Varto Depreminden İki Anı

Varto Depreminden İki Anı 1966 yılının Ağustos Ayında Muş'un Varto İlçesinde büyük bir deprem olmuş üç bin yurttaşımızı kaybetmiştik, yüzlerce ev yıkı

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi anısına saygıyla

Kulak Kabı
1966 yılının Ağustos Ayında Muş'un Varto İlçesinde büyük bir deprem olmuş üç bin yurttaşımızı kaybetmiştik, yüzlerce ev yıkılmış, yüzlerce yaralı vardı.
Anlatacağım buna ilişkin bir olayı, oralarda çalışan bir öğretmen arkadaş anlatmıştı. Ben de o bölgede Ağrı İli Diyadin İlçesinin bir köyünde öğretmen olarak çalışıyordum; yaz tatili olduğu için kendi memleketimde idim. Varto dolaylarında çalışan bir öğretmenle yolda bir yerde karşılaşmıştık, o anlatmıştı.

İşte bu deprem nedeni ile yurdun her tarafından depremzedeler için yardım kampanyaları düzenlenmişti. O bölgeye çuvallar dolusu giyecekler gönderiliyordu. İstanbul'dan mı bir şehirden bayanın biri, çocuklar ve kadınlar için çeşitli giysileri Varto'ya gidecek yardım torbalarının içine koyarken bir tane de sütyeni giysilerin içine atmış. Bu yarım torbaları trenlerle dolanı dolanı Varto'ya ulaşır. Kamyonlar dolusu giysi torbaları çuvalları köylere dağıtılır. Köyün birinde, öğretmen ve muhtarın yardımı ile giysi yardım torbaları çocuklar eliyle evlere gönderilir. Dağ başında gariban bir köyde gariban yoksul bir ailede giysi yardım torbası açılır. Çocuklara uyan elbiseler seçilirken, torbadan bir sutyen çıkar. Köyünden başka yere gitmemiş, dışarı çıkmamış ve hayatında sutyen görmemiş olan evin annesi sutyeni eline alır, beri çevirir, öte çevirir. Açılan giysileri seyreden kocasına, eline sutyeni alıp  "herif bu ne ola ki", diye sorunca, çobanlıktan başka iş yapmamış, o da köyünden dışarı pek çıkmamış evin erkeği de, karısına bakarak, çokbilmiş bir tavırla, "yav onu bilmeyecek ne var, bizim melmeket soğuktır, çocuklar üşümesin, diye kulak kabı göndermişler, Allah razi olsun" der ve sutyeni okula giden çocuğun kulağına bağlarlar.

Varto Depreminden İki Anı


Kulağında sutyen bağlanmış çocuk sevinçle okula geldiğinde, öğretmenin dikkatini çeker. Bakar ki, çocuğun kulağına sutyen takılmış, kendi kendine öğretmen ne diyeceğini bilemez, ama gerçeği çocuğa anlatır. Rastlantı bu ya tesadüfen karşılaştığım öğretmen bunları anlatmıştı.
İşte bu 50 yıldan fazla zamandır anılarımda taze imiş gibi duran sutyen anısını belleğimde saklarken, Ağustos 2020 de Mete Akyol'un "Hem Yaşadım, Hem Yazdım" adlı kitabını okuyordum. Depremden bir aydan fazla bir zaman geçtikten sonra Varto'ya gelen, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın(1)depremzedelere geçmiş olsun ziyareti anısını okudum. Varto'nun dışına depremzedeler için çadırken kurulduğunu, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın bir gece özel çadırda kaldığını, çadırda viski içtiğini Mete Akyol kitabında anlatıyordu. Yukarıdaki sutyen anısı da hafızamda dururken, ikisini harmanlayıp size sunmak istedim.
Mete Akyol kitabında, yabancı devletlerin gönderdiği, "içinde domuz eti var" söylentisine inanarak, halktan hiç kimsenin konserve kutularını almadıklarını, çadırdan mahkeme, çadırdan okul, çadırdan sağlık ocağı gibi olayları anlatıyordu.

"İdamlıktan öteye senin hükmün geçmez!"
 İşte o günlerde İran gazisine giden Cevdet Sunay, o nedenle deprem bölgesine erken gelemediğini öğrendiğimiz Cumhurbaşkanı, bir arkadaşın anlattığına göre İran gezisinde, "İran TRT sine teşekkür" ettiğini anlatmıştı.
Neyse biz Mete Akyol'un kitabından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın depremzede bir yaşlı köylüye nasıl "Allah belanızı versin" dediğinin anısına dönelim.  
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, deprem çadırında bir gece yattıktan sonra, Varto'da halka "geçmiş olsun" konuşması yaptıktan sonra, uçakla Ankara'ya gitmek üzerere Erzurum'da uçağa binmek için yanındakilerle konvoy halinde Varto'dan Erzurum'a doğru yönelir. Yolda Hınıs yakınlarında konvoy bir grup köylüler tarafından kesilir. Arabadan inen Cevdet Sunay köylülere doğru yaklaşır, yolu kesen bir tarlada bekleyen kadınıyla, erkeğiyle, çocuklarıyla, yaşlısıyla, genciyle bir köyün tüm halkı, Cumhurbaşkanının huzuruna çıkabilmiş olmanın verdiği heyecan içindeler. Sunay elinden hiç düşürmediği asasını köylülere doğru uzatarak sorar:
"-Söyleyin bakalım, yolumu neden kestiniz, beni neden durdurdunuz"  (Düşünelim, köylüler acı ve üzüntü içindeler, deprem olalı bir ay olmuş, devletin kolu köye uzanmamış; yörede ölümlü yıkımlı bir deprem olmuş, devletin Cumhurbaşkanı o acılı vatandaşa selam vermek şöyle dursun, azarlıyor, üstelik  “Allah belanı versin” diyebiliyor).
Köylülerin seçip görevlendirdiği yaşlıca sakallı bir adam, köylülerin iki adım önüne geçer ve saygıyla topuklarını birleştirir, ellerini yanına yapıştırıp başını sert biçimde önüne eğip kaldırarak selamını verir ve şöyle der:
"-Köyümüzün gözle görülen yamaçlarından geçmektesiniz...Köyümüze şeref bahşetmiş bulunuyorsunuz, şan bahşetmiş bulunuyorsunuz, muhterem Reisicumhurumuz."
Yaşı 75 den fazla olduğu belli olan, saçı sakalı bembeyaz olmuş bu yaşlı adamın daha fazla saygısını sunmaya Sunay izin vermez ve bu adamın konuşmasını keser, "ne istediğini lafı uzatmadan söyle"mesini emreder. Yaşlı adam hemen konuya girer ve şöyle der:
"-Bizim köyümüz, ilerideki şu dağın tepesinde görülen köydür. Depremden en çok  döndü:
Siz dün Muş’ta bana verdiğiniz brifingde (bilgilendirme), hasar tespiti yapılmamış köy kalmadığını, hatta en ücra köye bile yardım gönderildiğini söylemiştiniz. Haldun Bey” dedi. “Bakın vatandaş ne diyor…”
Bakan Haldun Menteşoğlu, asker vaziyetini alarak, abartmalı bir bürokrat selamı karışımı bir selam verdikten sonra Cumhurbaşkanı’nın sorusunu şöyle yanıtladı:
-Kendileri yalan söylüyorlar, Muhterem Cumhurbaşkanım”.
Bakan Menteşeoğlu’nun bu yanıtı üzerine Cumhurbaşkanı Sunay, asasını karşısındaki köylünün yüzüne doğru sallayarak onu sert bir biçimde azarladı:
-Karşımda yalan söylemeye utanmıyor musun, be adam?...dedi. Sonra da “Allah senin belanı versin” “dedi…
Yaşlı köylü
“-Allah bizim belamızı zaten vermiş…” diye üzüntü ile cevap verdi. Cumhurbaşkanı Sunay karşısındaki yaşlı adama şunları söyledi:
“-Yetmemiş, yetmemiş… Daha vereceği var ki, seni benim karşımda böyle konuşturuyor…”  Yaşlı köylü üzüntü içinde Cumhurbaşkanı Sunay’a şöyle sitemlice cevap verir.
“-Madem daha vereceği belamız varmış, o halde toptan versin de hepimiz birden bulalım belamızı…”  Yüreği gönlü yaralı yaşlı vatandaşımıza karşı Cumhur Başkanı Cevdet Sunay sinirlenerek şöyle dedi:
“-Alın şunu karşımdan… Götürün şunu karşımdan…”
Birkaç resmi görevli kişi, yaşlı adamı kucaklayıp köylülerin arasında en uzak noktaya götürürken, yaşlı köylü doğrulup Cumhurbaşkanı Sunay’a karşı sinirli sinirli şöyle bağırıyordu:
“- Götürseler götürseler, en son idamlığıma kadar götürürler…Ondan öteye de senin hükmün geçmez…”  O yaşlı adam böylece sinirli bir anlatımla acı bir sitemde bulunuyor.
Şimdi siz yorumlayın, köylüler mi yalan söylüyor, yoksa bakan mı? Düşünelim, bir ay önce deprem olmuş, köyleri çok zarar görmüş, devletin hiç birimi gelip incelememiş, köylüler, cumhurbaşkanından, devletten ilgi bekliyor, heyecanla yola çıkıp dertlerini anlatmak istiyor. Ama devletin cumhurbaşkanı köylülere "geçmiş olsun", diyeceği yerde, yaşlı temsilcilerine "Allah senin belanızı versin" diyor. Peki ya bakan yanıltılmışsa, köylüler haklı ise, devletin hiç bir yetkilisi köylerine gelmemişse. Okurken üzüntü duydum.
Fotoğraf: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, deprem çadırında yatarken, (belki de deprem çadırında yatan ilk cumhurbaşkanı olsa gerek)

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız
Kaynak: Hem Yaşadım hem yazdım. Mete Akyol Yılmaz Yayınları 1993 sf 95-101

Sonnotlar

(1)Cevdet Sunay: Asker kökenlidir (Orgeneral).1966 yılında emekliye ayrılmasının ardından Cumhuriyet Senatosu kontenjan üyeliğine getirildi. Sunay, Gürsel’in rahatsızlığı sebebiyle cumhurbaşkanlığı görevinin sona ermesi üzerine 28 Mart 1966’da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye’nin beşinci cumhurbaşkanı seçildi. Yedi yıllık görev süresini tamamladıktan sonra 1973 yılında cumhurbaşkanlığından ayrıldı. 1980'deki askeri müdahaleye değin anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu üyesi oldu.
https://www.tccb.gov.tr/cumhurbaskanlarimiz/cevdet_sunay/

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget