Ülkemizde çok kötüye kullanılan, her mağdurun; kendi sanığının tutuklu yargılanmasını istediği ve beklediği ülkemizde, tutuklama müessesinin amacına uygun kullanılması için, aslında net olmasa da katalog suçlar için de eskiden de var olan kuvvetli suç şüphesinin varlığını ortaya koyan somut delillerin var olması koşulunun, 4. yargı paketi ile çok açık ve net olarak Ceza Muhakemesi Kanununun 100. maddesinin 3. fıkrasına eklenmesi, bir önceki yazımızda açıkladığımız gibi, çok isabetli olmuştur.
Katalog suçlar içinde, cinsel saldırı ve küçüklerin cinsel istismarı suçlarının da yer alması, evrensel bir ceza usulü kuralının; yasaya açıkça ilavesine engel olmamalı ve bu yasal düzenlemede, kötü niyet aranmamalıdır. Asıl olan iyi niyettir.
Katalog suçlarda da, tutuklamanın ana ve ön koşuluna getirilen, bu somut delil koşulu, kimseyi endişelendirmemeli, tutuksuz yargılanmayı istisna kılacak bu değişiklikten, herkes mutlu olmalıdır.
Evrensel ceza hukuku kurallarının en başında masumluk karinesi gelir. Haklarında verilerek kesinleşecek olan mahkumiyet kararı öncesinde, herkes masumdur.
Okuduysanız görmüş olmalısınız ki; ”TUTUKLAMANIN CEZA DEĞİL GEÇİCİ BİR EMNİYET TEDBİRİ OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR” başlıklı bir önceki yazımızda, tutuklamanın bir ceza olmadığını, maddi hakikate ulaşmak için başvurulan geçici bir emniyet tedbiri ve asıl olanın tutuksuz yargılanmak olduğunu izaha çalışmıştık.
Somut delil kavramını, ikiye ayırarak incelemek gerekir.
Tutuklamada aranacak olan somut delil; yargılama sonunda, mahkumiyet hükmünü kurmak için aranacak olan somut delilden çok farklıdır.
Tutuklamada aranacak somut delil; ilgili yasa maddesinde de açıklandığı gibi, sadece kuvvetli suç şüphesini ortaya koyacak derecede, nitelikte ve güçte somut delil olacaktır. Aynı baz istasyonuna, yakın çevrede mobesa kamera kayıtlarına takılma, HTS kayıtları, atılan bir sevgi ve/veya tehdit içeren mesaj bulguları gibi.
Yargılama sonunda, sanığın suçlu olduğuna hükmederek onu cezalandırmak için aranacak olan somut delil ise; mahkumiyete yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı niteliklerde ve derecede, her türlü şüpheyi de ortadan kaldıracak güçteki somut delillerdir.
Zira, yine evrensel ceza ve ceza usulü hukuku kurallarına göre, toplanan delillere göre, bir sanığın suçluluğu şüpheli kalmışsa, şüpheden sanık yararlanacak ve sanığın beraatine karar verilecektir.
Çünkü, bir şüphe ile masum bir insanın cezalandırılarak özgürlüğünden mahrum edilmesi yerine, suçu şüpheli kalan bir suçlunun özgür bırakılması, yeğlenmelidir.
Tutuklamada aranacak olan somut delil; mahkumiyete esas alınacak güçte, her türlü şüpheyi ortadan kaldıracak nitelikte bir delil olmayacak, sadece kişinin suçlu olduğu şüphesini ortaya koymaya elverişli derecede, somut olgulara dayalı bir delil olacaktır. Tutuklamada aranacak olan somut delilden bu anlaşılmalı ve 4. yargı paketi ile yapılan değişiklikten sonra, bir katalog suç olan cinsel saldırı ve küçüklerin cinsel istismarı suçlarında, herkesin tutuksuz olarak yargılanacakları endişesine kapılmak çok yersiz olup, bu olumlu değişikliği eleştirmek, diğer birçok katalog suçlardan haksız olarak kolayca tutuklanan kişilere yönelik büyük haksızlıktır.
Ceza ve ceza usulü yasaları genel olup, her kesimden insanı ve zümreyi memnun edecek, kişiye özel yasa çıkarılamaz.
Hukukçu olanın da olmayanın da, bilenin de bilmeyenin de konuştukları bir toplum olma alışkanlığından kurtulmalı ve hakimlerimizi, etki altına almadan, vicdanları ve yasalarla baş başa bırakmalıyız, artık.
Güner Yiğitbaşı
10/07/2021
Hukukçu
Yorum Gönder