Radyo ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında kanun uyarınca;
Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleri sektörünü düzenlemek ve denetlemek amacıyla, idarî ve malî özerkliğe sahip, tarafsız bir kamu tüzel kişiliği niteliğinde kurulmuş bir kuruldur.
Üst Kurul, bu Kanun ve mevzuatta kendisine verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır.
Peki. nedir RTÜK'e verilen görev ve yetkiler?
Bu ilgili yasanın 37. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Bu maddeye göre RTÜK;
Yayın hizmetleri alanında ifade ve haber alma özgürlüğünün,
Düşünce çeşitliliğinin,
Rekabet ortamının ve
Çoğulculuğun güvence altına alınması,
Kamu menfaatinin korunması amacıyla gerekli tedbirleri almak,
Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yerleşik medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerini, bu Kanun hükümlerine ve Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara uygunluğu açısından izlemek ve denetlemektir.
Buna göre RTÜK'ün; radyo ve televizyon yayını yapan kuruluşlara, yayından önce, sansür anlamına gelen tehditler içeren yazılı ve/veya sözlü emir ve talimat vermek, aksi halde ceza uygulayacağı konusunda alenen tehditler savurmak görev ve yetkisi yoktur.
Hal böyleyken; ülkemizi, büyük acılara yasa boğan son orman yangınlarının seyri konusunda, halkımızı bilgilendirmek, halkın haber alma özgürlüğüne katkı sunmak, halkımızı ülkeyi tehdit eden orman yangınlarına karşı daha duyarlı kılmak, yangının acı tahribatını gözler önüne sererek, tehlikenin ciddiyetini gören halkımızı önlem almaya çağırmak, yangınların biran önce söndürülmesi için yardım ve dayanışmaya davet etmek, bu büyük acı ve tehlike karşısında halkımızda milli birlik ve beraberlik ruhunu canlandırmak ve canlı tutmak amacıyla, yangınları naklen mahallinden görüntülü olarak yayınlayarak, canları pahasına ve milyonlarca para harcayarak halkımızı bilgilendiren ve adeta bir kamu hizmeti sunan televizyon yayıncı kuruluşlarımıza, RTÜK Başkanlığı imzasıyla bir yazı gönderilerek;
“Medyamızın sorumluluk şuuru içinde hassaslıkla hareket etmesi, vatandaşlarımızın ve yangın söndürme gruplarının moral ve motivasyonu açısından çok önemlidir.
Birçok yayıncı kuruluşun bu mevzuda gereken hassasiyeti göstermediği, kamuoyunda dehşet ve telaş uyandıracak halde haberlerin aktarıldığı, alandan yapılan devamlı canlı yayınların halkın ve yangın söndürme gruplarının motivasyonunu kıracak halde olduğu görülmektedir.
130 farklı noktada çıkan yangınlar acil müdahale grupları tarafından muvaffakiyetle söndürülmüşken buraları hiç görmeksizin yalnızca yanan alanların ısrarla ekranlara taşınması, kaos havası beklentisinde olan çevrelerin istediği istikamette bir yayıncılıktır.
Bugün prestiji ile, RTÜK uzmanları tarafından cezai yaptırıma temel oluşturulması gayesiyle raporlama çalışmasına başlanılmıştır” şeklinde, tehdit ve sansür içeren beyanlara yer verilmesi, RTÜK'ün görev ve yetkilerini kötüye kullanmak olup, bu aynı zamanda soruşturma konusu yapılması gereken bir suçtur.
RTÜK; üstüne vazife olmayan, gerçeklerle de bağdaşmayan, yanlış ve maksatlı sübjektif değerlendirmeler içeren, siyasal iktidarın; orman yangınlarının söndürülmesindeki başarısızlığını, çaresizliğini aczini, şaşkınlığını, yangınla mücadele için önceden tedarik etmekle görevli olduğu yangın söndürme uçak ve helikopterlerinin tedarikindeki büyük ihmalini gizlemek amacıyla, televizyon yayıncı kuruluşlarına gönderdiği bu sansür ve tehdit içeren yazısıyla; idarî ve malî özerkliğe sahip, tarafsız bir kamu tüzel kişiliği olma niteliğini kaybetmiş ve siyasal iktidarın bir maşası ve kuklası olduğunu, bir kez daha göstermiş ve suç işlemiştir.
RTÜK gönderdiği yazısında; ” kamuoyunda dehşet ve telaş uyandıracak halde haberlerin aktarıldığı” değerlendirmesinde bulunuyor.
Allahtan korkun bari, yayıncı kuruluşların; yangın yörelerinden, halkımızı bilgilendirmek amacıyla aktardığı haber ve görüntüler, gerçek olup, canlı yayında görüldüğü gibi, o anda canlı olarak yaşanan haber ve görüntülerdir. Bu nedenle, bu gerçek haber ve görüntülerin, kamuoyunda dehşet ve telaş uyandırdığını ve bu haber ve görüntülerin, dehşet ve telaş uyandırmak amacıyla verildiğini, hangi akıl ve mantıkla söyleyebiliyorsunuz? Aktarılan görüntü ve haberler, aslında vuku bulmadığı ve gerçek olmadığı halde; halkımıza, gerçek dışı ve yalan haber ve montaj görüntüler, gerçekmiş gibi verilirse, ancak bu bu taktirde, o gerçek dışı haber ve görüntülerin kamuoyunda dehşet ve telaş uyandırdığından söz edilebilir. RTÜK bu gerçeği dahi görmezlikten gelmektedir.
Mümkün değil ama, tabii bir afet olan depremlerin önceden tespit edilmesi mümkün olsa ve televizyonlar gerçekten kesin olarak gelecek olan depremi halka haber olarak aktarsalar, kamuoyunu ve halkı dehşet ve telaşa düşürmüş mü olacaklardır? RTÜK'ün mantığından ve aklında hareket ederseniz, kamuoyunu dehşet ve telaşa düşürmüş olacaklardır.
RTÜK'ün bu tehdit içeren yazısında; ”130 farklı noktada çıkan yangınlar acil müdahale grupları tarafından muvaffakiyetle söndürülmüşken, buraları hiç görmeksizin yalnızca yanan alanların ısrarla ekranlara taşınması” eleştiriliyor.
Ey RTÜK; haber değeri olan haber diye bir şey vardır, yayıncılık ilkeleri arasında
Burada, öncelikli haber değeri taşıyan husus; hala devam etmekte olan yangınlar olup, televizyonlar öncelikle, yanan kesimleri haber ve görüntü olarak sunmuşlardır, kaldı ki, kontrol altına alınan yangın bölgeleriyle ilgili haberlere de yer vermişlerdir.
Bu itibarla, siyasal iktidarın jandarmalığına, siyasal iktidarın orman yangınlarının söndürülmesindeki aciz ve beceriksizliğini gizlemeye soyunarak, televizyon yayıncı kuruluşlarına tehdit ve sansür içeren talihsiz yazıyı gönderen RTÜK'ü kınıyor ve yasal görev ve yetki sınırları içinde iş yapmaya davet ediyoruz.
Güner Yiğitbaşı
04/08/2021
Hukukçu
Yorum Gönder