Gündemden Hiç Düşmeyecek Olan İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesinin; ERDOĞAN'ın bir kararıyla tek yanlı feshedilmesi üzerine yazmış olduğumuz, ”ERDOĞAN ANAYASAYI İHLAL ETMİŞTİR” başlıklı 20/03/20

Gündemden Hiç Düşmeyecek Olan İstanbul Sözleşmesi
İstanbul Sözleşmesinin; ERDOĞAN'ın bir kararıyla tek yanlı feshedilmesi üzerine yazmış olduğumuz, ”ERDOĞAN ANAYASAYI İHLAL ETMİŞTİR” başlıklı 20/03/2021 tarihli makalemizi,  güncelliğine binaen, aşağıda aynen sunuyoruz. 29/04/2022Güner YİĞİTBAŞI


ERDOĞAN ANAYASAYI İHLAL ETMİŞTİR

Bu kaçıncı anayasa ihlali, sayısını unuttuk doğrusu. 

T. C. Devleti;  ERDOĞAN'ın çiftliği olmadığı gibi, kadınıyla ve erkeğiyle Türk Milleti de ERDOĞAN'ın köleleri değildir. 

T. C.  Devleti;  kağıt üzerinde de olsa, demokratik bir hukuk devleti olup, hiç kimse, sıfatı ve makamı ne olursa olsun,  83 milyon seçmenin oybirliği ile seçilerek iş başına gelmiş olsa dahi, kendisine anayasanın tanımadığı bir yetkiyi asla kullanamaz. Aksi halde yetki gaspında bulunmuş olur. 

Anayasa ve yasa tanımaz partili cumhurbaşkanı ERDOĞAN;  20/3/2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 3718 sayılı gece yarısı kararıyla, İstanbul’da imzalandığı için, adına İstanbul Sözleşmesi de denilen asıl ismi; ”Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan,  kadın haklarına yönelik sözleşmenin, Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine karar vermiştir. 

ERDOĞAN'ın bu kararı,  asla kabul edilemez. Bu karar,  bir anayasa ihlali ve yetki gaspıdır, bu nedenle, ERDOĞAN'ın yetki gaspında bulunarak ve anayasayı açık bir şekilde ihlal ederek aldığı bu karar,  hukuken yok hükmünde ve geçersizdir. 

Dikkatinizi çekiyorum. İstanbul Sözleşmesini tek yanlı fesheden metin, bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi dahi değildir. Bu fesih kararı,  basit bir cumhurbaşkanı kararıdır. 

Bu sözleşme; cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle dahi ortadan kaldırılamazken, basit bir kararla tek yanlı feshedilmiştir. 

İstanbul Sözleşmesi; 

11/05/2011 tarihinde imzalanmış, onay için TBMM Genel Kuruluna sunulmuş 24/11/2011 tarihinde  AKP, CHP, MHP ve BDP'nin oybirliğiyle 246 kabul ve sıfır ret oyuyla Mecliste onaylanmış ve 01/08/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 

Anayasanın 87. maddesine göre; milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkisindedir. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi de, uluslararası bir sözleşme olan ”Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni,  anayasanın 87 ve 90. maddelerine göre yasa çıkararak onaylamış ve  sözleşme, anayasanın 90.  maddesinde yer alan” Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir.  Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.  Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır. ”hükme göre, kanun hükmünde olup, bunun anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulması mümkün olmadığı gibi, kurallar hiyerarşisinde de, ulusal yasalarımızın üzerindedir, bir ihtilaf olduğunda anlaşma hükümleri esas alınacaktır. 

Cumhurbaşkanının; Meclis tarafından bir yasa ile onaylanarak yürürlüğe giren Uluslar arası bir sözleşmeyi tek yanlı fesih yetkisi yoktur. Evrensel hukuk kurallarına göre, bir sözleşme hangi usulle onaylanarak yürürlüğe sokulmuşsa,  aynı usullerle ortadan kaldırılabilir. TBMM nin bir yasayla onaylayarak yürürlüğe sokulan ve ulusal yasaların üzerinde bir yasa hükmü niteliği kazanan sözleşmeyi,  cumhurbaşkanının aldığı bir kararla fesih yetkisi asla yoktur. 

Anayasanın 104.  maddesinde cumhurbaşkanın görev ve yetkileri açıkça yazılıdır. 

104. madde de; Cumhurbaşkanının alacağı bir kararla ve hatta çıkaracağı bir kararnameyle bile, yürürlükteki bir Uluslararası sözleşmeyi fesih yetkisi yoktur. 

Cumhurbaşkanının sözleşmeyi tek yanlı feshine dair kararına bakıyoruz, bu kararının hukuki dayanağı olarak, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3.  maddesine işaret edilmektedir. 

Yani,  Cumhurbaşkanı, 9. sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3.  maddesinden aldığı yetkiyle bu kararı aldığını belirtmektedir. 

Peki bu 9.  sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi nedir?

Bu kararname; 15/07/2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 15. /07/2018 de yayını ile yürürlüğe giren; ”Milletlerarası Antlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”adlı kararname olup, ERDOĞAN çıkardığı bu kararnamenin 3.  maddesi ile kendisine uluslaraarsı sözleşmeleri fesih yetkisi tanımıştır. 

ERDOĞAN'ın; bu şekilde, cumhurbaşkanına, Meclisin onayladığı uluslararası sözleşmeleri feshetme yetkisi tanıyan bir kararname çıkarma yetkisi de bulunmamaktadır. 

Zira; anayasanın 104.  maddesine göre; cumhurbaşkanı,  ancak ve ancak, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarabilir.  Yani, Cumhurbaşkanı anayasanın 87. maddesine göre meclis tarafından bir yasayla onaylanarak yürürlüğe giren ve yine anayasanın 90. maddesine göre; kurallar hiyerarşisinde anayasanın dahi üzerinde olan Uluslar arası sözleşmeyi feshederek ortadan kaldırma yetkisi,  asla ve asla yoktur. Bu fesih yetkisi, bir yasama yetkisi olup, cumhurbaşkanına tanınan kararname çıkarma yetkisi,  sadece yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlıdır.  

Kaldı ki; anayasanın 104.  maddesinin açık hükmüne göre; Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar,  kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.  Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda,  Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. 

Bu nedenle, ERDOĞAN'ın; aldığı bir kararla, sözleşmeyi tek yanlı feshederken dayandığı 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de, kadınlarımızın temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen ve buna ilaveten de,  anayasanın 90. maddesine göre, üstün bir yasa hükmü haline gelen bir sözleşmeye ilişkin olması nedeniyle, açıkça anayasaya aykırı olup,  yok hükmündedir. 

Kaldı ki; ERDOĞAN'ın sözleşmeyi tek yanlı fesih kararını dayandırdığı, bu konuda yetki aldığını belirttiği 9. sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 15/07/2018 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği için,  geriye yürüyemez ve daha önceki bir tarihte yürürlüğe giren Uluslararası İstanbul sözleşmesinin feshedilerek ortadan kaldırılmasında hukuki bir dayanak yapılamaz. 

Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri anayasanın 104.  maddesi ile açıkça belirtilmiş olup, cumhurbaşkanı, 9.  Sayılı kararnamede olduğu gibi, çıkaracağı bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile anayasanın vermediği bir yetkiyi,  kendi eliyle kendisine veremez. 

Neresinden bakılırsa bakılsın, partili cumhurbaşkanının; tamamen kendi İslami ideolojisine, Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki planlarına ve şahsi kaprislerine göre,  anayasaya aykırı ve keyfi olarak çıkardığı bir kararla;   Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesini tek yanlı olarak fes etmesi, yok hükmünde olup, ala kabul edilemez. 

Sormak istiyoruz, bu İstanbul Sözleşmesi sizin nerenize batıyor, hangi hükmüne karşısınız ve neden?

Önce bunu bir açıklayınız. 

Değeri kendinden menkul Oğuzhan ASİLTÜRK istedi, bizim de ideolojimiz bu sözleşmeyi kaldırmamıza,  hazmetmemize engel diyerek, sizin gizli ajandalarınız,  sapık inançlarınız uğruna, bütün kadınlarımızı ateşe atamazsınız. 

Siz değil misiniz,  Dünya beşten büyük diye bas bas bağıran, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de,  sizden ve yandaşlarınızdan büyük ERDOĞAN. 

Korkunun ecele faydası yok, herkes;  aklını başına toplamak, anayasa ve yasalara,  kadınlarımıza ve onların haklarına saygılı olmak zorundadır. Bindiğiniz dalı kestiğinizin farkına varınız, milletin sabrını daha fazla sınamaya kalkışmayınız.  Tencereyi daha fazla kaynatmayınız, kaynayan tencerenin buharının dışa vuran, tencerenin kapağını fırlatan gücü; her zaman, buharlı  lokomotifin icadına vesile olduğu gibi, hayırlara vesile olmayabilir. 

Bu, anayasa tanımaz, kadınlarımıza ve Türk Milletine meydan okuyan, saygısız ve hukuk tanımaz karara,  herkesin demokratik olarak karşı çıkması, şiddetle kınaması,  barışçıl ve silahsız anayasal protesto haklarını kullanmaları, bir vatandaşlık görevidir. 

Güner Yiğitbaşı

20/03/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget