İlkinde; AKP Grup Başkan Vekili Mahir ÜNAL; "Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir" ifadeleriyle kamuoyunda tepki çekmiş ve sonrasında büyük bir “U” dönüşü yapmasına rağmen, Sarayın istemi üzerine, AKP Grup Başkan Vekilliği görevinden affını talep etmek zorunda kalmış ve dün itibariyle görevinden affedilmiştir.
İkinci olayda ise; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını coşkuyla kutladığımız günde, TRT Haber Spikeri Deniz Demir, bülten sonrası yazılı metin dışına çıkarak yaptığı kapanış konuşmasında “Bizi ümmet olmaktan çıkarıp birey olma bilincini, Cumhuriyet aydınlığı ilmini armağan eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve tüm şehitlerimizi sevgi ve saygı ile anarken büyük Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşasın. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun” ifadelerini kullanmış ve AKP ve yandaş çevrede büyük tepki çekmiş ve haber sunuculuğu görevine son verilmiştir.
Yaşadığımız, bu iki olayın ortak yanı, bize göre; ÜMMET kavramıdır.
Hepinizin bildiği gibi, bir kamu veya özel sektör görevlisinin, kendi arzusuyla görevini bırakmasının hukuk dilindeki adı, görevden istifadır.
Görevden istifa ettim dersin, buna ilişkin iradeni sözlü veya yazılı olarak tek yanlı açıklarsın ve istifa etmiş olursun, görevin sonlanır. Bazı istisnalar hariç, kural olarak, istifanın hukuki sonuç doğurması için, karşı tarafça kabul edilmesi zorunluluğu yoktur, tek yanlı bir irade beyanıdır istifa.
Sözde de kalsa, demokratik ve laik bir hukuk devleti olan ülkemizde de, hukuken görevi bırakmanın tek yolu istifa kurumu olup, görevden affını istemek gibi bir kurum yoktur, hukukumuzda.
Egemenlik hakkının milletten alınarak saraya teslim edilmesi, laiklik ilkesi bir kenara bırakılarak, devletin yönetimi ve işleyişinde siyasal İslami kuralların uygulanmaya başlanması, eşit, özgür ve hür bireylere, millet ve vatandaşlık esasına dayalı laik ulus devleti anlayışından, ümmet ve kul esasına dayalı, din ve siyasal islam temelli bir din devleti anlayışına sapılması nedeniyle, kamu görevinden ayrılmak isteyen Mahir ÜNAL ve benzeri kişiler; kendilerini özgür ve hür bireyler, T. C. Devletinin özgür ve eşit yurttaşları olarak göremedikleri, kendilerini o göreve atayan üstün iradenin kulu ve ümmeti olarak kabul ettikleri için, özgür iradelerini kullanarak tek yanlı istifa edip görevini bıraktıklarını açıklayamamaktadırlar.
Şimdi; ümmet'in ve kulluğun ne demek olduğunu, laik Cumhuriyet ve devlet anlayışının ve özgür yurttaş olmanın erdemini anladınız mı?
Güner Yiğitbaşı
01/11/2022
Hukukçu
Yorum Gönder