Niçin yayın ve sosyal medya yasağı?

Yayın yasağını, halk arasında oluşacak korku ve paniğin önüne geçmek, gerekçesine dayandıramazsınız. Keza, bu terör saldırısının, halkın haber alma

Niçin yayın ve sosyal medya yasağı?
Öncelikle, dün (13/11/2022) İstanbul Taksim İstiklal caddesinde vuku bulan ve 6 yurttaşımızın ölümü,  81 yurttaşımızın yaralanması ile sonuçlanan terör amaçlı bombalı saldırıyı şiddetle kınıyor ve lanetliyor, ölen yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralı yurttaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz. 

Siyasal iktidar, yine bizi şaşırtmadı ve anayasamızın, Cumhuriyetimizin temel ilkelerinin açıklandığı değiştirilemez maddeleri gibi,  benzeri her olayda istisnasız yaptığı değiştirilemez uygulamasına,  bu terör eyleminde de tanık olduk, görsel ve yazılı basına RTÜK tarafından geçici yayın yasağı getirildi, BTK tarafından da bant daraltmasına gidilerek,  tüm sosyal medyaya giriş ve paylaşımlar tamamen durdurulmak suretiyle,  sosyal medya kullanımı yasaklanarak, 83 milyon Türk Vatandaşının haber alma ve haberleşme özgürlüğü, anayasa ve yasalara aykırı olarak, keyfi ve tek yanlı bir şekilde yok edildi. 

Siyasal iktidarın; terör saldırısı sonunda altı kişinin ölmesini ve seksen bir kişinin yaralanmasını bahane ederek, bu olayın yasının arkasına sığınarak, susun ve oturun oturduğunuz yerde, siyasal iktidar olarak biz ne haber verirsek onunla yetineceksiniz, bu olayla ilgili olarak sosyal medyada paylaşım yapamayacaksınız demeye hakkı ve yetkisi yoktur. 

Ülkemizde gerçekten bir demokrasi varsa, diğer demokratik ülkelerde olduğu gibi, yayın ve sosyal medyada haberleşme ve paylaşımda bulunma özgürlüklerini geçici de olsa tamamen yasaklayamazsınız, demokrasilerde özgürlükler esastır, özgürlükler yasaklanmaz. Sadece,  özgürlüklerini istismar ederek suç işleyenler hakkında yasal gereği yapılır, bu özgürlüklerini meşru bir şekilde kullananların özgürlükleri, yasaklamalarla ellerinden alınamaz. 

Yayın yasağını, halk arasında oluşacak korku ve paniğin önüne geçmek,  gerekçesine dayandıramazsınız. Keza, bu terör saldırısının, halkın haber alma özgürlüğü adına, olayları saptırmadan salt haber olarak yayınlanmasının, terör örgütünün propagandası olarak nitelendirilmesi de,  asla mümkün değildir. Terör örgütü, planladığı eylemi gerçekleştirerek amacına ulaşmışsa, siz bu olayın haber yapılmasını ne kadar yasaklarsanız yasaklayınız, gerçekleşen bu terör eyleminde örgüt lehine bir propaganda varsa-ki; bize göre yoktur-yayın yasağı getirseniz de bu propaganda amacına ulaşmıştır. 

Sosyal medyanın tamamen durdurularak yasaklanması; şayet varsa, siyasal iktidarın  ihmallerinin sosyal medyada dillendirilmesinin ve eleştirilmesinin  önüne geçmek amacına matuftur. 

Olayın olduğu gün, olaydan hemen bir saat sonra partili Cumhurbaşkanının yurt dışına çıkacak olması ve bu elim olay sebebiyle bu seyahatini erteleme gereği duymamasının, basında ve sosyal medyada dillendirilerek eleştiri konusu yapılmasından da korkulduğunu, yasaklamalarda bunun da etken olduğunu tahmin ediyoruz. İMAMOĞLU'nu; İstanbul kar altındayken, Amerikan Büyük Elçisiyle boğazda yemek yemekle, keza İstanbul'u sel aldığında izinli olarak İstanbul dışında bulunmakla, haksız olarak suçlayanların,  kulakları çınlasın.  

İçişleri Bakanının;  teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar bilgi sahibiyiz demesine rağmen, bu eylemin önlenememesinin,  bu beyanla çeliştiği ve bir istihbarat zafının bulunduğu bu terör eyleminin piyon failinin;  kısa zamanda ele geçirilmesi,  emniyetimizin inkar edilemeyecek ve küçümsenemeyecek bir başarısıdır.  

Ancak; eylem öncesi, eylemin önlenmesinde gerçekleştirilemeyen, eylem sonrasındaki,  failin kısa sürede yakalanmasındaki başarıda; teknolojinin, incelenen yüzlerce kamera görüntüsünün yardımcı olduğu da bir gerçektir. 

İçişleri Bakanının;  eylemden sonra yaptığı bir açıklamasında; fail yakalanmasaydı,  Yunanistan'a kaçacaktı derken, diğer açıklamasında, edindiğimiz bilgilere göre, örgüt faili sağ bırakmama, öldürme kararı almış demesi,  bize göre bir çelişkidir. Örgüt eylemde kullandığı piyon faili, istihbarata karşı koyma adına öldürme kararı almış olsaydı,  olay yerinde eylemden sonra onu yok ederdi, yakalandığı örgüt evine ulaşması mümkün olmazdı, kaldı ki; PKK terör örgütü, bu tür toplumsal infial uyandıracak bomba eylemlerinde, canlı bomba kullanmayı ilke edinmiş olup, uğradığımız terör saldırısı geçmişimiz, PKK'nın canlı bomba saldırı örnekleriyle doludur.  

Seçilmemiş, atanmış bir Cumhurbaşkanı Yardımcısının;  olaydan sonra yaptığı açıklamasında, hiç gereği yokken, AKP iktidarından önceki dönemleri kastedip  küçümseyerek, Türkiye eski Türkiye değildir diyerek siyaset yapması, büyük bir talihsizlik olmuştur. AKP iktidarı göreve dün gelmemiştir, 20 seneden beri iktidardadır, 100 yıllık Cumhuriyetimizin beşte birinde AKP iktidarı vardır ve AKP iktidarı döneminde, İstiklal Caddesinde vuku bulan dünkü bombalı terör eyleminden daha önceki tarihlerde, yüzlerce vatandaşımızın öldüğü ve yaralandığı daha vahim ve acı  terör eylemleri gerçekleşmiştir. Eski Türkiye kötülenecekse, bu eski Türkiye içinde; en başta,  azımsanamayacak olan  20 yıllık uzun bir dönemi kapsayan AKP iktidarı da yer almaktadır. 

Biraz insaflı olmak gerekiyor.

Güner Yiğitbaşı

14/11/2022

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget