Yargı Yetkisi T.C. Devletinin Egemenlik Ve Hükümranlık Hakkıdır Ve Asla Başka Bir Devlete Devredilemez

Anayasaya göre; yargı yetkisi, egemenlik hakkının gerçek sahibi olan Türk Milletine ait olup, temsili demokrasilerde, bu yetkiyi Türk Milleti adına

Yargı Yetkisi T.C. Devletinin Egemenlik Ve Hükümranlık Hakkıdır Ve Asla Başka Bir Devlete Devredilemez
Suudi asıllı muhalif gazeteci Cemal KAŞIKÇI'nın, ülkemiz topraklarında, Suudi Arabistan’dan özel olarak gelen bir infaz ve cellat ekibi tarafından hunharca ve tasarlanarak öldürülmesi ve cesedinin buharlaştırılması eylemine ilişkin dava kapatılarak, dava dosyasının Suudi Arabistan'a devrine ve gönderilmesine karar verilmiştir. 

Yani, dava; ciğerin kediye teslimi misali, öldürülen KAŞIKÇI'nın katillerine havale edilmiştir.  

Bu karar; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlığının gereği olan egemenlik hakkının başka bir devlete devri olup, tipik bir vatana ihanettir, büyük bir aymazlık ve yüz karası bir karardır. 

Bu kararı vermeye,  kimsenin, hiçbir organın hak ve yetkisi yoktur. Ben yaptım oldu denilebilecek bir karar değildir. 

Anayasaya göre;  yargı yetkisi,  egemenlik hakkının gerçek sahibi olan Türk Milletine ait olup, temsili demokrasilerde, bu yetkiyi Türk Milleti adına yargı organı kullanıyorsa da; yargı organına emanet ettiği egemenlik hakkının bir unsuru olan yargı yetkisini kötüye kullanan yargı organının bu kararına karşı,  yargı yetkisinin asıl sahibi olan Türk Milletinin,  sesini yükselterek, doğrudan karşı çıkması zorunludur. 

Aksi halde, egemenlik hakkının başka ülkelere devrinin kapısı açılmış olacak ve bundan sonra devletimizin, Türk Milletine ait  egemenlik hakkına dahil yargı, yasama ve yürütme yetkilerinin başka ülkelere devri,  olağan hale gelecektir. 

Türkiye Cumhuriyeti Devletini, seçim kazanarak yönetme hakkını elde eden, seçim sonuçlarına göre milletin yasama, yürütme ve yargı yetkisini kontrolü altına alan siyasal iktidarlar; anayasaya uymak ve devletimizin egemenlik haklarına sahip çıkmak ve egemenliğimizi korumak zorundadırlar. 

Bu mecburiyeti,  kendi siyasi çıkarları ve şahsi menfaatleri için yerine getirmeyen ve ülkelerine ihanet eden siyasal iktidarlar,  bu ihanetin bedelini ödemek zorundadırlar. 

Anayasaya göre egemenlik haklarının gerçek sahibi Türk Milleti, seçimle bu yetkilerini devrettiği siyasal iktidarın, milletin emanetini kötüye kullanmalarına sessiz kalmamalı ve barışçıl, silahsız ve saldırısız bir şekilde protesto ve uyarı haklarını mutlaka kullanmalıdır. 

Bu karar; bir yargı kararı değil,  siyasal bir karardır ve bu karar,  tek adama dayalı siyasi iktidarın, kendi siyasal menfaatleri, koltukta kalabilmeleri, parasal olanaklar sağlayabilmeleri için,  Suudi Arabistan ile yaptığı gizli görüşme ve anlaşmanın sonunda yargıya verilen kesin ve bağlayıcı emir ve talimatın sonucunda verilmiş,  Anayasaya, iç hukukumuza, evrensel ceza ve ceza yargılama hukuku ilkelerine,  ülkemizin bu topraklar üzerindeki egemenlik, hükümranlık ve hakimiyet hakkına açıkça aykırı,  bıçağı kemiğe dayatan, artık sözün bittiği yerdeyiz dedirten cinsten hukuk ve ahlak dışı, ülkenin bağımsızlığını ayaklar altına alan,  çok rezil ve pervasız, asla kabul edilemez bir karardır. 

Siyasal iktidar ve başındaki tek adam ERDOĞAN; bu karar nedeniyle; karar, bir yargı kararıdır, ülkemiz yargısı bağımsızdır, bizim dışımızda verilen bir yargı kararıdır, yargı kararına saygılıyız diyemez ve asla dememelidir de. 

Diyemez, zira, ülkemizi yöneten tek adam ERDOĞAN; yargı bağımsızlığını tanımayan yargıya sürekli talimatlar veren, ancak işine gelince yargının bağımsızlığını hatırlayan bir kafa ve demokrasi anlayışına sahiptir. Ulusal ve Uluslararası yargı kararlarını uygulamamakta ısrar eden de,  kendisidir. Bu nedenle, yargı bağımsızdır demeye,  asla yüzü ve hakkı yoktur. 

Kaldı ki; partili de olsa,  seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak,  T.C. Devletinin ve Türk Milletinin birliğinin ve bağımsızlığının temsilcisi ve başı olan ERDOĞAN; bu kararın talimatı, gerçekten  kendisinden çıkmamışsa, ülkemizin ve temsil ettiği T.C. Devletinin egemenlik ve hükümranlık hakkının başka bir devlete devri olan bu karara açıkça karşı çıkmalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını yok saydığı gibi, bu kararı da yok hükmünde ilan etmeli ve derhal gereğini yapmalıdır. 

ERDOĞAN; bu karar karşısında suskun kalır ve derhal gereğini yapmazsa; ülkenin egemenlik hakkının başka bir ülkeye devri olan bu kararın tüm sorumluluğu,  kendisine ait olacaktır. 

T.C. Devleti ve Türk Milleti;  bu kararla aşağılanmış, itibarsızlaştırılmış ve bir sömürge devleti konumuna indirgenmiştir. 

Bu kararı verenler ve verdirenlerden, demokratik yollardan  hesap sorulmalıdır ve bu hesap şimdi sorulamasa da, er veya geç sorulacak ve Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yok edilen itibarı ve egemenliği kendisine iade edilecektir.  

Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır. 

Güner Yiğitbaşı

07/04/2022

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget