Ders Alması Gerekenlerin Ders Verdikleri Bir Ülkede Yaşıyoruz

FETÖ'nün 15. Temmuz darbe girişiminden hala ders almadığı, cüppeli ve sarıklı cemaat mensubu amirale gösterilen toleranstan açıkça anlaşılmaktadır.

Ders Alması Gerekenlerin Ders Verdikleri Bir Ülkede Yaşıyoruz
104 Emekli amiral tarafından imzalanarak kamuoyuna açıklanan bildiride; gerek Kanal İstanbul ve gerek Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasından duyulan endişe dile getirilmiş,  Montrö anlaşmasının;  sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme olmadığı,  Türkiye’ye İstanbul,  Çanakkale,  Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran,  Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferi olduğu,  Montrö’nün,  Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi ve Karadeniz’i barış denizi yapan,  Türkiye’nin herhangi bir savaşta,  savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen,   Türkiye’nin II.  Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân tanıyan bir sözleşme olduğu, bu nedenlerle,  Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılmasının gerektiği, kanaat olarak açıklanmıştır.  

Bu doğrulara,  aklı başında olan  kim karşı çıkabilir?

Sonrasında;  diğer taraftan diyerek başlayarak, ülkemizin laik ve demokratik anayasal düzenine musallat olan cemaat ve tarikat tehlikesine dikkat çekilmiş, basında ve sosyal medyada yer alan bazı görüntüler haber ve tartışmalar üzerinden,  son yıllarda TSK ve Deniz Kuvvetlerinin çok bilinçli bir FETÖ saldırısına uğradığı,  çok değerli kadroların bu hain kumpaslara kurban verildiği, bu kumpaslardan çıkarılacak önemli bir desin olduğu, bu dersinde, TSK’nin,  anayasanın değişmez,  değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesinin zarureti dile getirilmiştir. 

Daha sonra da; bu gerekçelerle,  TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi, anayasanın  bu değerlerinin dışına çıkmış,  Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarının kınandığı ve bu çabalara  karşı çıkıldığı açıklanmış,  devamla,  TSK’nin,  anayasanın değişmez,  değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmezse,  Türkiye Cumhuriyeti,  tarihte örnekleri olan,  bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yeniden yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabileceği,  dile getirilmiştir.  

Bu bildirinin neresinde darbe girişimi ve çağrısı vardır? Bir hukukçu olarak, bunu anlamak mümkün değildir. 

Bu bildiride;  uğranılan FETÖ kumpas davaları ve saldırısı ile TSK ve Deniz Kuvvetlerinin verdiği kayıplar ve 15. Temmuz FETÖ darbe girişimi dile getirilerek, sarıklı ve cüppeli muvazzaf amiral de ima edilerek, silahlı kuvvetlerde bundan sonra da FETÖ benzeri cemaat ve tarikatların yuvalanarak, silahlı kuvvetlere hakim olduktan sonra,  FETÖ benzeri yeni darbe girişimleriyle yüz yüze gelme riskine dikkat çekilmiştir. 

Darbe çağrısı yapıldığı iddia edilen bildiriye imza koyan amirallerin çoğu FETÖ kumpas davalarının sanığı olarak yargılanmışlar ve FETÖ silahlı terör örgütünün hedefi ve mağduru olmuşlardır, FETÖ saldırı ve kumpasını yaşayarak bu endişelerini dile getirmişlerdir. Hain FETÖ darbesini de, nihai olarak, sivil halkın desteği değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinin;  anayasanın değerlerine,  laik demokrasiye saygılı gerçek mensupları önlemişlerdir. 

İş başındaki siyasal iktidar; anti laik, demokrasi düşmanı cemaatler konusunda,  FETÖ deneyimimiz nedeniyle,  sabıkalıdır ve FETÖ'nün 15. Temmuz darbe girişiminden hala ders almadığı, cüppeli ve sarıklı cemaat mensubu amirale gösterilen toleranstan açıkça anlaşılmaktadır. 

Bu bildiriyi imzalayarak  yayınlayan emekli amirallerin uyarısından ders çıkaracak olanların, bu bildiriden darbe çağrısı çıkarmaları, TSK. ne sızan silahlı terör örgütü FETÖ'nün  darbe girişiminden hala ders almadıklarını göstermektedir. 

Anayasal düzeni değiştirme girişiminde bulundukları iddia edilen ve bu suçlama ile gözaltına alınan emekli amiraller ‘in bildirisinde,  anayasanın demokratik ve laik temel ilkelerine bir saldırı ve eleştiri yoktur. Bilakis,  anayasanın ve anayasal düzenin temel ilkeleri olan  bu laik ve demokratik değerlerin korunmasının önemi, orduya sızan cemaatler tarafından bu değerlere yapılması olası saldırılar, tehlikeler ve  riskler vurgulanmaktadır. 

Bildirinin; amacına  ve içeriğine bakmadan, yayınladığı saate bakarak, bu bildiri ile darbe amaçlandığını iddia etmek ve bu bildiride imzası bulunan; çeşitli platformlarda görüş ve düşünce  açıklayarak halkımızı aydınlatan, aktif olan laik ve demokrat on beş civarındaki emekli amirali,  104 imzacı arasından cımbızlayarak gözaltına alıp ifadeye çağırmak, büyük bir haksızlıktır.  

Güner Yiğitbaşı

06/04/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget