Cinsel Suçlarda Gerçek Adaleti Sağlamanın Zorluğu

Cinsel Suçlarda Gerçek Adaleti Sağlamanın Zorluğu Adalet dağıtmak zor zanaat. Kimseyi memnun edemezsiniz. Hele bu cinsel suçlarda.

Cinsel Suçlarda  Gerçek Adaleti Sağlamanın Zorluğu
Ataerkil aile düzeninin hakim, cinsel doyumsuzluğun, cinsel bilgi eksikliğinin,  eğitimsizliğin had safhada olduğu ülkemizde, cinsel suçları ağır cezalarla ve kolay tutuklama ve mahkumiyet kararlarıyla durdurmak asla mümkün değildir. 

Yaradan, insanların nesilleri devam etsin düşüncesiyle, cinsel ilişkiyi cazip kılarak ve  bu ilişkiyi görev olmaktan çıkarıp,  dayanılmaz bir zevk haline getirmeyi uygun bulmuş ve bu ilişkiyi,  zevkin doruğu olan orgazm ile ödüllendirmiştir. 

Bu gerçekleri yalın bir şekilde yazmanın bile cesaret istediği bir toplumda yaşadığımın farkında olarak ve her türlü tepkiyi göze alarak,  bu satırları yazmanın toplumsal utancını yaşadığımı belirtmek zorundayım. 

Geçenlerde sayfamda bir alıntı yazı paylaştım. O yazıda aynen; ”çok net! Bu ülkenin tek temel sorunu “CİNSEL DOYUMSUZLUK” tur.  Diye başlıyordu ve devamında; ”Sinir krizinin eşiğindeki kadınlarla dolu her yer.  Patladı patlayacak erkeklerle dolu evler,  köyler,  mahalleler,  sokaklar,  şehirler,  meclis,  ordu,  partiler.  

Ömründe sevgiyle bir kadını okşayıp öpememiş,  bir kadın tarafından tek bir kez bile sevgiyle sarılıp öpülmeden ömür geçiren erkekler,  hiç yanağı,  başı okşanmamış,  gözünün içine sevgiyle bakılmamış anneler,  kızlar,  kadınlar. . . 

Ve bu kadınlar,  erkekler çocuk yapıyorlar.  Cinselliği tatmadan,  kendi bedenlerinin,  ruhlarının en temel içgüdüsünü karanlıklara gömüp,  içlerinde bir canavar büyütüyorlar. 

Canavar ortalara çıktığında milletin de amına koyuyor,  minik köpeğin de,  6 yaşında çocuğun da,  askere yolladığın evladın da,  80 yaşında evinde oturan ninenin de,  “kafir” in de,  “gavur” un da.  Ama en çok kendi gibi olana arzu duyuyor.  

Cinselliği beden ve ruh el ele yaşayamamak bütün karanlık öfkelerin,  nedensiz ve rast gele görünen kötülüklerin mayası. ” deniyordu. 

Tam da bizim toplumun acı gerçeklerini anlatıyordu,  bu yazı. 

İşte böyle bir toplumda; biz ağır cezalarla, basit ve kolay tutuklama ve mahkumiyet kararlarıyla,  cinsel suçları önleyeceğimizi ve düze çıkacağımızı zannediyoruz ve yanılıyoruz. 

Suç; tipi ne olursa olsun değişmez,  aynı usul hükümlerine ve kanıtlara göre sonuca ulaşmak zorundadır hukuk. 

Cinsel suçlarda,  bu suçların mağdur ve şikayetçileri ile ailelerini memnun etmek için, evrensel ceza ve ceza usul hukuku kurallarının dışına çıkılamaz. Bir suç iddiasının, her türlü şüpheden uzak  kesin ve inandırıcı somut delillerle kanıtlanması, zorunludur. 

Bir kesin hüküm olmayan,  tedbir niteliğindeki tutuklama için dahi, kuvvetli suç şüphesinin varlığını ortaya koyan somut deliller arandığına göre, cinsel suçlarda da ağır cezalara hükmedebilmek için, kuvvetli suç şüphesinin de üzerinde, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillere ulaşmak zorunluluğu vardır. 

Bizim toplumu anlamak mümkün değildir. Şayet mağdur ve şikayetçi ve mağdur ve şikayetçinin yakınları isek; iddiamız üzerine,  şüpheli kişi hemen tutuklansın ve en ağır şekilde cezalandırılsın istiyoruz, şüpheli ve şüpheli yakınlarıysa,  böyle adalet mi olur diye karşı çıkıyoruz. 

Çatışan iki menfaat söz konusu, arada ezilmeye çalışılan da yargı oluyor. Tutuklasa da,  serbest bıraksa da, mahkum etse de, beraat kararı verse de,  kimselere yaranamıyor. 

Cinsel suçlar' ın en büyük zorluğu, fazla kanıt elde edilememesi, gizli ve kapalı ortamlarda işlendiği için, özellikle tanık delilinin yok denecek kadar az olması. Bazı maddi bulgu ve kanıtlara da, yok olmadan  zamanında derhal ulaşmak çok zor oluyor. Özellikle aile içi küçük ve yetişkin kız çocuklarına, gelinlere yönelik cinsel taciz ve saldırı suçlarında, mağdur olan kişilerin aile ve mahalle baskısı nedeniyle sıcağı sıcağına şikayette bulunmamaları, aradan geçen uzun zamandan sonra olayı şikayete konu etmeleri, bu suçların mağdurda oluşturduğu izlerin ve kanıtların kaybolmasına neden olabiliyor ve tek kanıt mağdurun beyanına dayanıyor. Yargıç ne yapsın?. Şüpheli ile mağdur arasında iftira atmasına neden olacak bir husumet var mı yok mu onu araştırıyor, bu yüz kızartıcı eylemin mağduru olmasa,  kendisini niye ortaya atsın, şuyuu vukuundan daha beterdir, hayatın olağan akışına göre mağdur olmasa şikayet etmezdi gibi varsayımlara dayanarak,  ağır cezalara hükmediliyor. İki ucu boklu değnek. Mahkum etse de etmese de,  yargıçlarımızın vicdanları yara alıyor. 

Bu nedenle, bu tür suçlardan dolayı ağır cezalar vermenin dışında, bu tür suçları besleyen ve ortaya çıkaran bataklığın kurutulmasına öncelik vermek ve buna  yönelmek gerekiyor,  bize göre. 

Cinsel suçlardaki 765 sayılı eski ceza yasasındaki uygulama,  bazı istisnalar dışında,  daha adildi bize göre. Cinsel suçlar;  daha adil çeşitlendirilmişti. Söz atmadan,  sarkıntılıktan, tasaddiden tecavüze doğru cezaları artarak giden ve tanımlanan bir suçlar silsilesi vardı. Bu nedenle ceza vermek ve uygulamak daha kolaydı. 

Cezalar arttıkça bu suçların kararlarını vermek de zorlaşıyor.  

Çok kişi de, haksız bir şekilde suçlanarak,  bu suçların mağduru oluyorlar. 

Örneğin;  kalabalık toplu taşım aracında sıkış tepiş yan yana oturmak zorunda kalan bir erkeğin ayağının,  yanlışlıkla,  yanında oturan bayana değmesi ve bayanın da bunu büyüterek cinsel tacize uğradığını avazı çıktığı kadar bağırması halinde, o adamın yerinde olmayı ister misiniz?

Diyelim ki; hasta ruhlu hiç tanımadığınız bir bayanla tek başınıza asansöre bindiniz,  mevsim de yaz,  o hasta ruhlu bayan size iftira atmayı kafasına koymuş, bulüzünün düğmelerini elleriyle çekip koparsa, göğüslerini meydana salsa ve asansörde avazı çıktığı kadar cinsel saldırıya tacize uğradım diye bağırsa, yanındaki masum adamın yerinde olmak ister misiniz?

Adalet dağıtmak zor zanaat. Kimseyi memnun edemezsiniz. Hele bu cinsel suçlarda. 

Bu ülkenin yargısı,  eskiden nelerle uğraşıyordu. Çok eskiden,  evlenmek vaadiyle kızlık bozmak diye bir suç vardı. Bir bayan savcılığa gidiyor ve bu adam bana evlilik vaat ederek benimle yattı ama benimle evlenmiyor,  kızlığımı da bozdu,  kendisinden şikayetçiyim diyordu ve devletin savcısı, başka işi gücü yokmuş gibi,  o bayanın bozulan kızlığının peşine düşüyordu. 

Ne malum senin kız olduğun? Evlenmeden niçin yattın elin adamıyla?

Böyle saçma sapan aşağılık bir suç olur mu? vardı eskiden. Bu suç aslında bayanlara hakaretti bana göre. 

Yani,  bir zamanlar devletin koruması altında fuhuş yapılıyordu bu ülkede. Evlenmek vaadiyel kızlığımı bozdu şikayetçiyim. Şu saçmalığa ve adiliğe bakar mısınız?

Örneğin zina da suçtu. Din kitaplarında var diye böyle bir suç olur mu? Boşarsın olur biter, zorla güzellik olur mu? Onun da altını deşersen,  ne gerçekler çıkar meydana. 

Bir saçma suç daha var. Şu anda da suç olmaya devam ediyor. 

15 yaşını doldurup da, henüz 18 yaşını doldurup reşit olmayan küçüklerle,  karşılıklı rızaya dayalı olarak cinsel ilişkide bulunmak suçu. 

Bize göre,  bu suç da kısmen saçma ve hukuk dışı. 

Evet, erişkin 18 yaşını tamamlamış büyük bir kişi, 15 yaşını tamamlamış bir küçük ile rızaen de olsa cinsel ilişkide bulunmuşsa, küçüğün rızası olsa da,  hayat tecrübesinden ve bu ilişkinin kötü sonuçlarından habersiz olan küçüğü, rızasına rağmen, büyüklere karşı korumak için bu eylemi suç saysak da, diyelim ki; rızasına dayalı olarak cinsel ilişkiye girilen 15 yaşını doldurmuş küçük ile ilişki yaşayan karşı taraf da 15 yaşını doldurmuş ama 18 yaşını doldurmamış küçük ise,  ne yapacaksınız?

Gülmeyin, bizim ceza kanunumuz, karşılıklı rızaya dayalı olarak ilişki yaşayan kızın da erkeğinde veya iki erkeğin de yaşlarının küçük,  hatta aynı yaşta olmalarına bakmaksızın,  küçüklerle rızaya dayalı cinsel ilişkiyi suç saymakta. Böyle saçmalık olabilir mi? Alan razı veren razı ve her ikisi de küçük. Yasa,  kız ve erkek ayrımı da yapmıyor, kişi diyor. Bu durumda,  cinsel ilişki yaşayan her iki küçük de,  yasaya göre, hem mağdur ve hem de suçlu. 

Avukat olarak başımıza geldi. ben rızaya dayalı cinsel ilişki yaşayan küçük yaştaki erkek çocuğun avukatıydım. Kız,  rızaen cinsel ilişkiye girmiş ve hatta bizim küçük erkek çocuğunu ayartmış ve tahrik etmiş olmasına rağmen, annesinin baskısıyla bizim müvekkil hakkında şikayetçi oldu, şikayetçi kız benim küçük yaştaki müvekkilimden önce de başka bir küçük erkekle cinsel ilişki yaşamış bakire de değil, bu konuda erkek çocuktan daha deneyimli ve kaşar. İlk, ilişki yaşadığı küçük yaştaki erkek çocuğunun ismi ve adresi de açıkça dosyada yazılı, şikayetçi küçük kız, ilk deneyimini yaşadığı küçük erkek çocuğunu şikayet etmediği ve suç da şikayete tabi olduğu için, o serbestçe dolaşıyor, hakkında şikayetçi olduğu benim müvekkilim küçük savcı karşısına suçlu olarak çıkıyor, yasaya göre,  mağdurların illaki kız olması gerekmediği için, benim müvekkilim ile hem de onu tahrik edip ayartarak cinsel ilişkiye giren sonra mağdur olduğunu iddia ederek şikayetçi olan kız çocuğu hakkında da biz aynı suçtan şikayetçi olduk ve her iki küçük çocuk rızaya dayalı reşit olmayan kişilerle cinsel ilişkide bulunmak suçundan birlikte  yargılanarak mahkum oldular. Ben bu davanın avukatı değil de yargıcı olsaydım,  çok güzel gerekçelerle her iki küçüğün de beraat ine karar verirdim, hiç değilse konuyu anayasa mahkemesine taşırdım,  ama nerede öyle vicdanlı ve adil yargıç ara da bulasın. 

Çok uzadı, bu konuda toplum olarak yapılacak çok şey var. ama biz kolaycılığa kaçarak ağır cezalarla cinsel suçlarla mücadele edeceğimizi zannediyoruz maalesef.  

Güner Yiğitbaşı

03/07/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget