018
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder