Sanatçılar Bu Ülkenin Gerçek Aydınları Olup Ülkeleriyle İlgili Kaygılarını Dile Getirmek De Asli Görevleridir

Asıl siz, bu işlerden anlamadığınız içindir ki; ülkenin gerçek aydınları olarak sorumluluk duyan sanatçılarımız, kaygılarını açıklamak zorunda kalmı

Sanatçılar Bu Ülkenin Gerçek Aydınları Olup Ülkeleriyle İlgili Kaygılarını Dile Getirmek De Asli Görevleridir
Sanatçılar Girişimi çok sayıda sanatçı ve yazarın imzasıyla,  ülkede yaşanan sorunlara dair bildiri yayımladı, geçtiğimiz günlerde. 

“Sevgili halkımıza” seslenişiyle başlayan ve her biri kendi alanında seçkin yazar,  ressam,  heykeltıraş,  müzisyen,  tiyatro ve sinema sanatçısının imzalarının yer aldığı bildiride;  siyasal iktidarın çağdaşlık değerlerine karşı eylem ve girişimleri eleştirilirken,  muhalefetteki güçler de,  daha cesur ve kararlı olmaya çağırılıyor. 

ERDOĞAN da bu bildiriye tepki göstererek; "Bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor.  Onların meslekleri sanat.  Hangi sanatsa sanatlarını icra etsinler.  Biz de onlara saygı duyalım.  Erken seçimmiş,  başkanlık sistemiymiş.  Bırakın bunlar bizim işimiz.  Ömrümüzü buna vermişiz,  siz anlamazsınız.  Piyano,  keman,  sazını çal dinleyelim.  Bu işlere burnunu sokma" diyerek,  karşılık vermiş. 

Hep aynı taktik. 

Ülkeyi kötü yönet, anayasa ve yasaları çiğne, devletin geleneklerini ve Cumhuriyetin değerlerini, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini, kuvvetler ayrımını,  parlamentoyu,  yargı bağımsızlığını yok et,  hazineyi boşalt, 128 milyar doları buharlaştır, fakir halktan topladığın trilyonlarca dolar vergilerden oluşan devletin paralarını çarçur et, lüks ve saltanatında kullan, yatırımları ülkenin ve halkın önceliklerine göre yapma, üretimi yok et, üretmeden tüket,  tarımı yok et, tarım ürünlerini dahi dövizle ithal et, ülkenin tüm ekonomik varlıklarını yok pahasına sat, elde kalanları da,  varlık fonu adı altında bir havuzda topla ve özel hukuk kurallarına göre yönet, Sayıştay denetiminden sakla, hesap verme, bu ülkenin gerçek aydınları,  düşünen ve olup bitenleri sorgulayan beyinleri, ülke sorunlarını yaptıkları sanata ve ürettikleri sanat eserlerine yansıtan her dalda sanatçımızın,  ülke sorunlarıyla ilgili kaygılarını dile getirdikleri bildiriye karşı çık ve ülkenin gerçek aydınları olan  sanatçılarımızı,  siyaset yapmakla suçla ve sanatçılarımıza karşı “Bırakın bunlar bizim işimiz.  Ömrümüzü buna vermişiz,  siz anlamazsınız.  Piyano,  keman,  sazını çal dinleyelim.  Bu işlere burnunu sokma” deme hakkını kendinde gör. 

Saraya yağ çeken, yandaş sözüm ona sanatç


ılara ses çıkarma, onları sarayda ağırla ve sırtlarını sıvazla, saray yönetimini eleştiren, ülkesinin ve halkının yararlarını savunan, kötü yönetime karşı haklı kaygılarını bildiriyle açıklayan gerçek sanatçıları, siyaset yapmakla suçla. Yok öyle yağma. 

Sen,  ülkeyi anayasaya ve yasalara göre,  adam gibi yönet ki; gerçek sanatçılar rahat bir şekilde, huzur içinde sanatlarını yapabilsinler ve kaygılarını dile getirmesinler. 

Ne demek; siz anlamazsınız, bu işlere burnunu sokma?

Asıl siz,  bu işlerden anlamadığınız içindir ki; ülkenin gerçek aydınları olarak sorumluluk duyan sanatçılarımız,  kaygılarını açıklamak zorunda kalmışlardır. 

Sanatçılarımız da,  bu ülkenin insanları olup, ülkenin iyi yönetilmesini isteme ve kötü yönetimleri eleştirme ve uyarma hakkına sahiptirler. 

ERDOĞAN ve onun temsil ettiği zihniyet; çok sesli ve çoğulcu demokrasiyi, sadece seçimlerden seçimlere sandığa giderek oy atmaya indirgediği, demokrasiyi çoğulcu değil, çoğunlukçu bir sistem olarak gördüğü için, ülke sorunlarına kafa yormakla ve ülke sorunlarını,  yaptıkları sanatlarına ve ürettikleri sanat eserlerine yansıtmakla görevli sanatçılarımızın,  halkımıza duyurdukları haklı kaygılarından, kendi siyasal gelecekleri için kaygı duymuşlardır. 

Her zaman söyledik ve söylemeye devam edeceğiz, demokrasi; çok sesli ve çoğulcu bir sistemdir, yönetenleri seçen halk ve toplumun sosyal katmanları, sanatçıları, bir sonraki seçimlere kadar,  kendilerini yönetenleri eleştirmekle görevlidirler, yani eleştirmek ve kaygı bildirmek,  hak olmanın yanında bir görevdir.  

Demokrasilerde;  seçimler bittikten sonra, demokrasinin olmazsa olmazı, sivil toplum örgütleri, barolar, sendikalar, meslek kuruluşları,  birer baskı grubu olarak devreye girerler ve politik görüş ve eleştirilerini dile getirirler, ülkeyi yönetenler de bu eleştirilere kulak kabartırlar ve ders çıkarırlar, eleştiriye eleştiriyle cevap verme ve demokratik baskı gruplarını yok sayma hakları yoktur. 

Demokrasi; demokrasiden anlayan, demokrasinin ne olduğunu bilen, demokrasiyi hazmeden, özümseyen, demokrasiyi seçimden, oy sandığından ibaret saymayan, gerçek aydın, özgürlüklere saygılı ve laik insanların siyaset yaptıkları, çok değerli ve  asil bir rejim olup, bu asaleti yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Aksini düşenenler, demokrasi düşmanı olup,  demokrasi kelimesini ağızlarına dahi almamalıdırlar.  

Güner Yiğitbaşı

15/08/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget