Bize göre, ERDOĞAN'ın asıl amacı, İMAMOĞLU'nun Cumhurbaşkanı adayı olarak karşısına rakip çıkmasını engellemek değildir.
ERDOĞAN; karşısına çıkacak aday kim olursa olsun, isterse KILIÇDAROĞLU, isterse İMAMOĞLU karşısına aday olarak çıksın, seçimi her şartta kaybedeceğini bilmekteddir. Bu nedenle, İMAMOĞLU'nun Cumhurbaşkanı adayı olması veya olmaması, onu ilgilendirmemektedir. umurunda değildir.
Yine bize göre, İMAMOĞLU'nun Cumhurbaşkanı adayı olması, anketlere rağmen, ERDOĞAN'ın işine gelir.
ERDOĞAN'a göre, son çıkışlarıyla ve CHP'nin Genel Başkanı ve altılı masanın doğal lideri sıfatıyla KILIÇDAROĞLU, kendisinin daha dişli ve güçlü bir rakibidir. ERDOĞAN; KILIÇDAROĞLU'na rağmen, İMAMOĞLU'nun Cumhurbaşkanı adayı yapılmayacağını bilecek kadar tecrübe sahibidir. Bu nedenle, İMAMOĞLU'nun Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda hiçbir endişe ve korkusu yoktur, İMAMOĞLU'nun aday yapılmayacağından emindir ERDOĞAN.
ERDOĞAN; İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder diyen bir kişidir ve bu saptaması da, çok doğrudur.
Bu nedenle, ERDOĞAN; İstanbul'u elinden alan kişi olarak gördüğü İMAMOĞLU'na diş bilemekte ve onu siyasi yasaklı kılarak, İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanlığından düşürmek ve hatta kararın kesinleşmesini dahi beklemeden İçişleri Bakanı tarafından görevinden alınarak, bu yolla genel seçimlerden önce İstanbul'u geri alarak, bunun moral destek ve motivasyonuyla ve hesapsızca harcayacağı İstanbul Belediyesinin kaynakları üzerinden propaganda yaparak, İstanbul'daki ve ülke genelindeki eski gücüne geri dönmeyi arzulamaktadır.
İMAMOĞLU hakkında açılan dava haksız ve hukuksuzdur. Bu yazıyı kaleme almadan önce bir kere daha o konuşmanın videosunu izledim. Evet, seçimi iptal edenler demiştir. Bu tabir, lafzen yanlış anlamaya müsait olduğu için, onun adına şanssızlıktır. Ancak, seçimi iptal ettirenler demek yerine, dil sürçmesi olarak, seçimi iptal edenler demişse de; hedefindekiler, Yüksek Seçim Kurulu Üyeleri değil, seçimleri iptal etmeleri için YSK'yı etki altına alan siyasi iktidar yetkilileri ve kendisine ahmak diyen Süleyman SOYLU'dur.
Eylemi saptamak için, konuşmanın bütününe göre bir değerlendirme yapmak, lafza değil, gayeye bakmak hukuki bir zorunluluktur. Konuşma, baştan sona, Süleyman SOYLU'nun kendisine yönelik suçlamalarına ve ahmak demesine cevap teşkil eden bir konuşmadır. Yüksek Seçim Kurulunun adı geçmediği gibi, bu konuda bir ima dahi yoktur.
Güner Yiğitbaşı
10/11/2022
Hukukçu
Yorum Gönder