Emekli 103 amiral ‘in; yayınladıkları bir biliriyle, Montrö Sözleşmesinin tartışmaya açılmasına ve bir cemaat tekkesine resmi kıyafetiyle ve makam aracıyla giderek, resmi kıyafetinin üzerine cüppe giyip, başına sarık takarak namaza duran muvazzaf bir amirale yönelik eleştirel düşüncelerini ve endişelerini bildirmeleri, problem oldu bu ülkede.
Anayasaya göre düşünce ve düşüncelerini açıklama özgürlüklerini kullanan, emekli, silahsız ve üniformasız, tamamen sivil vatandaş konumuna gelen amirallere yönelik, darbe çağrışımı yaptıklarına dair suçlama; haksız ve hukuksuz bir suçlama olup, ATATÜRK'ün kurduğu Cumhuriyetin değerlerine de aykırıdır.
Ankara C. Başsavcılığının; durumdan vazife çıkararak, bildiri yayınlayan emekli amiraller hakkında resen soruşturma açması, özgürlüklerimiz açısında endişe vericidir.
104 emekli amiralin yayınladığı bildiriye yönelik olarak, eski genelkurmay başkanının başında bakan olarak bulunduğu Milli Savunma Bakanlığı, acele bir açıklama yaparak, ”bağımsız Türk Yargısının gereğini yapacağına inanıyoruz”deme gafletinde bulunarak, suçsuz emekli amiralleri yargıya hedef göstererek, yargısız infazda bulunması, anlaşılır gibi değildir.
Görevdeki bir amiralin; bir cemaatin tekkesine resmi elbisesi ve makam aracıyla giderek, üniformasının üzerine cüppe giyerek, başına sarık takıp namaza durmasına karşı, sadece inceleme başlatıldığını açıklayan, bir soruşturma dahi açtırmayan Milli Savunma Bakanı'nın; anayasal haklarını kullanarak düşüncelerini açıklayan, açıklamalarında en ufak bir suç unsuru ve darbe iması içermeyen 103 emekli amirali, yargıya hedef göstererek, ”bağımsız Türk yargısının, emekli amiraller hakkında gereğini yapacağına inanıyoruz” demesi, bir cemaatin tekkesinde namaza duran sarıklı ve cüppeli görevdeki amiralin bu davranışına onay vermek, bunu eleştiren 103 emekli amirali ise, bu laik reflekslerinden dolayı haksız bir şekilde suçlamak anlamına gelmektedir.
103 emekli amiral, diğer sivil vatandaşlarımızdan farklı bir konumda değildir, düşünce ve düşüncelerini açıklamaları bir vatandaş olarak onların da anayasal haklarıdır.
Bildiri yayınlayarak montrö sözleşmesinin tartışmaya açılmasına ve laiklik karşıtı davranışlar sergileyerek TSK İç Hizmet Kanununa aykırı tutum sergileyen muvazzaf bir amirale yönelik endişelerini bildiren emekli amirallerin suç içermeyen bu bildirilerine yönelik olarak, bir bardak suda fırtına çıkarmanın, hiç kimseye ve ülkemize hiçbir yararı bulunmamaktadır.
Özellikle, Millet İttifakının unsurları olan muhalefet partilerinin, bu bildiriye yönelik demeç ve değerlendirmelerinde çok dikkatli olmaları ve bu bildiriyi yayınlayan emekli 103 amirali darbe çığırtkanlığı yapmakla suçlayan siyasal iktidarın ekmeğine yağ sürecek ve Millet İttifakını çatlatarak, tek adam rejiminin beş yıl daha iktidarda kalmasına yol açabilecek tutum sergilememeleri, ülkemizin ve demokrasimizin geleceği açısından, hayati önem içermektedir.
103 emekli amiralin bildirisinde, asla darbe iması ve darbe çağrısı yoktur.
Bize göre, darbe; sadece, silahlı kuvvetler tarafından yapılmaz, postallı darbeden daha sinsi ve tehlikeli olanı, rugan ayakkabılı sivil darbe olup, sorgulanması ve tartışılması gereken husus; rugan ayakkabılı, sivil bir darbenin ülkemizde iş başında olup olmadığıdır.
Yürürlükteki Türk Ceza Yasasının, darbelerden koruduğu ve yasal güvenceye aldığı rejimler; yürürlükteki anayasa ve yasaların harfiyen uygulandığı, anayasaya ve hukuka saygılı ve meşruluğunu koruyan yönetimlerdir.
Bugün ülkemizde; TSK ve sivil emniyet güçleri, milli istihbarat ve Türk Milli Savunma Bakanlığı, iş başındaki iktidarın mutlak kontrolü ve gözetimi altında olup, iş başındaki iktidara yönelik en küçük bir darbe riski bulunmamaktadır.
Günümüz koşullarında darbe riskine maruz olan, Laik ve demokratik ATATÜRK Cumhuriyeti ve Türk demokrasisidir.
Bu nedenle; meşruluğunu koruyan, anayasaya ve yasalara saygılı olduklarına inanan, bundan emin olan ve kendisine güvenen yönetimlerin; sivilleşen ve hiçbir güç ve etkinlikleri kalmayan 103 emekli amiralin yayınladıkları, düşünce açıklamaktan ibaret bildiriden dolayı, darbe korkusuna ve vehmine kapılmalarına gerek yoktur.
Güner Yiğitbaşı
05/04/2021
Hukukçu
Yorum Gönder