Bir Diktatörün Ulusa Seslenişi

elektronik postama gelen bu diktatörün konuşmasına bir de siz bakın hele. Bir de resim eklemiş yazıya arkadaş, onu da aktarıyorum. Hangi ülke diktatörüymüş, bir belleyelim.

Sevgili okuyucu,
Duran Aydoğmuş arkadaşımdan e-postama bir mesaj geldi. O da soruyor, mesajında “bu diktatör kimdir, hangi ülkeden” diyordu; çağımızda böyle anlatıldığı gibi diktatörler kaldı mı ki. Yani halkını böyle çabucak kandıran bir insanın diktatör oluşuna şaşırmamak mümkün mü?
Neyse fazla yoruma girmeden elektronik postama gelen bu diktatörün konuşmasına bir de siz bakın hele. Bir de resim eklemiş yazıya arkadaş, onu da aktarıyorum. Hangi ülke diktatörüymüş, bir belleyelim. Adam “kullarım”, diye başlamış konuşmasına. Şöyle bir de not vardı, mesajda.
28 Haziran 2017 12:28 Çarşamba tarihinde Cemil Denk <denk.cemil@..........> şöyle yazdı:
BİR DİKTATÖRÜN ULUSA SESLENİŞİ
Bir Diktatörün Ulusa Seslenişi
“Merhaba sevgili kullarım.
Bugün de her gün olduğu gibi size bir sesleniş konuşması yapmak istedim.
Hepinizin beni ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Başka bir seçeneğiniz de yok zaten. Beni sevmeyeni ne yaparım? Vatan haini ilan ederim, itibarını canlı maç izle sıfırlarım, hapse atarım
Çünkü ben diktatörüm… Tabi sizin için diktatör değilim. İktidara geldiğim günden beri beni kurtarıcı bir kahraman olarak gördünüz ve hala benim diktatör olduğumu düşünmüyorsunuz.
İyi ki varsınız !.. Size ne kadar teşekkür etsem azdır.
Bugüne kadar ne yaparsam yapayım hiç şikâyet etmediniz. Her zaman arkamda oldunuz. Hatta bazen bu kadar da ileri gitmeyim diktatör olduğumu anlarlar dediğim zamanlarda bile arkamda durdunuz. Hiçbir zaman benden vazgeçmediniz.
Bu yüzden konuşmama başlarken önce sizlere bana bağlılığınızdan dolayı teşekkür ederim.
Artık hiçbirinizden korkmadığım için sizlere tüm gerçekleri anlatabilirim.
İktidara geldiğim ilk günü hatırlıyor musunuz? Şimdiki gücümün zerresine bile sahip değildim. Sıradan biriydim. Hepiniz gibi bir insandım. Hiçbir zenginliğim yoktu. Orta halli yaşayan, siyasete yeni atılmış bir politikacıydım.
Tecrübesiz olsam da büyük hırslarım vardı. Hep bir gün ülkenin tüm kontrolünü ele geçireceğimi, çok zengin olacağımı hayal ettim. Tabii siz o zamanlar bu hayallerimi bilmiyordunuz. Benim çok demokrat, dürüst, hoşgörülü bir politikacı olduğumu sanıyordunuz
Daha çok demokrasi, insan hakları, özgürlükler vaad ederek iktidara geldim. Benim için bunu yapmak çok kolay oldu. Sadece meydanlara çıkıp geçmişi kötüleyerek oy istemem yetti. Ben geçmiştekiler gibi değilim size onların vermediği özgürlüğü vereceğim diyince hepiniz gözü kapalı peşimden koştunuz.
Valla ne yalan söyleyeyim. Bu kadar kolay olacağını ben de düşünmemiştim. Meğer demokrasiye, özgürlüğe ne kadar aşıkmışsınız da haberim yokmuş. Meğer yıllardır size demokrasi ve özgürlük vaad eden bir politikacı beklemişsiniz.
İktidara geldikten sonra vakit kaybetmeden kafamdaki planları teker teker uygulamaya başladım. Önce demokrat olduğuma iyice inanmanız için bir mağduriyete ihtiyacım vardı. Bu mağduriyeti yaratacak nedeni bulmam da çok zor olmadı. Ordu ne güne duruyordu? Ordu bana karşı darbe yapmak istiyor demem mağdur olmam için yeterliydi. Ben de öyle yaptım.
Ordu bana karşı darbe planları yapıyor dedim. İşte bu komutanlar var ya bunlar demokrasi düşmanı dedim. Benim size vaad ettiğim demokrasiyi ve refahı istemiyorlar sizleri sevmiyorlar dedim. Orduyu aşağıladıkça aşağıladım. Yılların başarılı komutanlarının itibarlarını yerin dibine soktum
Sonuç ? Diktatörlüğüme giden yolda ilk büyük engeli ortadan kaldırdım. Artık gelecekte bana karşı çıkacak güçlü bir ordu kalmamıştı. Bir çok komutanı darbecilik suçlamasıyla hapse attım. Hapse girmeyenler de korkudan seslerini çıkarmadılar.
Orduyu sıfırladıktan sonra sıra medya ve basına gelmişti. Siz bilmezsiniz ama medya çok büyük bir güçtür. Eğer ele geçirmezsen adamı koltuğundan ederler. Bunu çok iyi bildiğim için gazete ve TV kanallarının patronlarını tehdit ettim. Bakın artık ordu ve polis benim emrimde, ya benim yanımda olursunuz ya da size nefes aldırmam dedim. Bir çoğu boyun eğerek emrim altına girdi.
Peki ya bana boyun eğmeyenler? Hepsini çok iyi tanıyorsunuz. Hani şu vatan haini, casus, dış mihrakların adamı diye bildiğiniz gazeteciler var ya.. Ha işte onların hepsi bana boyun eğmeyenlerdi. Tutturmuşlar biz gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyiz, sana boyun eğmeyiz diye… Ben de ne yaptım? Hepsini beni devirmek için görevlendirilmiş ajan ilan ettim.
Seni kalemleriyle nasıl devirecekler diye sormadınız. İyi ki de sormamışsınız. Cevap vermekte zorlanabilirdim. Neyse devam edelim…
Bana boyun eğmeyen gazetecileri de darbecilikle suçlayınca benim demokrat olduğuma hiç şüpheniz kalmadı. Benim kırk yılda bir gelen büyük bir lider olduğumu düşünmeye başladınız. Öyle ya ordu devirmek istiyor, gazeteciler devirmek istiyor. Herkes devirmek istiyorsa bu adam kesinlikle çok büyük bir lider olmalı diye düşündünüz.
Gazeteleri ve kanalları kendime bağladıktan sonra sıra iş adamlarına geldi. Yani ülke sermayesini elinde tutanlara… Bakın bu iş adamlarına hiç güvenilmez. Menfaatleri kimden yanaysa onun safında yer alırlar. Bunu çok iyi bildiğim için ilk başta her şeyin onların istediği gibi olmasına göz yumdum. Sonra?
Sonra hepsini kendime bağladım. Bugüne kadar bağın üzümünü bol buldunuz yediniz artık hepiniz benim adıma bağın üzümünü toplayacaksınız yoksa yediğiniz tüm üzümleri burnunuzdan getiririm mallarınıza el koyarım dedim.
Onların da çoğu hemen boyun eğdi. Boyun eğmeyenleri ise bana karşı gelen herkese yaptığım gibi darbeci ilan ettim mallarına el koydum.
Sermayeyi ele geçirince servetimi büyüttükçe büyüttüm. Hayal edemeyeceğim kadar zengin oldum. Ben zenginleşirken siz fakirleştiniz ama asla şikayet etmediniz. Çünkü gözünüzü boyamak için borç parayla,i yandaşlarımı zengin ederek bazı icraatlar yaptım. Biraz da kaşığın ucuyla size de yedirince hiç sesiniz çıkmadı.
Orduyu ele geçirdim sesiniz çıkmadı… Gazetecileri tutukladım sesiniz çıkmadı… Hakkınızı yedim servetime servet kattım sesiniz çıkmadı… Neden hiçbirine itiraz etmediğinizi merak ediyor musunuz? Sahi neden hiç sesiniz çıkmadı? Nedeni çok basit…
Çünkü sizi böldüm… Yan yana gelmemeniz için aranıza kalın ideolojik, dini ve etnik duvarlar ördüm…. Birbirinize ölümüne düşman ettim. Yan yana gelince birbirinizi öldürecek kadar nefret ettirdim. Bu yüzden hepinizi tek tekele geçirmek kolay oldu. Kimi tutuklasam, nefret eden diğer kesim ohh olsun dedi. Kendisi için cezalandırdığımı zannetti. Sonunda ne oldu dersiniz?
İşte bugünkü gücüme ulaştım. Bakın şimdi hiç sesiniz çıkıyor mu? Hayır… Beni devirecek gücünüz kaldı mı? Hayır… Artık size tüm yaptıklarımı anlatmaktan bile korkmuyorum. Nasılsa herkesi susturdum, herkesi etkisizleştirdim. Şimdi ne itiraz ediyorsunuz ne konuşuyorsunuz… Bu sessizliğe bayılıyorum…
Eğer bugünkü gücüme ulaştıysam sizin sayenizde oldu. Siz olmasaydınız hiçbir şey yapamazdım.
Çünkü ben sizin gafletinizin eseriyim…
Çünkü ben sizin korkularınızın vücut bulmuş haliyim…
Çünkü ben sizin ön yargılarınızın sonucuyum…
Çünkü ben sizin vurdumduymazlığınızın, saflığınızın eseriyim…
Beni sizler yarattınız… Siz hep var olun…
Konuşma bitmiştir… Kanalı değiştirip dizi izlemeye devam edebilirsiniz…”
TIBBIYELİ HİKMET

Etiketler:

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget