Atatürk Söz Konusu Olunca Düşünce Özgürlüğü Oluyor

Atatürk Söz Konusu Olunca Düşünce Özgürlüğü Oluyor
Bugün Halk Tv.de izledim ve kahroldum, ATATÜRK düşmanı AKP'li bir kişinin, ATATÜRK'e doğrudan hakaret teşkil eden ve onu itibarsızlaştırmak ve küçük düşürmek amacıyla sarf ettiği sözlerde, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle, o sözleri söyleyen kişi hakkında, bir mahkememiz beraat kararı vermiş.

Ne kadar güzel değil mi?

Ülkemizde, ATATÜRK'e yönelik hakaret içeren sözler, fikir ve düşünce, düşünceyi açıklama özgürlüğü içinde değerlendiriliyor, gerçekten ileri demokrasiye ulaşmışız da haberimiz yokmuş, o kararı veren yargıç, çok cesur ve düşünce özgürlüğüne aşık ve saygılı bir kişiymiş, bravo doğrusu.

Bu beraat kararına güvenerek, sakın ola ki, partili ve taraflı, yeminine sadık kalmayan, tarafsız bir Cumhurbaşkanına yakışmayan davranışlar sergileyen, sözler söyleyen, AKP Genel Başkanı sıfatıyla partizanlık yapan, muhaliflerine her gün hakaret derecesinde ağır sözler sarf eden partili Cumhurbaşkanı'na yönelik, bırakınız hakaret sayılabilecek sözleri, gerçekten suç teşkil etmeyen ağır eleştiri niteliğindeki sözleri dahi sarf etmeye kalkışmayınız, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü ayrıcalığından asla yararlanamaz ve hak etmediğiniz halde suçlu bulunur ve ağır cezalara çarptırılırsınız, bizden uyarması.

Bağımlı yargımız, koşullar gereği, suçlulara sadece ATATÜRK'e hakaret etmeleri halinde özel bir ayrıcalık tanımaktadır. Zira, bu ülkede ATATÜRK düşmanlığı, ATATÜRK'e hakaret edenlere göz yummak ve sırtlarını sıvazlamak bir devlet politikası haline getirilmiştir.

ATATÜRK'e hakaret edenlere ceza vermeyi bırakınız, o tür insanlara, devlet katında VİP ve itibarlı kişi muamelesi yapılmaktadır.

ATATÜRK düşmanlığının devlet politikası haline getirildiği ülkemizde; yargıçlar da, bu politikadan etkilenmekte ve birilerine yaranmak ve bir yerlere gelmek amacıyla, ATATÜRK'e hakaret eden ATATÜRK düşmanlarına ceza vermekten kaçınmaktadırlar.

Buna karşılık bakıyorsunuz, mahkemelerimiz; partili ve taraflı Cumhurbaşkanına yönelik eleştirileri dahi, Cumhurbaşkanına hakaret sayan dava dosyalarından geçilmez hale gelmiş ve bu konuda çifte standart bir uygulamanın varlığı hemen göze çarpmaktadır.

ATATÜRK'e hakaret teşkil eden sözlerden dolayı hukuka aykırı olarak beraat kararı veren yargıç, AİHM'nin STALİN kararını örnek almış ve STALİN'e yönelik “Kana susamış yamyam” sözünü, eleştiri sınırları içinde kabul eden AİHM'ne yollama yapmıştır.

Anayasamıza göre Yargıçlar, Türk Milleti adına yargı yetkisini kullanırlar. Bu nedenle, adına yargı yetkisini kullandıkları Türk Milletinin büyük ekseriyetinin gönlünde yer eden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu ve Türk Milletinin kurtarıcısı ATATÜRK'e yönelik, onu aşağılayan ve itibarsızlaştıran, bu amaca yönelik kötü sözler, Türk Milletinin vicdanını ağır bir şekilde yaralamakta ve incitmektedir, bu itibarla, ATATÜRK'e yönelik ağır sözlerin, hakaret niteliğinde olup olmadığını değerlendiren yargıçların, bu gerçeği kriter almaları zorunludur.

STALİN'in eli kanlı diktatörlüğü, Dünyaca bilinmektedir, kişiliği ve icraatları meydanda ve tartışma götürmektedir, bu nedenle STALİN nedeniyle verilen AİHM kararını; ATATÜRK'e yönelik sözlerin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı konusunda ölçü ve kriter kabul etmek, büyük bir haksızlık ve hukuksuzluktur.

Bize göre bu karar, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğünün gereği bir karar olmayıp, ATATÜRK düşmanlığının sergilendiği, ATATÜRK ve Laik Cumhuriyet düşmanlarına cesaret verecek, hukuk dışı, talihsiz ve zorlama bir karardır.

Güner Yiğitbaşı

06/03/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget