Aslında, yerel mahkemenin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Anayasa Mahkemesinin çift dikiş kararı üzerine, bu hak ihlali kararına kerhen uymuş olmaları, üzüntü vericidir.
Bu çift dikiş karara, sarayın kerhen verdiği onaya dayalı, kerhen verilen bir uyma ile yüz yüze olduğumuz anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararına uyulmasının ardında yaşadığımız gelişmeler göstermiştir ki; saray, pes etmemiş ve BERBEROĞLU ile uğraşmaya ve yargıyı da bu intikamı için kullanmaya devam edecektir.
Saray ve onun talimatıyla hareket eden yerel ağır ceza mahkemesi, beğenmediği ve ilk önce uymadığı Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararını, BERBEROĞLU'nun aleyhine fırsata çevirmeyi uygulamaya koymuşlardır.
Hak ihlali kararına kerhen uymak zorunda kalan yerel mahkeme; adeta, sen misin hakkım ihlal edildi diyen, ben sana gösteririm mantığıyla, hak ihlali kararına kerhen uyarken, istinaf ve Yargıtay denetiminden geçerek BERBEROĞLU'nun suçluluğunun sabit olduğunun kabulü halinde dahi, eyleminin hangi suça vücut vereceği hukuken kesinleşmiş olmasına rağmen, yerel mahkeme kendisini iddia makamının yerine koyarak, tarafsızlığını açık bir şekilde ihlal edip, istinaf ve Yargıtay denetimlerinden geçerek kesinleşen BERBEROĞLU'na atılı olan eylemi ve bu eyleme yönelik hukuki nitelendirmeyi dikkate almadan, yüksek yargı denetiminden geçerek belirlenen ve somutluk kazanan eylemi ve hukuki nitelendirilmesini yok sayarak, BERBEROĞLU hakkında; yasama dokunulmazlığı nedeniyle durma kararı verdiği davayla ilgili olarak, yeniden yargılamaya devam edebilmek için, dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle düzenlediği ve Adalet Bakanlığı vasıtasıyla Meclise gönderdiği fezlekede, daha ağır cezalar içeren üç ayrı suçlamada, üç ayrı fiil atımında bulunarak, BERBEROĞLU'nun dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmiştir.
Yerel Mahkeme; Anayasa Mahkemesinin ilk kararına uymayarak sergilediği hukuk dışı tutumunu, ikinci Anayasa Mahkemesi kararı üzerine kerhen verdiği uyma kararında da yinelemiştir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 225. maddesi çok açıktır. Yerel Mahkeme; meclise gönderdiği fezlekede, BERBEROĞLU'na kesinleşen eylem ve hukuki nitelendirmeye aykırı olarak, daha ağır cezalar içeren üç ayrı fiil ve suçu yüklemeye kalkışmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 225. maddesi aynen şöyledir.
(1)Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.
(2)Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
Hukukçu olmayanların anlayacağı şekilde basit olarak açıklamak gerekirsek, CMK'nın 225. maddesine göre, hakim; ancak, iddia makamının, iddianame ile kendi önüne koyduğu suç'a ilişkin fiil ve fail hakkında hüküm verebilir. Amiyane tabiri ile hakim; ancak, savcının kendi önüne koyduğu yemeği yiyebilir. Kendi kafasından yemek ısmarlayamaz.
Ancak, hakim; savcının önüne koyduğu fiilin, yani maddi eylemin hukuki nitelendirilmesinde, savcının nitelendirmesiyle bağlı değildir. Fiilin hukuki adını kendisi koyabilir. Yani, Fiil (a) suçunu değil, (b) suçunu oluşturuyor diyebilir. Amiyane tabiriyle, hakim savcının önüne koyduğu yemeği, savcı çatalla ye dese bile, hakim kaşıkla veya avuçlayarak yiyebilir veya savcı sana verdiğim yemeğin üzerine kara biber serp dese de, hakim hayır ben kırmızı biber serperek yiyeceğim diyebilir, bu onun taktirindedir.
BERBEROĞLU'na iddianame ile yüklenen ve hakim önüne sunulan suç oluşturan eylem ve bunun hukuki nitelendirilmesi, denetim mercileri olan istinaf ve yargıtay hakimleri tarafından yapılmış ve bu fiil ve nitelendirme kesinleşmiştir.
Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararına uyan yerel mahkemenin; yapacağı yeni yargılama sonunda, BERBEROĞLU'nun suçlu bulunması halinde hükmüne esas alacağı eylem ve bunun hukuki nitelendirilmesi belirlenmiş ve kesinleşmiş olup, buna rağmen, CMK'nın 225 ci maddesinin açık ihlali niteliğindeki fezlekesi, yerel mahkemenin bağımsız ve tarafsız bir yargı mercii olmayıp, bir intikam makamı olduğu ciddi şüphesini doğurmuştur.
Güner Yiğitbaşı
11/02/2021
Hukukçu
Yorum Gönder