Ama, ülkemizin gündemi o kadar hızlı çalışıyor ve değişiyor ki; mutlaka yazacak bir konu çıkıyor ve yazmak zorunda kalıyorsunuz.
Dün gece, partili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı, ülkemizi yasa boğan son orman yangınlarıyla ilgili bilgiler vermek ve sorulan çanak soruları cevaplandırmak için yandaş kanallara çıkarak beyanlarda bulundu.
En dikkat çeken husus, ormanlarda çıkan yangının kısa sürede söndürülemeyerek yerleşim merkezlerine de yayılmasının sorumluluğunu, çoğu CHP'nin yönetimindeki büyük şehir belediyelerinin üzerine yıkmış olmasıdır.
AKP Genel Başkanının bu şaşırtan beyanları; bize, diyelim ki; gözleriniz kör oldu, sizin vicdanınız da mı kör oldu sözünü söylememize neden oldu.
ERDOĞAN demiş ki; ”Devlet olarak bizim görevimiz nedir? Devlet olarak görevimiz, tarım, orman ve hayvancılık, bütün bu ormanların bakımı, ıslahı; yangınların söndürülmesi birinci sorumluluğumuz. Yerleşim yerlerindeki yangınların sorumluluğu ise, büyükşehir belediyelerine aittir. Antalya Büyükşehir Belediyesi birinci derecede sorumludur. Muğla, İzmir ve Aydın'da belediyelerin birinci sorumluluğudur. Bunlar 'Hayır bizim sorumluluğumuz yok' diyemezler. Açsınlar yerel yönetimlerle ilgili yasayı iyice incelesinler. “
Bu beyan, tam bir demagoji ve gerçekleri siyasi çıkarı için çarpıtmadır.
Adama sorarlar.
Güzel doğru söylüyorsun Sayın ERDOĞAN; ormanların bakımı, ıslahı, orman yangınlarının söndürülmesi, yasalarımıza göre, Devlet olarak, merkezi yönetim olarak, birinci derecede sizin sorumluluğunuz ve göreviniz. Yerleşim yerlerindeki yangınların söndürülmesinin sorumluluğu ise, büyükşehir belediyelerine aittir.
Ama, ülkemizin yaşadığı, yerleşim alanlarına da sirayet eden somut olayımızdaki orman yangınlarının bir özelliği var. Öyle, soyut yasa maddelerine sığınarak kendinizi savunup temize çıkamazsınız ERDOĞAN.
İnsan da biraz insaf olur, vicdan olur, her şey halkımızın gözleri önünde cereyan ediyor, halkımız da tüm gerçekleri görüyor, bu nedenle de, emrinizdeki RTÜK devreye girerek, doğruları haber yapan yangınlardan ve bu yangınların söndürülmesi için canla başla çalışan merkezi yönetime destek olan belediyelerin ve halkımızın cansiperane topyekün mücadelesinin haber ve görüntülerini ekranlara taşıyan ve gerçek gazetecilik yapan televizyon kanallarımıza, bu görüntüleri verdikleri için cezalandırılacakları tehdidini ve sansür içeren yazılar gönderiliyor.
Sayın ERDOĞAN; size sorulamayan bir soruyu sormakla başlamak istiyoruz.
Güzel, çok doğru, sizin de söylediğiniz gibi, yerleşim yerlerindeki yangınların söndürülmesinin sorumluluğu, büyükşehir belediyelerine aittir.
Bize söyler misiniz lütfen, bu yangınlar ilk olarak nerede çıktı, yangınların ilk çıkış yerleri, odağı ve orijini neresi, sizin, yani devletin, merkezi yönetimin, Orman Bakanlığının sorumluluğu altındaki ormanlarımız değil midir?
Haydi vicdanınız körleşmiş, gözünüz de mi kör oldu sizin?
Ülkemizdeki son orman yangınlarının tümü de orman mıntıkalarımızda çıkmış ve zamanında etkin bir mücadele ortaya koyamadığınız, aciz ve şaşkın kaldığınız için, maalesef şehirlerimize ve yerleşim yerlerimize sirayet etmiştir.
Sayın ERDOĞAN; sizin suçladığınız ve doğrudan kendi sorumluluğunuzu, haksız ve insafsız bir şekilde üzerlerine attığınız Büyük Şehir Belediyeleri; sizin, çıkan orman yangınlarını, çıktıkları anda, gecikmeksizin ve yayılmadan söndürerek kontrol altına alabilmek için, ülkemizin ihtiyaçlarına yeterli ve en uygun, yangın söndürme uçakları ve helikopterleri ile sair araç ve gereçleri ve personeli, kiralık ve geçici olarak değil, demirbaş ve kadrolu olarak, önceden hazır kuvvet şeklinde hazır etmediğiniz için bu orman yangınları günlerce sürmüş ve maalesef belediye hudutlarına, yerleşim merkezlerine ulaşmıştır. Bu nedenle, belediyeleri suçlayacağınıza, beldeleri, şehirleri yanan belediye başkanlarından ve belediye başkanlarının şahsında, şehirlerimizde yaşayan ve ormandan sirayet eden yangın nedeniyle mağdur olan halkımızdan, özür dilemek zorundasınız.
Ormanlarda başlayan ve ormanlarımızı yok ettikten sonra, yerleşim merkezlerine kadar ulaşan sizin sorumsuzluğunuz ve ihmallerinizin eseri, temelde orman yangını olan bu yangını; şehirde bir ev veya bir mahalle ile sınırlı mevzi ve klasik bir şehir yangınıymış gibi göstererek, bu yangından Büyük Şehir Belediyeleri sorumludur diyerek sıyrılamazsınız ve Güneş'i balçıkla sıvayamazsınız.
Biraz insaflı ve vicdanlı olunuz, halkı enayi yerine koymayınız.
Kaldı ki; belediyelerimiz ve halkımız; sizin deyiminizle, orman yangınlarından yasal olarak sorumlu olmadıkları halde, vicdanlı oldukları için, ormanlarımızın cayır cayır yanmasına seyirci kalamamış ve ormancıların yangınla mücadelesine, tüm imkanlarıyla ortak ve yardımcı olmuşlardır.
Korkunun ecele faydası yok, boş yere gerçekleri saptırarak çırpınmayınız. Bu yangın, sizi de sandıkta, demokratik yollarla yakacak ve ormanlarımız gibi, yok olacaksınız siyaset sahnesinden.
Güner Yiğitbaşı
05/08/2021
Hukukçu
Yorum Gönder