Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niçin öptü misali.
Adama sorarlar, kardeşim; ne oluyor, anayasa daha yeni değişmedi mi, sürekli ihlal ettiğin anayasa, senin yarattığın anayasa dışı fiili duruma uydurulmadı mı, millete ait olan yasama, yürütme ve yargı yetkisinin tümünü, kendi vesayetin altına almadın mı, senden habersiz bir kuşun dahi uçamaz olduğu bir tek adam diktası yaratmadın mı, ne kaldı ki; sana ait olmayan, ne istiyorsun bu milletten? Allah gözünü doyursun.
Sayın ERDOĞAN; senin iddia ettiğin gibi, yeni anayasa yapmanın koşulları oluşmadı, ülkenin çözemediğin ve sürekli halının altına süpürdüğün birçok sorununun çözümü için, senin; yaklaşan demokratik seçimlerde, geldiğin usullerle, iktidar koltuğundan gitmenin koşulları oluştu sadece.
Sen de biliyorsun ki; yapılacak olan ilk seçimlerde, bu halk seni sandığa gömecek ve iktidardan uzaklaşacaksın.
Bunu bildiğin için, iktidarda nasıl kalırım diye kıvranıp duruyorsun ve her gün ortaya bir şeyler atarak, milleti oyalamaya çalışıyorsun.
Senin niyetin belli, artık hiçbir gizli yanı kalmadı. Sen, ne yapıp, yapıp hayatın boyunca başımızda kalmak, saraylarından tek başına ülkeyi istediğin gibi yönetmek istiyorsun, bu isteklerine hayat verecek yeni bir anayasa arayışı içindesin.
Yani, anayasa; yine, senin o doyumsuz ve bitmez tükenmez arzularına, senin ömür boyu ve mutlak yetkilerle, bu ülkeyi tek başına keyfi olarak yönetmenin önündeki kırıntı engelleri de kaldırarak, tümüyle sana uydurulsun istiyorsun.
Bu arada, nihai hedefin olan siyasal İslam’a dayalı yeni bir İslam ERDOĞAN Cumhuriyetini de hukuken kurmak istiyorsun.
Bu nedenle, senin Meclis grup başkan vekilin olan bir zat; yapmayı düşündüğünüz yeni anayasanın, yeniden kuruluş anayasası olacağını söyleyerek, baklayı ağzından çıkardı, Ayasofya Camisinin baş imamı olan kamu görevlisi de; yeni kuruluş anayasasına, devletin dini, din-i İslam’dır hükmünün konulmasını buyurdular.
Geçtiğimiz yıllarda da bir milletvekiliniz, Cumhuriyetin 90 yıllık reklam arası sona erdi diyerek, bir şeyleri ima etmişti.
Aklınızı başınıza toplayınız.
Hukukun üstünlüğüne dayalı, demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti 29. Ekim. 1923 de, onun deyimiyle ilelebet payidar kalmak üzere, Büyük ATATÜRK tarafından kuruldu ve Dünya var olduğu sürece de, o şekilde kalacaktır.
Anayasamızın ilk dört maddesinde yer alan, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan Cumhuriyetin kuruluş değerleri ve ilkeleri, Türk Milletinin kırmızı çizgileridir.
Yeniden kuruluş anayasası yapıyoruz gerekçesiyle, Türkiye Cumhuriyetini ve kuruluş değerlerini ortadan kaldırarak, kendi sapık nihai hedeflerinizi gerçek kılıp, otoriter bir İslam Devleti şeklinde yeniden bir oluşum girişmenize, bu millet asla müsaade etmeyecektir. Oturun oturduğunuz yerde.
Siyasi ömrünün sandıkta sonlanması için, iki yıl gibi çok kısa bir süre kalmış olan bir siyasal iktidarın, yeni bir anayasa yapmanın koşulları oluşmuştur, yeniden kuruluş anayasası yapacağız diye ortaya çıkmasının anlamı, çok açıktır, biz ülkenin yönetimini değiştireceğiz ve hayat boyu iktidarda kalacağız demenin kibarcasıdır.
Sakın ha, bunu hiç denemeye kalkmayınız.
Büyük ATATÜRK'ün sevdalısı Türk Milletinin; yasalara ve demokrasiye, seçimle gelen iktidarlara olan saygısını zorlamayınız, Türk Milletinin sabrını sınamaya kalkmayınız, demokrasiye ve seçilmişlere olan saygıları nedeniyle, anayasayı ve özgürlükleri yok etmenize rağmen, sizlere tahammül ettiklerine sakın aldanmayınız.
ATATÜRK'ün ne mutlu Türküm diyene diyerek; her dinden, ırktan ve mezhepten tüm insanları, TÜRK ortak paydası altında ve Türk Vatandaşı olarak birleştirerek yarattığı Türk Milletini, Devletin dini, din-i İslam’dır saçmalığını anayasa hükmü haline getirerek, din üzerinden milletimizin birliğini bozmaya, ”Ne mutlu İslam’ım diyene” gibi, bu ülkeye zarar verecek girişimlerde bulunmaya sakın kalkmayınız.
Bu Millet, demokrasiye saygısı gereği, demokratik seçimlerle iş başına gelen iktidarlara sabır gösterdiği gibi, demokrasiyi ve demokratik seçimleri ortadan kaldırmaya kalkışacak iktidarlara karşı, demokrasiye sahip çıkarak, anayasal bir hak olan direnme haklarını da kullanmasını bilir.
Sizler, bizim öyle niyetimiz yok, biz şu anda uygulamasak da halkımıza daha çok özgürlük tanıyan bir anayasa yapacağız diyorsanız, buyurun bunun için anayasa yapmaya gerek yok. Sadece, mevcut anayasayı uygulayın bizler çoktan razıyız.
Milletin özgürlüklerini artırmak istiyoruz diyorsanız; buyurun, Anayasanın tanımadığı bazı özgürlükleri, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya yasa çıkararak da milletimizin istifadesine sunabilirsiniz. sizi engelleyen mi var?
Anayasalarda yazmayan özgürlükler kullandırılmaz diye bir kural yoktur.
Anayasalar, özgürlüklerin sınırlandırılmasında önemlidir. Bir özgürlüğü, ancak anayasada belirtilen koşullarla ve ölçüde, yasalarla sınırlayabilirsiniz. Ancak, anayasada yer almayan bir özgürlüğü, yasalarla dahi insanlara tanıyabilirsiniz. Sizin elinizi tutan yok, çıkarın yasaları ve özgürlüklerimizi daha da genişletin, niyetiniz özgürlükçü bir anayasa yapmaksa.
Ama sizin niyetiniz başka, siz üzüm yemek değil, bağcıyı dövmenin peşindesiniz.
Ateşle oynamayın lütfen.
Güner Yiğitbaşı
13/02/2021
Hukukçu
Yorum Gönder