Bir gram altın - Cevat Kulaksız

Banka hesabıma baktım, öbür aydan bin lira kalmıştı, tasarruf yapmak için bu para ile altıncıya gittim 900 küsür liradan bir gram altın aldım ve cüzda

Bir gram altın - Cevat Kulaksız
2022 yılının Ekim ayının ilk günleri idi. Eşim Gülhan’ı kaybedeli üç ay kadar olmuştu. Üzüntüm devam ederken, 2015 yılında Haber Güncel adlı sitede yayınlanan Haşhaşilerin Sonu 4 adlı halen internette dolanan ve AKP-RTE iktidarının uygulamalarını eleştiren makalem yüzünden hakkımda Cumhurbaşkanına hakaretten dava açıldı.  Bu iki üzüntü veren olgu beni biraz sarsmıştı. Kafamda kâh eşimin ölümü kâh hakkımda açılan dava başımın içinde dolanıp duruyordu.  

Kafamda taşıdığım bu sıkıntılarla dolaşıp çeşitli yerlerde işlerimi hallettim. Banka hesabıma baktım, öbür aydan bin lira kalmıştı, tasarruf yapmak için bu para ile altıncıya gittim 900 küsür liradan bir gram altın aldım ve cüzdanımın bir gözüne koydum. 

Gecikirsem evde bekleyen evin içinde beslediğim köpeğim Badi sıkıntıda kalır diye hemen eve doğru yönelip otobüse doğru yürüdüm. Evden dışarı gittiğim zamanlarda Badi ben eve geleceğim sırada patilerini pencereye kaldırıp sürekli beni beklerdi. Batıkent’e giden özel halk otobüsüne binerken cüzdanımın kenarındaki 65 yaş üstü kartımı makineye okuttum, gerilerde boş bir yere oturdum. Kafamın içinde eşimin ölümü aklıma geliyor, yemeği, temizliği nasıl yapacağım ne yapacağım, nasıl alışacağım diye kendi kendime üzüntü içinde düşünmeye başladım. Eşim sağ iken otelden çıkar gibi çantamı alır evden çıkardım, yemek, bulaşık, temizlik benim için hak getire, yapmazdım. Ayrıca hakkımda açılan dava ne olacak, Aralık 2022’deki duruşmada ne yapacağım, para cezası mı verecekler, hapis cezası mı verecekler diye kafamda soru işaretinin çengelinin kıvrımı beynimi tırmalıyordu. 

Bu düşünceleri kafamdan ötelemeye çalışıyorken çantamdaki gazetemi çıkarıp okumaya başladım. Ama kafamdaki bu iki olgu bir türlü gitmiyordu. Hemen hemen yolu yarı etmiştik ben gazete ve kafamdaki bu iki sorunla debelleşiyordum ki, şoförün yanında ayakta duran birisi, geriye bizlerden yana dönerek, “altın düşüren ver mı altın düşüren var mı” diye sesleniyordu. Otobüsün içinde kimseden ses çıkmadı, bense aldığım bir gram altını cüzdanıma koyduğumu unutmuştum, kafamdaki sorunlarla tebelleş oluyordum, elin altınından bana ne...

Böyle bir hallerde otobüsün içinde uğraşa uğraşa evime yakın durağa gelmiştim. Eve bahçe kapısından girince Badi sevincinden her zamanki gibi havlama başladı, kilidi takıp içeri girdim Badi sevincinden bacaklarımı sarılırcasına dolanıyor, ayaklarımı kokluyordu. Tuvalet ihtiyaçları için dışarı çıkardım, çantamı bir yana atarak mutfağa daldım, yemek hazırlamaya başladım. Bir yandan da televizyonu açıp haberleri izlemeye, yemek işi ile uğraşmaya devam ediyordum. Hemen alacağım süt aklıma geldi, yemek işini bırakıp komşuya sütü alması için tembihlediğim sütü almaya gittim. Sütü alıp bir tencereye boşalttıktan sonra pişmesi için ocağın üstüne koymuştum. Tam o sırada telefonum çaldı, sütü ocağın üstüne telaşla yarım koymuş olmalıyım ki, süt tenceresi devrildi, mutfakta boydan boya parkenin üstüne süt döküldü. Telaş ve stres içinde süte bakarken telefon elimdeydi. Arayan ortaokulda öğrencim köylümüz Dr Hasan Börekçi idi, Manisa’da doktormuş. 

Dökülen sütü temizleyeyim, yemeği halledeyim derken aradan epey zaman geçti. Birden çantamdaki gazeteyi çıkarayım dedim, sahiden bir de bir gram altın almıştım dedim ve cüzdanın içinde gram altını koyduğum yerde bulamadım. Cüzdanımı tırmalarcasına aradım yoktu, cüzdanı koyduğum cebime aradım bir gram altınım yoktu.  Birden otobüsün içinde “altın düşüren ver mı altın düşüren var mı” diyen adamın sesini anımsadım. Eyvah dalgın kafam, o düşen altın benimdi diye üzüntüden hayıflanmaya başladım. Kendi kendime, kazancımın zekatını sadakasını vermedim demek ki, aman kimseye söylemeyim beni alaya alırlar diye mırıldandım. Hele bana, “baba sen artık yaşlandın evlenip mevlenmeyesin” diyen oğlum duyarsa beni defe koyar, “baba sen bunamışsın” diyerek beni gırgıra alır diye korkudan onlara söylemedim. Kendi kendime bir daha altın almayacağım diye söylendim.

Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget