Çay toplama partilerine katılma, muhalefetin eleştirisini alkışlama derken, Adli yıl açılış törenlerinin Cumhurbaşkanlığı sarayında yapılması, bu eleştirilerin bardağı taşıran son damlası oldu…
Adli Yıl açılış törenlerinin Saray’da yapılmasının yargı bağımsızlığı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı katılmadılar…
Hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını içselleştirmiş birçok hukukçu ve aydın ayni gerekçe ile eleştirilerini dile getirdiler…
Bende böyle düşünüyorum…
Yargının bağımsız ve tarafsız çalışabilmesi için her türlü etkiden uzak tutulması gerekmektedir…
Ne yazık ki çeşitli yerlerden, özellikle siyasilerden gelen bu etkilemeye meslektaşlarımda neden olmaktadır…
Yargı bağımsızlığının ve hukuk üstünlüğünün olduğu bir yerde, Yargıç hiç kimsenin önünde ayağa kalkmaz ve cüppesinin önünü iliklemeye çalışamaz…
Cüppenin ilik ve düğmelerinin olmayışı bunu ifade eder…
Yıllardan beri Adli Yıl açılışı törenleri Yargıtay’da yapılır. Bu törenlerde günün önem ve anlamını belirten konuşmaları, Yargıtay Başkanı ve iki yıl öncesine kadar Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı tarafından yapılırdı…
Bu yıl Adli Yıl açılış töreninin Cumhurbaşkanı’nın Beştepe Saray’ında yapılması ve Cumhurbaşkanının bu törende konuşması ve Cumhurbaşkanı içeri girdiğinde tüm yüksek Yargıçların ayağa kalkarak alkışlaması Cumhuriyet tarihinde bir ilktir…
Bu kısa açıklamadan sonra bir anımla yazıyı tamamlamak istiyorum...
1970’li yıllarda ilk görev yerim olan Eldivan İlçesinin bağlı olduğu Çankırı ilinde görev yapan meslek büyüğümüz bir Cumhuriyet Savcısı ağabeyimiz, İskenderun’da grev yaptığı dönemler başında geçen şu olayı anlattı…
İskenderun limanına gelen bir İngiliz gemisinin komutanı, İlçe kaymakamı ve diğer daire Başkanlarına gemide bir yemek ziyafeti verir. Yargıdan kimseyi davet etmez. Bunu içine sindiremeyen yargı mensupları Bir yargıç ve bir Cumhuriyet Savcısını temsilci olarak gemiye gönderip, gemi komutanına üzüntülerini bildirmek isterler. Kayıkla gemiye yaklaşan yargı mensupları Kaymakam ve diğerleri tarafından tanınıp gemi kaptanına bildirilince, Kaptan büyük bir paniğe kapılır ve yanaşan kayıktan konukları gemiye alırlar…
Giden temsilciler, kendilerinin davet edilmeyişinin bir hakaret olarak gördüklerini söyleyerek gemi kaptanına üzüntülerini bildiriler…
Gemi Kaptanı ezik bir halde konuklardan özür dileyerek. “Benim haddime mi sizi davet etmek, bizde Yargıçları ancak kraliçe davet edebilir “ der…
İkinci bir örnek;
Bilindiği gibi İngiltere’de yargıçların maaşların yoktur. Limitsiz çekleri vardır. İhtiyaç duydukları kadar harcama yaparlar…
Bir söylentiye göre, bir İngiliz Yargıç Bankaya gider ve o güne kadar görülmemiş oranda çok para çekmek ister. Banka Müdürü Yargıcı oturtur ve gizlice ilgili kuruma durumu bildirir. Kurumdan ne kadar istiyorsa verin yanıtını alır ve istenilen parayı öder…
İlgili Kurum o ay Yargıcı izlemeye alır ve bu kadar parayı nereye harcadığını öğrenmek ister…
Yargıcın harcamalarında bir değişiklik olmaz, gerektiği kadar harcama yaptıktan sonra kalan büyük orandaki parayı bankaya geri verir…
Banka durumu yine ilgili kuruma bildirir. Kurum Yargıcı sorguya çeker…
Yargıç sorgusunda “Yargıçlara limitsiz harcama yetkisinin uygulanıp uygulanmayacağını merak ediyordum, denemek için o parayı çektim, ay içinde gerektiği kadar harcadım gerisini tekrar bankaya yatırdım” der…
Kurumun kararı: “İngiltere yasalarına inanmayan yargıç, İngiltere’de yargıçlık yapamaz” olur ve Yargıç meslekten çıkarılır…
İşte yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü içselleştirmiş hukuk devletlerinde durum budur…
Bizde de yukarda görüldüğü gibidir…
Tüm meslektaşlarımın adli yılı ile dünya barış gününü kutluyorum…
01.9.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder