Cumhur İttifakı Kurtuldu Ama Topal Ördek Açığa Çıktı

Cumhur İttifakı Kurtuldu Ama Topal Ördek Açığa Çıktı BAHÇELİ'nin talimatlarına göre, sağa veya sola kıran bir serdümen ve topal ördek haline geldiğin

Cumhur İttifakı Kurtuldu Ama Topal Ördek Açığa Çıktı

Ülkemizde neler oluyor böyle?

Bu ülkenin hiç hak etmediği çok kötü şeyler oluyor maalesef. 

Küçücük tabanı,  çok sınırlı temsil gücü ve bir avuç milletvekiliyle, ülke MHP ve BAHÇELİ'nin esiri oldu adeta. 

Türkiye'yi,  güya AKP ve lideri ERDOĞAN yönetiyor. 

Geçiniz, ülkeyi hiçbir sorumluluğu ve resmi sıfatı olmadığı halde,  BAHÇELİ yönetiyor, ülkenin kaderi BAHÇELİ'nin iki dudağı arasında. Davul ERDOĞAN'ın boynunda,  tokmak ise, o beğenmediğimiz BAHÇELİ'nin elinde. 

Buna neden olan da,  AKP Genel Başkanı ERDOĞAN'ın, ne pahasına olursa olsun, MHP ve BAHÇELİ'nin mecbur kaldığı desteğiyle,  iktidarda kalma hırsı. 

Ne demişti AKP Genel Başkanı ERDOĞAN?

Yüzümüzü tekrar Avrupa’ya döneceğiz, hukuk, adalet ve demokrasi reformu yapacağız. 

Biz;  bir evvelki yazımızda,  bunun asla mümkün olmadığını yazmış ve aleyhindeki toplumsal muhalefetin tavan yaptığı, ilk seçimde iktidardan düşeceğini anlayan ERDOĞAN'ın;  iktidarda kalabilmek için uyguladığı ve ihtiyaç hissettiği, kendisine yönelik muhalefeti baskılayan, muhalefete alan bırakmayan antidemokratik ve otoriter yönetim tarzıyla, yapmayı düşündüğü reformların çeliştiğini, hukuk, adalet ve demokrasi reformu yapabilmesi için, basını ve insanları özgür kılması ve yargı üzerindeki baskısına son vermesi, bağımsız yargıya saygı duyması, Anayasa ve İnsan Hakları Mahkemelerinin kararlarına uyulması gerektiğini, ERDOĞAN'ın bunları asla göze alamayacağını,  yazmıştık. 

Kaldı ki, ERDOĞAN; demokratikleşme, hak, hukuk ve adalet reformu yapma fırsatını çoktan kaybetmiş ve bu treni kaçırmıştır. 

Bu reformları yaparak,  semeresini toplayabilmek ve otoriter imajını silerek  seçmenler nezdindeki imajını olumluya çevirebilmek için zaman kalmadığı gibi, ERDOĞAN'ın fıtratında;  hak, hukuk, adalet, bağımsız yargı, demokrasi ve özgürlük kavramlarının hiçbir önemi ve değeri mevcut değil maalesef. 

Hem laik hem de Müslüman olunamaz diyen ve aklı sıra  Müslüman kalabilmek için laik olmayı asla kabul etmeyen ERDOĞAN'ın; laik, hak ve hukuka, bağımsız yargıya saygılı, en başta basın, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlükleri olmak üzere, kişi özgürlüklerini savunan Avrupa'ya yüzünü dönmesi ve Avrupalı olabilmesi,  asla mümkün değildir.  

Nitekim; peş,  peşe gelişen olaylar,  bizi haklı çıkarmış ve ERDOĞAN'ın;  ağzı söylese de, gönlünden;  hak, hukuk, adalet, yargı ve demokrasi reformu yapma istek ve  arzusunun geçmediğini ortaya koymuştur. 

BERBEROĞLU hakkında uygulanmayan Anayasa Mahkemesi kararı, hala askıda beklemektedir. 

AKP kurucusu ve eski Meclis Başkanı, son zamanların,  Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olan Bülent ARINÇ; ERDOĞAN'ın,  adalet, yargı ve demokrasi reformu yapacağına ilişkin beyanlarına güvenerek ve inisiyatif alarak, reformun önünü açmak üzere, öncelikle uyulması beklenen yüksek mahkeme kararlarına uyularak,  KAVALA ve DEMİRTAŞ'ın tahliye edilmeleri gerektiğini savunan beyanlarda bulunmuş, sen misin bu beyanlarda bulunan diyen ERDOĞANARINÇ'ın bu haklı ve yerinde çıkışına,  onu eleştiren ve fitnecilikle suçlayan ağır beyanlarla karşılık vermiş ve bugün de, BAHÇELİ; MHP Grubunda yaptığı konuşmasında,  ARINÇ'a yönelik hakarete varan ağır suçlamalarda bulunmuştur. 

Ortaya çıkan manzara şudur; BAHÇELİ'nin küçük ortağı olduğu Cumhur İttifakının temellerinde yükselen ve dayanak bulan, BAHÇELİ'nin uzattığı koltuk değneğine muhtaç olan ve BAHÇELİ'nin elinde adeta esir olan ERDOĞAN başkanlığındaki AKP iktidarı; aslında kendisi de istemiyor ama, istese dahi, BAHÇELİ'nin istemediğ hiçbir yargı, hukuk ve demokrasi reformunu asla gerçekleştiremeyecektir. Buna gücü ve iktidarı yoktur. 

Hukuk ve demokrasi çıkışı yapan Bülent ARINÇ da; gördüğü ve kendisine yönelik partisinden ve BAHÇELİ'den gelen hak etmediği ağır eleştiri ve tepkiler karşısında geri çekilmek ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa etmek zorunda kalmış, ERDOĞAN da bu istifayı derhal kabul etmiştir. 

ERDOĞAN'ın; artık,  özgür ve ülkenin yönetiminde karar alıcı bir kaptan değil, iktidar gemisinin gizli ve gerçek kaptanı BAHÇELİ'nin düşünce ve kararlarına göre hareket eden, tek başına inisiyatif kullanamayan, iktidar gemisinin dümenini,  gizli ve asıl kaptan BAHÇELİ'nin talimatlarına göre,  sağa veya sola kıran bir serdümen ve topal ördek haline geldiğini, MHP ve onun gizli ve illegal  ortakları tarafından kuşatıldığını,  gelişen bu son laylar açıkça göstermiştir. 

ERDOĞAN'ın; devletimizin itibarı olarak gördüğü görkemli saraylarına rağmen,  bundan sonra,  yükselme eğilimindeki dövizin daha da tırmanışa geçeceğini ve ülkemizin başına gelebilecek, Türk Bayrağı taşıyan bir yük gemimizin; Libya yolunda ve  açık denizlerde, uluslar arası hukuka aykırı olarak, Yunanistan, İtalya ve Almanya silahlı güçleri tarafından durdurularak aranması gibi ve benzeri,  üzücü ve ülkemizi aşağılayan eylemleri,  düşünmek dahi istemiyoruz. 

Lanet olsun;  ülkeyi, ATATÜRK Cumhuriyetini,  bu aciz ve yönetilemeyen, üçüncü sınıf değersiz devlet düzeyine ve görüntüsüne getirenlere.  

Güner Yiğitbaşı

24/Kasım/2020

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget