Ankara Caddeleri’nde Müzikli Dilenciler, Falcılar


Bu gün 3 Ekim 15 Cumartesi günü. Bir paneli izlemek için Ankara Kızılay’da Cadde ve sokaklarda yaya gidiyorum. Önce Yüksel Caddesine girdim. Öylesine bir kalabalık vardı ki, kalabalığı oluşturan insanların çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. Caddenin bir yanında kebapçılar, sohbet ederek yemek yiyenler; kitapçılar, bunların önünden gidenler, gelenler, gülüşenler, şakalaşanlar, ellerinde cep telefonu ile konuşanlar bir insan seli akıp duruyordu.
Bir kürsüye oturup kitap okuyan kadının heykeli önüne gelince, oradan bir genci çağırıp, “sen benim kameramanımsın, bir resmimi çek” dedim.
Gerçekten toplum olarak, ne yazık ki yeteri kadar kitap okumuyoruz; işte bu kitap okuyan kadın heykeli bize kitap okumamızı öğütlüyordu sanki.
Ankara Caddeleri’nde Müzikli Dilenciler, Falcılar
Genç hemen, “tabi amca, hemen” deyip cep telefonumu aldı. Resmimi çekti, ama beni uyarmadı, içinde su şişem, fotoğraf makinem, gazetem olan omzumdaki çantam, sırtımdaki montumun bir yanını aşağı doğru çekmiş, öbür yanı yukarı kalkmıştı. Sanki davulcuların bir omzunun sarkık hali gibi, hatta ondan daha fazla sarkmış görülüyordu resimde, kendi kendime palyaço gibi görünüyorum, dedim. Ama sokaklardaki peş peşe rastladığım ilginç şeylere kendimi kaptırdığım için, kendime dikkat etmemişim.

Ankara Caddeleri’nde Müzikli Dilenciler, Falcılar
Sokaklarda ilerlerken, bir dükkânın önünde falcı reklamını gördüm.  Fal reklam levhasında “KAHVE FALI BAKILIR, falda iddialıyız” duyurusu vardı. Demek ki bu “ Kahveci Ezgizde” Kave’sinde falcılıkta iddialıymış. Kızılay’da öylesine falcı kahvehaneler vardır ki, sokağın iki yanı da falcı reklamları el doludur. Çaresiz, ümitsiz insanlarımız, ümitlerini, kaderlerini adeta fala endekslemiş, falcının uyduruk sözlerini gerçekmiş gibi yorumlarlar. Kızılay’daki bazı kavelerin bulunduğu sokaklarda, bazı kimseler, gelip geçen herkese, “fal bakılır, iyi garantili fal bakılır” diye adeta rahatsız edercesine reklam yaptıklarını görmüşümdür.

Ankara Caddeleri’nde Müzikli Dilenciler, Falcılar

Paneli izledikten sonra, yine sokaklara daldım. Sakarya Caddesi’nde peş peşe benzer sıra sıra kıvrımlı dizilmiş bel tepkisine benzer heykelle karşılaşınca, yine yoldan geçen bir gönüllü kameramana cep telefonumu verip, o soyut heykelin önünde de resim çektirdim.

Ankara Caddeleri’nde Müzikli Dilenciler, Falcılar
Gelip geçen yoğun kalabalığın içinde 50 metre kadar yürüdükten sonra, müzik yapan iki gence rastladım. Erkek olanı gitar çalarken, genç kız arkadaşı da zaman zaman elindeki deftere bakarak şarkılar söylüyordu, ama ikisi de gülüyorlardı. Ama kendilerinden o kadar emin ve güven veren hal içinde idiler ki candan gülüyorlardı.  Önlerine gitar torbasını-örtüsünü, çantalarını koyup bir de kağıt koymuşlar, üzerinde bir elli kuruş bir de on lira vardı. Demek ki, o gençler dilenmekten ziyade, kendilerini göstermek, biraz da harçlık çıkarmak istiyorlardı.
Daha sonra çok uzakta olmayan, aynı sokakta, elleri havaya doğru uzanan, başlarına, kollarına güvercinlerin konup kalktığı genç bir kadınla, genç bir erkek heykelinin önünde durup yine birilerine resim çektirdim. Güvercinler, başları ve elleri havaya doğru uzanmış bu genç bayan ve genç erkeğin alınlarına, ellerine kakarlı ile imza atmışlardı.
Ama hiç kimse de bana, “abi montunu düzelt” diye hiç uyarıda bulunmadılar, çünkü çantamın baskısı ile yumuşak montumun sol yanı aşağı doğru sarkmıştı, ben farkında değilim, ama resimler makineden çıkınca bu garip durumu gördüm. Vay ve davulcu omuzu gibi diye kendi kendimi eleştirdim.
Yolda yürürken, peş peşe öyle garip olay ve çalgıcılar gördüm ki, gördüklerimin bana verdiği heyecanla kendi kılık kıyafetime hiç dikkat etmemişim, yorgunluktan.

Ankara Caddeleri’nde Müzikli Dilenciler, Falcılar
Biraz yürüdükten sonra, aman Tanrım iki küçük çocuğa rastladım, ellerinde ağız mızıkası, önlerinde bir ayakkabı kutusu ve kapağı vardı. Ağız mızıkaları ile bir şeyler çalıyorlar, vatandaşlardan kutulara para atmalarını bekliyorlardı. Etrafa da bazen şaşkın şaşkın bakıyorlar, mızıkayı bırakıp dinleniyorlar, sonra tekrar alıp kendi müziklerine devam ediyorlardı. (Nedense aklıma birden ayakkabı kutusundaki rüşvet dolarlar geldi, hey anasını sattığımın dünyası, kimi ayakkabı kutusuna milyonlar doldurur, kimi de ayakkabı kutuları ile dilenirler, diye söylendim durdum).
Ankara Caddeleri’nde Müzikli Dilenciler, Falcılar
Bu çocukları geçtikten sonra, Yenişehir Yaya Üst Geçidi yanına geldiğimde, büyüğü kız, daha küçük ve ikisi erkek olan üç çocuğa rastladım. Yere-kaldırıma oturmuşlar, iki küçük çocuk darbuka çalarken, büyük olanı kız da ağız mızıkası çalıyordu. Önlerinde ağzı açık mızıka kutusu vardı, bu kutu ve kapağında bozuk paralar görülüyordu. Bunlar da dileniyorlar mıydı, harçlıklarını mı çıkarmaya çalışıyorlardı, onu sizin yorumunuza bırakıyorum.

Aslında çağdaş bir Başkent belediyesi, çağdaş bir devlet, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen UNICEF Çocuk Hakları Sözleşmesine göre, böylesine dilendirilen çocuklara müdahale edip ve aileleri ile temas ederek bu çocukları devletin himayesi altına alınmasını sağlamaları gerekmektedir. Ama belediyelerin ne denli bu konularla ilgilendiğini siz düşünün.
Bilmem siz de dikkat ettiniz mi, Ankara’daki semtlere göre dilencilerin müzik aletlerinde farklılık görülüyor. Genellikle dar gelirlilerin alışveriş yaptığı, dolaştığı Ulus civarındaki dilenciler, zurna, bağlama, kaval, keman kullanırken; zenginlerin, sosyetenin, aydınların alışveriş yaptığı, dolaştığı Kızılay civarındaki dilenciler de genellikle gitar, klarnet, ağız mızıkası, cümbüş gibi müzik aletleri kullanıyorlar. Bir gün Kızılay’daki bir dilencinin, yanına küçük bir anfi koyarak müzik sesini daha uzaklara yayma isteğine tanık olmuştum.
Ayrıca çoğunluğu gençler olmak üzere, ikili gençler ellerindeki müzik aletleriyle metrolara biniyorlar; bindikleri trenlerde yolculardan izin almaya çalışıyorlar, ellerindeki müzik aletleri ile söyledikleri bir kaç parçadan sonra, herkesten şapka içinde para topluyorlar.  

Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com

Yorum Gönder

kızılay konur sokakda turuncu cafe var fal diyorsanız oraya gidin kesinlikle.

ünlülere fal bakan kahve falının prensi dedikleri falcı toprak varmış arkadaşlar giden varmı

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget