AKP iktidarı, partili Cumhurbaşkanı ve onun İçişleri bakanı ile ülkemizin ve ülke insanımızın kabusu olmaya devam ediyor.
AKP iktidarının, bu ülkeye ve ülke insanına sunabileceği hiçbir olumlu katkısı kalmamıştır.
Ülkemiz adına çok üzücü ve kaygı verici bir durum, bu çaresiz bekleyiş.
Ülkemiz, AKP iktidarı tarafından anayasaya ve yasalara göre değil, tamamen keyfi olarak yönetilmekte, anayasa ve yasalar, raflarda tozlu bir şekilde uygulanmayı beklemekteler.
Dün Kadıköy’de yine bir kadınımız şiddete ve hatta cinsel tacize maruz kaldı, herkesin gözleri önünde.
Kadına yönelik bu şiddet ve cinsel saldırı, öyle alelade bir erkek tarafından yapılmış değil.
Bu şiddet ve cinsel saldırı; maalesef, kadın ve erkek tüm yurttaşların can güvenliklerini, ırz ve namuslarını ve beden bütünlüklerini korumakla görevli polisten gelmiş ve tüm yurttaşlarımızı derinden yaralamıştır.
Kadıköy’de iki polis memuru, maskesiz olduğu gerekçesiyle, genç bir kadını gözaltına almak istemiş ve buna direnen kadına orantısız bir şiddet uygulayarak yere yatırıp yerlerde sürünmesine neden olmuştur.
Olayın görüntülerini televizyonda canlı olarak izledik, polisin kadına yönelik bu orantısız saldırısı ve şiddetinin, hiçbir haklı nedeni ve mazereti olamaz.
Maskesiz olduğu iddia edilen kadına arkadan yanaşan polisler, kadının kol altı ve bel üstünden, iki kolları ile sarılarak ve abanarak, güreşir gibi yere yatırıyorlar.
Dikkat buyurun kadına saldıran orantısız şiddet uygulayan polisler, kadın polis değil genç erkek polisler.
Bu ülkede, kadınlara yönelik operasyonu gerçekleştirecek, kadınların üstlerini arayacak, gerekirse, orantılı bir şekilde zor kullanarak onları gözaltına alabilecek kadın polis yok mudur?
Kadınların haricen üst aramasını dahi kadın polislerin yaptığı ülkemizde, iki erkek polis; sanki kaçmak isteyen cinayet şüphelisini suçüstü yakalar gibi, iki elleriyle ve kollarıyla arkadan sürpriz bir şekilde bel üstünden kavrayarak sarılabiliyorlar.
Bu ne cüret ve terbiyesizlik ve görevi kötüye kullanmaktır, anlamak mümkün değil.
Görüntülere baktığımızda, kadına yönelik bu şiddeti uygulayan erkek polisler, kadının göğüslerini elleyerek ona cinsel tacizde bulunmuş ve ağır bir cinsel suç işlemişlerdir.
Orada kadın polis mi yok, elindeki telsizle çağırırsın kadın polisleri, şüpheli kaçmak mı istiyor, fotoğrafını çekersin tutanağını tutarsın ve sonra düşersin kaçan şüphelinin peşine usulüne uygun yakalar ve gözaltına alırsın.
Bu görüntüleri değerlendiren İstanbul Valisi, kadına gereksiz şiddet uygulayan ve adeta cinsel tacizde bulunan iki polis memurunu görevden uzaklaştırarak yasal gereğini yerine getirmiştir. Aslında bu idari tedbir dahi yeterli olmayıp, bu iki polis memuru hakkında görevi kötüye kullanmak ve cinsel tacizden adli soruşturma başlatılmalıdır diye beklerken, medyadan duyurulan Ankara’dan gelen bir haber, yurttaşlarımızı hayrete düşürmüştür.
Evet, maalesef Ankara’daki İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi tarafından haklı olarak görevlerinden alınan iki polis memuruna sahip çıkarak, onları tekrar görevlerine iade etmiş ve bu iki polis memurunun suçlarına ortak olmuştur.
Böyle bir İçişleri Bakanı olan, İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açan, dönemlerinde her geçen gün kadına yönelik şiddet artarak süren AKP ve onun temsil ettiği ben devletim ve vatandaşı ezerim zihniyeti iktidarda kaldığı sürece, Allah kadınlarımıza güç ve kolaylıklar versin
Biz, suç işleyen polisleri sahiplenen, onların suçlarına ortak olan bir İçişleri Bakanı istemiyoruz.
Güner Yiğitbaşı
21/08/2020
Hukukçu
Yorum Gönder