Bu sözü batı demokrasilerinin birinde söyleseler, söyleyenin sıfatına ve işgal ettiği makama bakmazlar tefe koyarlar, emeklisi ve çalışanı; tek gelirleri, devletin verdiği maaş olan, çalmayan ve çırpmayan şerefli ve namuslu devlet memurları ayağa kalkar.
Herkesin bir mesleği ve yaptığı iş vardır. Kimi insan, devlet sektöründe devlet memuru, bürokrat,özel sektörde memur ve işçi olarak çalışır, kimi insan da, sanayici, tüccar, iş adamı, futbolcu, işportacı, pazarcı, muhasebeci, avukat, profesyonel siyasetçi, hırsız, dolandırıcı, kaçakçı, boş gezenin boş kalfası ve sair iş sahibi olur.
Çalışanları; kimin adına çalıştıklarına bakarak, devlet sektöründe devlet memuru olarak çalışan bürokratlar, işçiler, özel sektörde memur ve işçi olarak çalışanlar ve kendi hesabına özel işinde serbest çalışanlar olmak üzere, üçe ayırabiliriz.
Çalışanları ve yaptıkları işleri; bir de, yapılan işin yasal olup olmadığına göre, yasal işler ve bu işlerde çalışanlar, yasa dışı işler ve bu işlerde çalışanlar olarak, ikiye ayırabiliriz.
Yasa dışı işler ve bu işlerde çalışanları da, kendi aralarında ikiye ayırılabiliriz. Başka hiçbir yasal işi olmadığı halde sürekli olarak yasa dışı işler yapıp çalışanlar(Hırsızlar, dolandırıcılar, yağmacılar, her türden kaçakçılar, sokak dilencileri gibi) ve kazançlarını bu yolla sağlayanlar ile devlet sektöründe, özel sektörde veya kendi hesabına yasal bir işte çalışmalarına rağmen, yasal işini kötüye kullanarak fırsatını bulduğunda yasa dışı ek işler yaparak kendilerine haksız kazanç temin edenler.
Bize göre, yukarıda türlerini açıklamaya çalıştığımız devlet memuriyetinde, özel sektörde, kendisine ait özel iş yerinde serbest olarak çalışanlar, sürekli olarak yasa dışı iş yapıp çalışanlar, hem devlette, özel sektörde ve kendi özel işinde çalışmasına rağmen, fırsatını bulduğunda(rüşvet, irtikap, zimmet, emniyeti kötüye kullanma, kaçakçılık gibi)kendine haksız kazanç sağlamak amacıyla yasa dışı ek işler yapanlar olsun, hiç fark etmez, tüm çalışanlar; emek, alın teri, beceri ve yetenek kullanan kişilerdir.
Devlet memuriyetinde, örneğin devlet hastanesinde doktorluk yapan genel cerrah da, özel sektöre ait bir hastanede cerrahlık yapan doktor da, muayenehanesinde kendi hesabına çalışan doktor da, bir emek, alın teri, beceri ve yetenek sarf ederek para kazanırlar.
Sürekli olarak yasa dışı işlerde çalışarak para kazanan hırsızlar, dolandırıcılar, yağmacılar ve her türden kaçakçılar da, yaptıkları iş yasa ve suç olsa da,bu işleri yaparlarken bir emek, alın teri, beceri ve yetenek ortaya koyarlar. Örneğin; bir apartmanın en üst katına tırmanarak kilitli kapıyı açıp hırsızlık yapmak, bir beceri ve yetenek işidir, çeviklik ister, cesaret ister. Keza, kaçakçılık, dolandırıcılık yapmak da bir emek, akıl, beceri ve yetenek ister, kaçakçının sevk ettiği uyuşturucunun adresine teslimine kadar duyduğu heyecan, döktüğü ter, organisyon becerisi yabana atılamaz.
Devlet veya özel sektörde ücret ve maaş alarak çalışan bir memur; bu yasal işini yaparken, bir fırsatını bulduğunda şeytana uyarak ve memuriyet görevini kötüye kullanarak, zimmet, irtikap, rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak gibi ek bir iş yapmaya, haksız bir kazanç elde etmeye kalkışsa, o devlet memuru da bu yasa dışı işi çevirirken, bir emek, alın teri, beceri ve yetenek sergilemek zorundadır. Mesela, bir devlet memuru kendisine iş yaptığı bir vatandaştan rüşvet alacak, anlaşmışlar ama her şey olabilir, rüşvet verecek kişi savcı ve polisle anlaşarak, memuru rüşvet alırken suçüstü yapabilir, örneklerini her gün gazetelerde okuyoruz. Bu durumdaki bir rüşvetçi devlet memurunun yürek çarpıntısını, akıttığı teri düşünebiliyor musunuz?
Demek ki; alın teri, emek, yetenek ve beceri az veya çok her iş için gerekli olup, bunlardan biri veya birkaçı olmadan para kazanmak mümkün değildir. Ancak, sadece alın teri, emek, beceri ve yetenek; kazanılan paraların helal olması için asla yeterli değildir. Önemli olan namuslu ve şerefli bir çalışan olmak ve helal para kazanmaktır.
10/04/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder