Ülkemizin içinde bulunduğu, insan hak ve özgürlüklerinin her geçen gün sınırlandırılmasından, basın özgürlüğünün yok edilmesinden, basının tek elden yönetilmesinden, yargının bağımsızlığının yok edilmiş ve yürütmenin emrinde bir kıyım aracına dönüştürülmüş olmasından kaynaklı ağır koşullara ve çözüm bekleyen siyasi, sos yo kültürel ve ekonomik acil sorunlara bakıldığında, 2019 yılında yapılacak olan yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, ülkemizin selameti, demokrasisi, birlik ve beraberliği ve de bekası için hayati bir önem taşımaktadır.
Bu nedenle, objektif olarak değerlendirdiğimizde, yukarıda belirttiğimiz ülkenin tüm sorunlarının, içinde bulunduğu olumsuz ağır koşuların yaratıcısı ve çözüm bekleyen acil sorunlara bir çözüm getiremeyeni olan iş başındaki AKP iktidarının, artık ülkemizi yönetemediği, AKP iktidarının; bu aşamadan sonra ülkemizin geleceği için bir çözüm değil, bir çözümsüzlük olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Bu saptamadan hareket edildiğinde, demokratik ve hür seçimle AKP iktidarından kurtulmak ve ülkeyi içinde bulunduğu ağır koşullardan çıkararak çözüm bekleyen acil sorunlara çözüm üretebilecek yeni bir iktidara ülkemizi emanet edebilmek için, önümüzdeki 2019 yılında yapılacak olan yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri, bize göre kaçırılmaması gereken son şanstır.
Demokrasilerde, ülkeyi felakete sürükleyen iş başındaki iktidardan kurtarma görevi, demokratik seçimler yoluyla, olup bitenleri sorgulayabilen bilinçli seçmenler ve iktidar adayı ve alternatifi olan ülkenin ana muhalefet partisine aittir.
Bu nedenle, geçtiğimiz hafta sonu 36.Olağan Kurultayını yaparak yeni yöneticilerini, karar organlarını seçen, aynı zamanda bu ülkenin kuruluşunda söz sahibi olan ana muhalefet partisi CHP'nin 2019 seçimlerinde göstereceği performans, büyük önem taşımaktadır.
36.Olağan Kongrede CHP'nin genel başkanlığına, birçok seçime girerek CHP'ye bir türlü seçim kazandıramadığı gibi, CHP'yi ülkenin geneline yayamayan ve oylarında gözle görülen artışlar, partide bir silkiniş ve şahlanma sağlayamayan Sayın KILIÇDAROĞLU, topal ördek misali, kendisine adaylık için imza veren küçümsenemeyecek miktardaki delegenin dahi oylarını arkasına alamadan, ancak 790 oyla seçilebilmiştir. Bu sonuç; KILIÇDAROĞLU'nu, partisi içinde olduğu gibi, seçmenler nezdinde de zayıflatmıştır. Kurultayda genel başkan adayı olarak yarışan ve ancak seçimi kaybeden Sayın İNCE'nin, kurultayda yaptığı partiye yönelik özeleşiri ve kendisinin seçilmesi halinde yapacaklarını içeren, öz güven dolu ve kararlı güzel konuşması ve gösterdiği performansı, bugüne kadar kendisinden bekleneni seçmenlere veremeyen KILIÇDOROĞLU'na yönelik beklentileri daha da artırmıştır.
Bu itibarla; beklenmedik olağanüstü çaba ve gayret sarf etmedikleri taktirde, kimseyi kandırmayalım, bugüne kadar birçok seçim yenilgileri alan KILIÇDAROĞLU'nun ve başında bulunduğu CHP'nin, 2019 seçimlerindeki başarı şansı, inşallah yanılırız ama, bize göre yine sınırlı ve çok zayıftır.
Zira, ülkemizdeki büyük seçmen kitlesinin sahip olduğu; siyaset anlayışları, dünya görüşleri, öncelikleri, maalesef eğitim düzeyleri, sorgulama yetenekleri, sos yo ekonomik yapıları, dinsel telakkileri ve laiklik anlayışları, geleneksel yapıları, özgürlük anlayışları ve siyasi tercihlerinde özgürlük beklentilerinin öncelik arz etmemesi, ümmet ve biat kültürünün ağır basması, ülke yönetimine ilişkin tüm olumsuzlukların sorumluluğunu, iktidara değil ana muhalefete yıkma anlayışı ve alışkanlığı gibi, sandığa ve oya olumsuz olarak yansıyan faktörler dikkate alındığında, seçmen çoğunluğu ile KILIÇDAROĞLU'nun ve onun başında bulunduğu CHP'nin dokuları birbirleriyle uyuşmamaktadır.
Seçmen çoğunluğu ile CHP ve KILIÇDAROĞLU arasında oluşan, bize göre çok haksız ve yersiz bu zorlama ve Sünni doku uyuşmazlığı nedeniyledir ki; ülkeyi felaketin eşiğine getiren, uyguladığı hatalı ve yanlış dış politikaları sonucunda ülkemizi Ortadoğu batağına sokan, demokrasiden uzaklaştıran, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne, anayasaya saygı duymayan, anayasayı rafa kaldıran, yargı bağımsızlığını yok eden, Anayasa Mahkemesi Kararlarını uygulatmayan, ülkenin iç ve dış borçlarını artıran, demeler dengesini yok eden, işsizliği önleyemeyen, üretimi ve ihracatı artıramayan, üretime dönük yatırımlar yapamayan, halkın vergilerinden oluşan devletin parasını; halkımızın kullanmadığı, yapımcılarına kar garantisi verdiği oto yollara, köprülere, alt geçitlere, yapay kanallara yatırarak toprağa gömen, zam üstüne zam yapan, insanları ayrıştıran, devlet israfını pompalayan, kendisi için lüks ve şatafatı öne çıkaran iş başındaki iktidar, maalesef hala iş başında kalabilmektedir.
Türk seçmenlerinin; bu olumsuz tablo karşısında, iş başındaki siyasal iktidarı iktidarda tutmaya devam ederek, ana muhalefet CHP'yi ve KILIÇDAROĞLU'nu beğenmeme gibi bir lüksleri bulunmamaktadır.
Ancak, yukarıda belirttiğimiz seçmen çoğunluğunun yapısı ve oy verirken önem verdiği kriterler, dinsel, geleneksel ve sos yo kültürel faktörler ve ülkenin eğitim seviyesi dikkate alındığında, seçmen çoğunluğu ile dokuları bir türlü uyuşmayan CHP'nin ve başında bulunan KILIÇDAROĞLU'nun işi gerçekten çok zor, CHP ve KILIÇDAROĞLU işte bu zoru, 2019 seçimlerinde başarmak zorundadırlar.
KILIÇDAROĞLU, artık CHP Genel Başkanı olarak son şansını kullanacaktır, 2019 seçimleri onun genel başkan olarak gireceği son seçimi olacaktır. Ülkemizin siyaset kültüründe, başarısızlığın batı demokrasilerindeki standart kriteri olan seçim başarısızlıkları dikkate alınmasa da, KILIÇDAROĞLU; partisi CHP'yi,2019 seçimlerinde başarıya taşıyamadığı taktirde, artık başarısızlığı kesin olarak tescil edilecek, başarısızlığı tamamen olgunlaşacak ve dalında olgunlaşan ve çürümeye başlayan meyve misali, artık dalından (Genel Başkanlıktan) istemese de kesin olarak düşecektir.
Sayın ERDOĞAN'a ve başında bulunduğu AKP'nin durumuna gelince.
Bizim ve özgür batının evrensel demokrasi ilkeleri, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik çok kötü koşullar ve çözüm bekleyen acil sorunlar dikkate alındığında, normal şartlarda Sayın ERDOĞAN ve partisinin, 2019 seçimlerinde yüzde bir bile şanslarının olmaması gerekiyor. Ancak, yukarıda açıkladığımız gibi, CHP ile aralarında doku uyuşmazlığı bulunan geniş seçmen profilinin hala gücünü ve varlığını muhafaza ettiği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor.
Bize göre, Mehmet ALTAN ve Nazlı ILICAKLAR gibi, bir zamanlar ERDOĞAN'ı demokrasi havarisi ve darbe karşıtı olarak göklere çıkaran, ancak haklarında tahliye edilmelerine yönelik olarak, Anayasa Mahkemesi tarafından hak ihlali kararı verilmesine rağmen, bu karar uygulatılmayarak cezaevinden çıkarılmayan gazeteci ve entelektüel kanat; desteklerini, çoktan ERDOĞAN'dan geri çekmiş olsalar da, yukarıda belirttiğimiz faktörlerin etkisinden henüz kurtulamayan büyük bir seçmen kitlesi; hala, ERDOĞAN'ı, kendi demokrasi anlayışlarına göre, demokrat, insan hak ve özgürlüklerine ve anayasaya saygılı başarılı bir lider olarak görmeye devam ediyorlar, aslında onun öyle olmadığı gerçeğini henüz algılayamıyorlar, Bu nedenle, Sayın ERDOĞAN'ın; demokrat olmadığı ve misyonunu çoktan tamamladığı, Atatürk tarafından kurulan insan hak ve özgürlüklerine, yargının üstünlüğüne ve bağımsızlığına dayalı demokratik ve laik bu ülkeye yapacağı, vereceği başka hiçbir şeyinin kalmadığı olgusu ve gerçeği, henüz tam olarak kıvama gelip olgunlaşmadı, bunun doğal sonucu, Sayın ERDOĞAN, muhtemeldir ki; 2019 da, bir kez daha Cumhurbaşkanı seçilirse ve partisi AKP de iktidara gelirse, 2019 seçimlerinden sonra anayasal olarak hukuken uygulamaya geçecek olan Türk tipi anti demokratik başkanlık sisteminin kendisine tanıdığı, meclisi ve meclis denetimini devre dışı bırakan tek adam yetkilerini; bugün fiilen yaptığı gibi, anayasayı da zorlayarak sonuna kadar kullanacak ve Sayın ERDOĞAN'ın demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine karşıtlığı, kör gözlerin de göreceği bir şekilde kesin olarak ortaya çıkacak ve tescillenecek, seçmen çoğunlu gecikerek de olsa gerçeklerle yüzleşecek, Sayın ERDOĞAN'ın demokrasi karşıtlığı, geç de olsa, seçmen çoğunluğu nezdinde de olgunlaşacak ve her olgunlaşan ve kurumaya ve çürümeye başlayan meyve misali, Sayın ERDOĞAN da, seçim yoluyla iktidardan düşecektir.
Bu nedenle, takım tutar gibi, siyasette sonuna kadar bağlılık ve sonuna kadar deneme, ancak onlarca denemeden sonra yanıldığını anlayabilme metodunun geçerli olduğu ülkemizde, tüm olumsuzluklara dayanılabildiği taktirde, seçmen çoğunluğu 2019 seçimlerini takip eden ilk seçimlerde, ancak gerçeklerle yüzleşebilecek, siyasi tercihini değiştirmek zorunda kalacak ve çok geciken bu olumlu gelişme sonunda, hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine dayalı evrensel demokrasiye ulaşabileceğiz.
Sayın okurlar; uzunluğu ve içeriği itibariyle sizleri biraz sıkacak ve de üzecek olan bu yazımızdaki tahminlere dayalı görüş ve değerlendirmeler, tamamen bize ait olup, aranızda bunlara katılanlarınız olabileceği gibi, katılmayanlarınız da mutlaka olacaktır.
Tüm olumsuz koşullara rağmen, samimi dileğimiz ve beklentimiz, ülke olarak içinde bulunduğumuz bu siyasi krizi; 2019 sonrasındaki seçimlere taşımadan ve uzatmadan, Türk Milletine yakışan demokratik olgunluk içinde, önümüzde bir şans olarak duran 2019 seçimlerinde aşabilmektir.
05/02/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder