Amerikan başkanlık seçimlerinin resmi olmayan sonuçları alındı ve Trump'un kaybederek, demokrat aday Biden'in kazandığı anlaşıldı.
Bu sonuç; kişilerle kaim olmayan kurumsal diplomasiyi, devlet adamlığı ciddiyetini, devlet idaresindeki yerleşmiş gelenekleri, diplomasinin evrensel kurallarını, kişilerin değil devletin ve milletin menfaatlerini benimseyen ve üstün tutan, otoriter tek adam anlayışını reddeden bir kişi olarak, bizi ziyadesiyle memnun ve mutlu etti.
Bize göre; otokrasi kaybetti, demokrasi ve devlet adamlığı, kurumsal diplomasi kazandı.
Trump'ın kafa yapısına sahip, onunla benzer özellikleri taşıyan ülkemizdeki iktidar ve iktidar yandaşları, kendilerince haklı olarak bu sonuca çok üzülmüş olmalılar.
Bunlar, Amerikan seçimlerinin Trump tarafından kazanılmasını dört gözle bekliyorlar ve Biden'in kazanmasının, ülkemiz menfaatlerinin aleyhine sonuçlar doğuracağını, ülkemizin zarar göreceğini dillendiriyorlardı. Zira, İşlerine öyle geliyordu.
Ülkemizdeki siyasal iktidarın başı da; otoriter, tek adam, devletin ve diplomasinin yerleşmiş geleneklerine ve evrensel ilkelerine uymadan devleti bir şirket gibi, kendi iktidarının yararına yönetmeyi adet edinen ve uygulayan bir kişi olarak, aynı kafa yapısındaki Trump ile çok iyi anlaşıyor ve kurumsal diplomasi yerine, Trump ile kişisel benzerlik ve dostluklarına göre, diplomasinin ilke ve kurallarını bir kenara bırakarak, Amerika ve Türkiye ilişkilerini sürdürüyorlardı. Görüşmelerin çoğu yüz yüze olmaktan ziyade telefonla yapılıyor ve diplomasi Kurallarına aykırı olarak, görüşmeler bir tutanak ile tespit edilmiyordu.
Trump da, seçimleri kaybedeceğini anlayınca; dış güçler, seçimlere hile karıştı demeye başladı ve seçimlerin iptali için yargıya başvuracağını, seçimlerin yenilenmesinin gerektiğini dillendirmeye ve itiraz etmeye başladı, milli iradeyi tanımama gibi bir tutum sergilemeye başladı.
Trump'da devlet idaresine damadını karıştırdı, damat faktörüne yer verdi.
Trump ve Erdoğan arsındaki benzerlikler, bu kadar ileri seviyede olunca, siyasal iktidar ve yandaşlarının, Biden'i sevmemelerinden doğal başka bir şey olamaz tabi.
Trump da hakaret etmeyi seven bir liderdi. Ülkemizin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği bir mektup parçası ile ülkemize hakaret etmişti. Ülkemizi tehdit eden tweetler atmıştı.
Ancak, Trump; Erdoğan'a göre biraz daha şanssızdı.
Zira, ABD de gerçek anlamda bir başkanlık sistemi vardı. Burada denge ve denetleme sistemi, bağımsız bir yargı vardı.
Trump; tüm otoriter ve keyfiliğine, devlet adamlığı özelliklerine sahip olmamasına rağmen, mevcut denge ve denetleme sistemi ve bağımsız yargı sayesinde frenlenebiliyordu.
Böyle bir Trump; AKP iktidarının başı ve yandaşlar tarafından çok seviliyordu, seçimi Trump'ın kazanmasını çok istiyorlardı, ama bekledikleri gibi olmadı.
Biden'den korkmak için bir neden yoktur. Biden seçildi diye, ABD'nin genel dış politikasında esaslı bir değişiklik olmayacak, sadece ülkemizle ilişkilerindeki yöntem değişecek, kurumsal diplomasi geri dönecektir.
Ülkeler arasında dostluklar yoktur, karşılıklı çıkarlar vardır.
Bizim ülkemizde, kendi iktidarının çıkarlarını değil de, ülkesinin çıkar ve menfaatlerini gözeten, ekonomisini güçlü tutabilen bir siyasal iktidar olmazsa, ABD'nin başına kim gelirse gelsin, ülkemiz devamlı zarar görecektir.
Tebrikler Biden. Geçmiş olsun ABD halkı.
Darısı başımıza.
Güner Yiğitbaşı
07/11/2020
Hukukçu
Yorum Gönder