İnterneti Yadsımak Matbaayı Yadsımaya Benzer
Yani İnterneti kabul etmemek matbaayı kabul etmemekten hiç farkı yok!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜBİTAK’ın bilim ödül töreninde 28.12.2017 günü yaptığı konuşmada, internetin kullanımı konusunda “zehir” ifadesini kullanarak, onu adeta öcü göstermiş, aynen şöyle demişti:
"ZEHİR EVİN İÇİNE GİRMİŞ VAZİYETTE"
"İnternet kafeler vardı, şimdi iş ne yazık ki evlerde kurulur hale geldi. Artık internetler eve yerleşti. Yani zehir evin içerisine girmiş vaziyette. Şimdi bu tehlikeye karşı hocalarımız, anne babaları uyarmak durumunda. Bu tehlikeden kurtulmamız lazım. Bu çok ciddi bir uyuşturucu müptelasıdır. Uyuşturucu müptelası olmaktan gençliğimizi kurtarmamız lazım. Teknolojinin, uyuşturucu müptelası olmaya gençliğimizi sevk etmesi, şu anda en büyük tehlikemiz. Bu noktada çok ciddi adımlar atmamız gerekiyor. " (1)
Bu sözleri duyunca inanın çok şaşırdım. Çağdaş dünyada yoğun bir şekilde iletişim alanında kullanılan bilimin en güzel buluşlarından interneti “zehir” gibi gösterip “buna karşı ciddi önlemler alınmasını önermek, kötü göstermek çok büyük talihsizliktir.
Sözcü’den Murat Muratoğlu köşesinde, Cumhurbaşkanının internet üzerindeki bu görüşleri üzerine şöyle yazmakta:
“Osmanlı’da 3 ncü Murat’ı kafaya alan Şeyhülislam’ın rasathaneyi yıktırmasının ne farkı var 2018 yılının Türkiye’sinde yapılan bu konuşmanın?”.
Ben de diyorum ki, internete karşı çıkmak, onu yadsımak, “zehir” diye nitelemek, Osmanlı’nın matbaaya karşı çıkmakla hiçbir farkı yoktur.
Biliyorsunuz matbaanın bulunuşu bilim ve buluşların yayılmasında çok büyük katkısı olmuştur. Avrupa matbaa sayesinde çok çabuk aydınlanma ve sanayi devrimini yakalamıştır. Matbaa 1450 yılında Almanya’nın Manz kentinde Jan Gütenberg tarafından bulunuyor, Osmanlıya da ancak 1727 yılında 277 yıl gecikmeyle Lale Devri’nde Macar Dönmesi İbrahim Mütefferika tarafından getirilebilmişti, o da yıllarca engellenmiştir. Türkler, ne yazık ki bu gecikmenin sancısını halen çekmekte, bir türlü bu zaman-kültür farkını kapatamamıştır.
“Bilim-bilgide, kültürde başarılı olamadıklarını” bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından söylenirken, çağımızın en muhteşem harika buluşu internetin “zehir” diye, yine aynı kişi tarafından kötülenmesi çok hazindir. Ben şahsen buna çok üzüldüm.
Posta dağıtıcıları eskiden, çantalar dolusu mektup, evrak taşırlardı, adamların omuzları davulcu omzuna dönerdi. Şimdilerde posta dağıtıcıları artık, internet ulaşımı, iletişim sayesinde çantalar dolusu mektup, kart, kâğıt taşımıyorlar; bu durum kâğıttan tasarruf değil midir? Öyleyse, bu harika buluş interneti her eve, özellikle her okula yaygınlaştırmalıyız. İnterneti açtığınız zaman aklınıza gelen her şeyi, en çabuk biçimde bulabiliyor, ulaşabiliyoruz. İnanır mısınız, “nasıl olsa internetten her şeyi rahat buluyoruz” diyerek birçok ailenin, 20-25 yıl önceye kadar evinde biriktirdikleri ansiklopedileri çöpe attıklarını görüyorum.
(Küçük bir köpeğim var, her gün onu sabah akşam parklara gezmeğe çıkarınca çöp bidonlarında kitapları ansiklopedileri görüyorum. Birkaç defa boyuma kadar dolu kitap ve ansiklopediyi toplayıp köyümdeki okula gönderdim. Neyse konu internet olunca dağıttık, devam edelim.).
Oysa internet sayesinde dünyanın her tarafındaki haber ve olayları, hem de anında ve görüntülü olarak haber alıyoruz. İnternet olmasaydı, olayları, haberleri sadece tek yanlı olarak halka topluma sunulurdu. İnternet böylece yandaşın da, muhalifin de foyasını etrafa yayıyor. Yani iletişim çok hızlı bir şekilde, hem de dünyanın her yanında anında yayılmaktadır. Bu çağımızın müthiş bir buluşu değil midir? Bunu nasıl yadsıyabiliriz.
Türkiye’de bu yıl, 72 milyar 735 milyon liralık internet alışverişi gerçekleştirilmiştir.
Günümüzde internet öylesine yaygınlaştı ki, dünyada her saat, her dakika binlerce, milyonlarca iletişim, haberleşme, mesaj, bilgi aktarımı, randevular e-devletle yapılmaktadır. Kâğıt tasarrufunu düşünen akıllı insanlar, artık yazışma, haberleşmeyi internetle yapılmaktadır. İsterlerse hem de dünyanın birçok yerine, dünyanın öbür ucuna görüntülü olarak haberleşebilmekteler. Başbakanlık BİMER ve öteki bakanlıklar, ordu haberleşmelerini internet e-devlet internet yoluyla yapılmaktadır. Ne ki kağıt tasarrufu için yazışmaların mümkünse internetle yapılması önerilmektedir.
Ayrıca yanımızdan hiç ayırmadığımız cep telefonlarındaki haberleşme sistemi, radyo ve TV iletişimi uydu ve internet sayesindedir. Bu müthiş buluşu, kötü göstermek cehaletten başka bir şey değildir.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre, kalkınmış ülkelerde genç nüfusun yüzde 94 ü internet kullanıyor. Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerde bu oran yüzde 67 ye düşerken, gelişmemiş ülkelerde ise giderek azalarak yüzde 30 lara düşmektedir. (2)
Şuna inanalım ki, internet sayesinde tüm okullardaki, üniversiteler dâhil, görülmekte olan dersleri izleyebiliriz. Çağımızda bu derece yararlı, hızlı iletişim sağlayan internet çağımızın en muhteşem buluşudur. İşte İnternet ve bilgisayarın yazılım ve öteki ortak yan kullanım lisansları sayesinde, bu buluşun merkezi olan ABD aklınızın alamayacağı kadar yüz milyarlarca dolar paralar kazanmaktadır. Biz de, tıpkı matbaa da olduğu gibi kötülemeğe, dışlamağa, yadsımağa çalışıyoruz.
İnternet, şuna inanıyorum ki, internet imkânı olmayan cahil tabaka tarafından, kötü siteleri kastederek kötülemekteler. Bu kötüleme cahil çevrelerde öylesine çok yaygın ki, işte bu kötülemenin rüzgârını alan Sayın Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan da, internet için “zehir” tabirini kullanmaktadır. Çağın en büyük buluşu interneti kötülemek, kötü göstermek, çok büyük talihsiz bir açıklamadır. Lütfen interneti daha yaygın kullanalım. (3)
Cevat Kulaksız
SONNOTLAR
(1)https://www.haberturk.com/son-dakika-cumhurbaskani-erdogan-dan-tubitak-odul-toreni-nde-aciklamalar-17739511
(2)Kızlı Erkekli İnternete giriyorlar. Murat Muratoğlu Sözcü sf 6
(3) İNTERNET: Teknik olarak, birçok bilgisayarın ve bilgisayar sisteminin birbiriyle bağlantısıdır. Diğer bir anlamda, sürekli olarak büyüyen bir iletişim ağı da denilebilir. Şu anda, sizinde bu satırları okurken kullanmakta olduğunuz, internet sistemi, dünya üzerinde, bilgisayarın ortaya çıkışı gibi, yine Amerika’da ortaya çıkmış bir teknoloji harikasıdır ve hatta, daha da ileri gidilerek, yeni bir çağın başlangıcı, bilgi çağının, bilginin paylaşımı çağının başlangıcı olarak da nitelendirilmektedir.
İnternet, dünya üzerinde ilk kez: bilgisayarların birbiriyle konuşması, haberleşmesi olarak: 1965 yılında, Amerika’da gerçekleştirilmiştir. Çünkü: internet sisteminin temelinde, bilgisayarların birbirleriyle haberleşmesi, kendilerindeki bilgilerin birbirlerine aktarımı esası bulunmaktadır.
1969 yılına gelindiğinde ise: Amerika’nın çeşitli Üniversitelerinde bulunan; bir ana bilgisayar ve 4 merkez arasındaki ilk bağlantı sağlanmış ve böylece “İnternet” sisteminin ilk temelleri atılmıştır. Amerikan Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan bu sisteme: “ARPANET” ismi verilmiştir.
Takip eden süreçte: birçok merkezdeki bilgisayarlar, ARPANET sistemine bağlanırlar.
1972 yılına gelindiğinde: ARPANET içinde, ilk e-mail iletişimi kullanılmaya başlanır.
1983 yılına gelindiğinde ise: internet ağının ana halkası, ARPANET içinde kullanılmaya başlanır. Bu arada: 1984 yılında, Amerikan Savunma Bakanlığı, ARPANET içinden ayrılarak, kendi askeri internet sistemi olan “MİLİTARY NET” sistemini kurarlar.
1986 yılına gelindiğinde: ARPANET, Amerika çapında, birçok bilgisayar merkezini kapsar hale gelir. 1995 yılında: sistem, özel şirketlerin ortak işletmesine geçer.
Takip eden süreçte: internet sistemi: birçok ülkede, binlerce bilgisayar ağı arasında, milyonlarca kullanıcı tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Yani: ilk olarak, 1969 yılında ortaya atılan, bilgisayarlar arasındaki bu haberleşme sistemi: 1995 yılında, yani yaklaşık 24 yıl sonra, tüm dünyada kullanılır hale gelmiştir.
Ülkemizde, internet, ilk olarak: ODTÜ’de; Nisan 1993 tarihinde kullanılmaya başlanmıştır.
1994 yılında ise, Ege Üniversitesinde, internet bağlantısı sağlanmıştır. Ardından, 1995 yılında, Bilkent Üniversitesi, 1996 yılında ise, Boğaziçi Üniversitesi ve İTÜ, internet bağlantılarını gerçekleştirmişlerdir.
https://tarihinizinde.com/internet-dunyada-ortaya-cikisi-turkiyede-ilk-kullanimi/
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜBİTAK’ın bilim ödül töreninde 28.12.2017 günü yaptığı konuşmada, internetin kullanımı konusunda “zehir” ifadesini kullanarak, onu adeta öcü göstermiş, aynen şöyle demişti:
"ZEHİR EVİN İÇİNE GİRMİŞ VAZİYETTE"
"İnternet kafeler vardı, şimdi iş ne yazık ki evlerde kurulur hale geldi. Artık internetler eve yerleşti. Yani zehir evin içerisine girmiş vaziyette. Şimdi bu tehlikeye karşı hocalarımız, anne babaları uyarmak durumunda. Bu tehlikeden kurtulmamız lazım. Bu çok ciddi bir uyuşturucu müptelasıdır. Uyuşturucu müptelası olmaktan gençliğimizi kurtarmamız lazım. Teknolojinin, uyuşturucu müptelası olmaya gençliğimizi sevk etmesi, şu anda en büyük tehlikemiz. Bu noktada çok ciddi adımlar atmamız gerekiyor. " (1)
Bu sözleri duyunca inanın çok şaşırdım. Çağdaş dünyada yoğun bir şekilde iletişim alanında kullanılan bilimin en güzel buluşlarından interneti “zehir” gibi gösterip “buna karşı ciddi önlemler alınmasını önermek, kötü göstermek çok büyük talihsizliktir.
Sözcü’den Murat Muratoğlu köşesinde, Cumhurbaşkanının internet üzerindeki bu görüşleri üzerine şöyle yazmakta:
“Osmanlı’da 3 ncü Murat’ı kafaya alan Şeyhülislam’ın rasathaneyi yıktırmasının ne farkı var 2018 yılının Türkiye’sinde yapılan bu konuşmanın?”.
Ben de diyorum ki, internete karşı çıkmak, onu yadsımak, “zehir” diye nitelemek, Osmanlı’nın matbaaya karşı çıkmakla hiçbir farkı yoktur.
Biliyorsunuz matbaanın bulunuşu bilim ve buluşların yayılmasında çok büyük katkısı olmuştur. Avrupa matbaa sayesinde çok çabuk aydınlanma ve sanayi devrimini yakalamıştır. Matbaa 1450 yılında Almanya’nın Manz kentinde Jan Gütenberg tarafından bulunuyor, Osmanlıya da ancak 1727 yılında 277 yıl gecikmeyle Lale Devri’nde Macar Dönmesi İbrahim Mütefferika tarafından getirilebilmişti, o da yıllarca engellenmiştir. Türkler, ne yazık ki bu gecikmenin sancısını halen çekmekte, bir türlü bu zaman-kültür farkını kapatamamıştır.
“Bilim-bilgide, kültürde başarılı olamadıklarını” bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından söylenirken, çağımızın en muhteşem harika buluşu internetin “zehir” diye, yine aynı kişi tarafından kötülenmesi çok hazindir. Ben şahsen buna çok üzüldüm.
Posta dağıtıcıları eskiden, çantalar dolusu mektup, evrak taşırlardı, adamların omuzları davulcu omzuna dönerdi. Şimdilerde posta dağıtıcıları artık, internet ulaşımı, iletişim sayesinde çantalar dolusu mektup, kart, kâğıt taşımıyorlar; bu durum kâğıttan tasarruf değil midir? Öyleyse, bu harika buluş interneti her eve, özellikle her okula yaygınlaştırmalıyız. İnterneti açtığınız zaman aklınıza gelen her şeyi, en çabuk biçimde bulabiliyor, ulaşabiliyoruz. İnanır mısınız, “nasıl olsa internetten her şeyi rahat buluyoruz” diyerek birçok ailenin, 20-25 yıl önceye kadar evinde biriktirdikleri ansiklopedileri çöpe attıklarını görüyorum.
(Küçük bir köpeğim var, her gün onu sabah akşam parklara gezmeğe çıkarınca çöp bidonlarında kitapları ansiklopedileri görüyorum. Birkaç defa boyuma kadar dolu kitap ve ansiklopediyi toplayıp köyümdeki okula gönderdim. Neyse konu internet olunca dağıttık, devam edelim.).
Oysa internet sayesinde dünyanın her tarafındaki haber ve olayları, hem de anında ve görüntülü olarak haber alıyoruz. İnternet olmasaydı, olayları, haberleri sadece tek yanlı olarak halka topluma sunulurdu. İnternet böylece yandaşın da, muhalifin de foyasını etrafa yayıyor. Yani iletişim çok hızlı bir şekilde, hem de dünyanın her yanında anında yayılmaktadır. Bu çağımızın müthiş bir buluşu değil midir? Bunu nasıl yadsıyabiliriz.
Türkiye’de bu yıl, 72 milyar 735 milyon liralık internet alışverişi gerçekleştirilmiştir.
Günümüzde internet öylesine yaygınlaştı ki, dünyada her saat, her dakika binlerce, milyonlarca iletişim, haberleşme, mesaj, bilgi aktarımı, randevular e-devletle yapılmaktadır. Kâğıt tasarrufunu düşünen akıllı insanlar, artık yazışma, haberleşmeyi internetle yapılmaktadır. İsterlerse hem de dünyanın birçok yerine, dünyanın öbür ucuna görüntülü olarak haberleşebilmekteler. Başbakanlık BİMER ve öteki bakanlıklar, ordu haberleşmelerini internet e-devlet internet yoluyla yapılmaktadır. Ne ki kağıt tasarrufu için yazışmaların mümkünse internetle yapılması önerilmektedir.
Ayrıca yanımızdan hiç ayırmadığımız cep telefonlarındaki haberleşme sistemi, radyo ve TV iletişimi uydu ve internet sayesindedir. Bu müthiş buluşu, kötü göstermek cehaletten başka bir şey değildir.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre, kalkınmış ülkelerde genç nüfusun yüzde 94 ü internet kullanıyor. Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerde bu oran yüzde 67 ye düşerken, gelişmemiş ülkelerde ise giderek azalarak yüzde 30 lara düşmektedir. (2)
Şuna inanalım ki, internet sayesinde tüm okullardaki, üniversiteler dâhil, görülmekte olan dersleri izleyebiliriz. Çağımızda bu derece yararlı, hızlı iletişim sağlayan internet çağımızın en muhteşem buluşudur. İşte İnternet ve bilgisayarın yazılım ve öteki ortak yan kullanım lisansları sayesinde, bu buluşun merkezi olan ABD aklınızın alamayacağı kadar yüz milyarlarca dolar paralar kazanmaktadır. Biz de, tıpkı matbaa da olduğu gibi kötülemeğe, dışlamağa, yadsımağa çalışıyoruz.
İnternet, şuna inanıyorum ki, internet imkânı olmayan cahil tabaka tarafından, kötü siteleri kastederek kötülemekteler. Bu kötüleme cahil çevrelerde öylesine çok yaygın ki, işte bu kötülemenin rüzgârını alan Sayın Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan da, internet için “zehir” tabirini kullanmaktadır. Çağın en büyük buluşu interneti kötülemek, kötü göstermek, çok büyük talihsiz bir açıklamadır. Lütfen interneti daha yaygın kullanalım. (3)
Cevat Kulaksız
Cevat Kulaksız
SONNOTLAR(1)https://www.haberturk.com/son-dakika-cumhurbaskani-erdogan-dan-tubitak-odul-toreni-nde-aciklamalar-17739511
(2)Kızlı Erkekli İnternete giriyorlar. Murat Muratoğlu Sözcü sf 6
(3) İNTERNET: Teknik olarak, birçok bilgisayarın ve bilgisayar sisteminin birbiriyle bağlantısıdır. Diğer bir anlamda, sürekli olarak büyüyen bir iletişim ağı da denilebilir. Şu anda, sizinde bu satırları okurken kullanmakta olduğunuz, internet sistemi, dünya üzerinde, bilgisayarın ortaya çıkışı gibi, yine Amerika’da ortaya çıkmış bir teknoloji harikasıdır ve hatta, daha da ileri gidilerek, yeni bir çağın başlangıcı, bilgi çağının, bilginin paylaşımı çağının başlangıcı olarak da nitelendirilmektedir.
İnternet, dünya üzerinde ilk kez: bilgisayarların birbiriyle konuşması, haberleşmesi olarak: 1965 yılında, Amerika’da gerçekleştirilmiştir. Çünkü: internet sisteminin temelinde, bilgisayarların birbirleriyle haberleşmesi, kendilerindeki bilgilerin birbirlerine aktarımı esası bulunmaktadır.
1969 yılına gelindiğinde ise: Amerika’nın çeşitli Üniversitelerinde bulunan; bir ana bilgisayar ve 4 merkez arasındaki ilk bağlantı sağlanmış ve böylece “İnternet” sisteminin ilk temelleri atılmıştır. Amerikan Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan bu sisteme: “ARPANET” ismi verilmiştir.
Takip eden süreçte: birçok merkezdeki bilgisayarlar, ARPANET sistemine bağlanırlar.
1972 yılına gelindiğinde: ARPANET içinde, ilk e-mail iletişimi kullanılmaya başlanır.
1983 yılına gelindiğinde ise: internet ağının ana halkası, ARPANET içinde kullanılmaya başlanır. Bu arada: 1984 yılında, Amerikan Savunma Bakanlığı, ARPANET içinden ayrılarak, kendi askeri internet sistemi olan “MİLİTARY NET” sistemini kurarlar.
1986 yılına gelindiğinde: ARPANET, Amerika çapında, birçok bilgisayar merkezini kapsar hale gelir. 1995 yılında: sistem, özel şirketlerin ortak işletmesine geçer.
Takip eden süreçte: internet sistemi: birçok ülkede, binlerce bilgisayar ağı arasında, milyonlarca kullanıcı tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Yani: ilk olarak, 1969 yılında ortaya atılan, bilgisayarlar arasındaki bu haberleşme sistemi: 1995 yılında, yani yaklaşık 24 yıl sonra, tüm dünyada kullanılır hale gelmiştir.
Ülkemizde, internet, ilk olarak: ODTÜ’de; Nisan 1993 tarihinde kullanılmaya başlanmıştır.
1994 yılında ise, Ege Üniversitesinde, internet bağlantısı sağlanmıştır. Ardından, 1995 yılında, Bilkent Üniversitesi, 1996 yılında ise, Boğaziçi Üniversitesi ve İTÜ, internet bağlantılarını gerçekleştirmişlerdir.
https://tarihinizinde.com/internet-dunyada-ortaya-cikisi-turkiyede-ilk-kullanimi/