Ne büyük rezalet, muhalif aday Muharrem İNCE'nin adaylığı için 166 delege imza atacak, sonradan bunların ikisi imzasını geri çekecek, daha doğrusu, baskıyla geri çektirilecek, kırk dokuz delege de; yine baskıyla, korkakça ve partinin itibarına zarar verecek olan alçak bir tavır sergileyerek, KILIÇDAROĞLU'nun lehine de mükerrer imza atacaklar ve adı adalet ve cesaret olan kurultaya gölge düşürecekler.
Bu saray entrikası tavır; parti içi demokrasiyi savunan ve savundukları bu parti içi demokrasiyi, ülke yönetimine geldiklerinde ülkede tesis edeceklerini savundukları demokrasinin en önemli garantisi sayan CHP'ye asla yakışmamıştır.
Parti içi demokrasiyi, delegelerin hür iradelerine saygıyı savunan CHP'nin, AKP'den ne farkı kalmıştır?
Muhalif aday Muharrem İNCE'nin adaylığını düşürmeye yönelik, adet olarak oldukça fazla olan bu mükerrer imza rezaletinden, partinin yerel ve/veya merkez yönetiminin habersiz olması mümkün değildir. Velev ki; habersizler, bu daha büyük bir ayıp olup, parti yönetiminin yönetimdeki beceriksizliğini ve yönetim zafiyetini ortaya koymaktadır.
Sayın KILIÇDAROĞLU'nun; divan tarafından fark edilerek, bu mükerrer imza rezaletinin açığa çıkarılmasından sonra, demokratik bir tavır sergileyerek, mükerrer kırk dokuz imzanın, Sayın İNCE adına atılmış imzalar olarak kabul edilmesine yönelik fedakarlığı da, bu rezalet yüzünden CHP'nin kamuoyu nezdinde itibar kaybetmesinin önüne geçemeyecek ve yarın, Bremen Mızıkacıları tavrıyla, havuz medyası ve AKP iktidarı, hep bir ağızdan, sanki AKP de parti içi demokrasi varmış gibi, sıkılmadan CHP'ye yönelik ağır eleştiri oklarını saplayacaklardır.
Sayın Muharrem İNCE; mükerrer imza rezaletini öğrenince yaptığı açıklamada, bu kırk dokuz mükerrer imzanın kendisine ait olduğunu, daha sonra birileri tarafından baskıyla bu imzaların, mükerrer olarak KILIÇDAROĞLU adına da attırılmış olduğunu, kendisinin lütuf istemediğini, tırnaklarıyla kazıyarak parti içinde bugünlere geldiğini, bu kırk dokuz imzanın kendisinin hakkı olduğunu, haklı olarak açıklamak zorunda kalmıştır.
Diyelim ki; KILIÇDAROĞLU, yapılan bu ağır hatayı, fedakarlık yaparak gidermeye yanaşmasaydı ne olacaktı? İşte asıl rezalet o zaman çıkacaktı. Bu mükerrer imzaları çekinmeden atan, adalet ve cesaret ismi verilen kurultaya yakışmayan bu aymazlar, korkaklar, birer birer sahnede boy gösterecek ve her iki aday için de attıkları bu iki imzadan, hangi aday için attıkları imzanın geçerli olduğunu açıklamak zorunda kalacaklardı. Keşke öyle olsaydı da, bu aymazların, yalakaların ve korkakların boylarını ve poslarını televizyonlardan bir görseydik.
Sayın İNCE'nin kurultayda yaptığı konuşmanın içeriğine gelince; parti içi iktidar mücadelesi olan bu kurultayda, bir muhalif aday için söylenmesi gereken her şeyi, mevcut yönetimi fazla incitmeden en ağır şekilde söyledi, parti yönetiminin yapamadığı öz eleştiriyi, parti adına çok güzel yaptı, hele hele, ülkemizde ellilerden itibaren iktidar olan partilerin liderlerinin, partilerinin kuruluşundan sonra yapılan ilk seçimde iktidara geldiklerini, yurt dışından da Fransa ve Yunanistan örneklerini vererek çok güzel açıkladı, aynı şekilde rahmetli ECEVİT'in, milli kahraman, CHP kurucusu İNÖNÜ karşısında kazandığı, partinin ve ülkenin yararına sonuçlar doğuran kurultay galibiyetini, çok güzel dile getirdi. Kendisinden emin ve özgüven içinde konuştu, ses tonu, vurgulamaları ve hitabeti, oldukça iyiydi. Parti tüzüğünde yapmayı planladığı demokratik değişiklik önerileri de çok yerindeydi.
Biz hep yazdık ve sorduk, KILIÇDAROĞLU; yeni sistemde, genel başkan olarak kendisine güvenerek, Cumhurbaşkanlığına adaylığını niçin açıklamıyor? Sonra da ilave ettik, kendisine güvenmeyen, adaylığını açıklamaktan çekinen bir genel başkana seçmen de güvenmez dedik.
Kurultayda, CHP Genel Başkanlığına adaylığını koyan ve adaylık konuşmasını yapan Sayın İNCE ise; kendisine güvenerek, seçildiğinde partisini iktidara taşıyacağını iddia etti ve Cumhurbaşkanlığına aday olacağını net bir şekilde açıkladı.
Bize göre, Sayın İNCE, ortaya koyduğu özgüveni, haklı eleştirileri, seçildiğinde parti tüzüğünde yapmayı planladığı olumlu ve demokratik değişiklik önerileri ve partiyi birinci parti yaparak iktidara taşıyıcına yönelik iddiasıyla, CHP Genel Başkanlığına seçilmeyi hak ettiğini gösterdi, ortaya çıkarılan mükerrer imza entrikası da, yelkenine ilave rüzgar kattı.
Taktir delegelerin, kurultayda ortaya çıkacak olan sonuçların, ülkemize ve CHP'ye hayırlı olmasını şimdiden diliyoruz.
03/02/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder