Sözde demokrasi olan ülkemizde; hayatımız, tüm hak ve özgürlüklerimiz, pamuk ipliğine değil, tek adam, ezeli ve ebedi liderimiz(!) ERDOĞAN'ın kişisel ve siyasal menfaatlerine ve ihtiraslarına bağlı ve odaklı maalesef.
Devleti; anayasaya, yasalara ve devletin yıllar içinde oluşan geleneklerine göre değil, zamana ve koşullara göre, kendi kişisel ve siyasi yarar ve ikbali neyi gerektiriyorsa, tamamen faydacı (pragmatik) bir usul içinde, dün ak dediğine bugün kara diyerek, siyasi rakipleri ve başkaları için terörizmi destekleme, teröristlere arka çıkma, yardım ve yataklık, devletin bekasına zarar verme olarak nitelendirdiği her davranışı, kendisi için mübah sayma anlayışı içinde, ilkesiz, zikzaklar çizerek idare etmeyi kendisine rehber ve usul edinen bir Saray ve ERDOĞAN yönetimi ile bu yönetim anlayışına gözü kapalı biat eden ve onaylayan bir MHP ve BAHÇELİ gerçeği ile yüz yüzeyiz maalesef.
Muhalefet için suç sayılan bir davranış, Saray ve ERDOĞAN yönetimi için başarı ve övünç vesilesi sayılıyor ve bu ilkesiz sadece kişisel yarar odaklı sübjektif ve keyfi yönetim tarzı ve uygulamalar, ne yazık ki; ülkemizde, bazı seçmenler nezdinde hala prim yapıyor.
Bu yönetim tarzının son örneği de, HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ'ın; hem de kendisine gidiş dönüş özel uçak tahsisi suretiyle Diyarbakır'daki hasta babası ile görüşmesinin sağlanmasıdır.
DEMİRTAŞ; hepimizin bildiği gibi, ERDOĞAN ve Saray yönetimi tarafından kendisine terörist ve düşman gözüyle bakılan, cezaevine atılan, hakkındaki AİHM kararları uygulanmayan, ERDOĞAN'ı başkan yaptırmayacağız diyerek ERDOĞAN'a karşı bayrak açan, İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde Kürt oylarının İMAMOĞLU'na yönlendirilmesinde büyük pay sahibi, her konuşması dikkate alınan, hatta Kürt yurttaşlar üzerinde ÖCALAN'dan dahi, daha fazla etkili olan, ÖCALAN'a hedef gösterilen, ERDOĞAN tarafından hiç sevilmeyen bir siyasetçidir.
Bu ülkede babasının ve anasının cenaze törenlerine katılmalarına dahi, bu kadar uygun şartlarda müsaade edilmediği, ölüm döşeğindeki ağır hasta siyasi tutuklu ve hükümlülerin dahi, içeride tutuldukları ERDOĞAN ve Saray yönetiminde, DEMİRTAŞ'a yapılan bu insani ve ayrıcalıklı tutumun, ERDOĞAN ve Saray yönetiminin; zamanın koşullarına göre, ilkesiz ve sübjektif, kişisel ve siyasi ikbal ve oy devşirme amaçlı yönetim anlayış ve tarzının, doğal bir sonucu olduğu yadsınamaz.
Selahattin DEMİRTAŞ'a, yaşlı ve hasta babası ile görüşmesi için tanınan bu insani imkan'a asla karşı değiliz.
Ancak, bu insani ve hümanist uygulamanın; aynı durumdaki her tutuklu ve hükümlüye, objektif ve ayırım gözetmeksizin kullanmak yerine, zamanın siyasal koşullarına göre, siyasi ve kişisel ikbal, seçimde oy devşirme amaçlı olarak, sübjektif ölçülere göre kullanılmasına, tamamen karşıyız.
Güner Yiğitbaşı
13/11/2022
Hukukçu
Yorum Gönder