Ülkeyi yöneten,Cumhurbaşkanları,Başbakanlar,Bakanlar,Milletvekilleri,Valiler ve benzeri, büyük yetki sahibi üst düzey devlet yöneticiler için, FETÖ örgütlenmesinden dolayı kendilerinden yasa önünde hesap sorulabilmesinin miladı olarak, 17/25 Aralık 2013 tarihinden çok önceki tarihlere gidilebilmelidir.
17/25 Aralık 2013 tarihinden önce ve sonra şeklindeki milat belirlemesi, bu tarihe kadar FETÖ örgütlenmesi ile iç içe ve senli benli olan, iş birliği içinde hareket eden siyasal iktidar tarafından yapılmış olup,bu belirleme, haklı ve inandırıcı değildir. Şayet,iktidar ile FETÖ arasındaki iş birliği; dershaneleri, MİT krizi ve sair sebeplerle bozulmamış ve aralarında bir iktidar kavgası başlamamış, en önemlisi de 17/25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması patlak vermemiş olsaydı,, AKP iktidarı ile FETÖ arasındaki iş birliği, 17/25.Aralık tarihinden sonra da devam edecekti.
FETÖ yapılanmasından, FETÖ'nün; devletin adliyesine,emniyetine,milli savunmasına ve akla gelebilecek tüm kadrolarına sızmış olduğundan haberdar olan ve bu sızma operasyonlarına ilişkin kararnamelerde bizzat kendi imzaları bulunan AKP iktidarının, emrindeki devlete ait tüm istihbarat kurumlarından gelen binlerce bilgi ve istihbarı raporlara rağmen, hain FETÖ yapılanmasından haberinin olmadığını iddia etmek abesle iştigaldir.
Bu gerçeklere rağmen, kendisini temize çıkarmak amacıyla, tamamen kendi şahsi ve siyasi menfaatini düşünerek, taraflı bir şekilde, rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının yapıldığı 17/25.Aralık.2013'ü milat alarak, eskiye sünger çekip, bu tarihten sonra Bank Asyada parası olanlarla, FETÖ kontrolünde oldukları iddia edilen okullarda çocuk okutanların üzerine acımasız bir şekilde giderek, bizzat kendi tutumlarıyla bir zamanlar cazibe merkezi haline getirdikleri, mensubiyetleri kendileri için bir ayrıcalık haline getirilmiş bulunan Fetö Cemaatini, 17/25Aralık.2013 tarihi itibariyle silahlı terör örgütü ilan eden siyasal iktidarın, yürütme erki olarak belirlediği bu tarihin, yürütmeden bağımsız olması gereken yargıyı bağlamaması ve yargının; her soruşturmanın ve şüphelinin kendi özel koşullarına ve konumuna bakarak, suç tarihini ve sorumluluk durumlarını taktir edip belirlemesi zorunludur.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, devletin tüm istihbarat birimleri emirlerinde olan, onların raporları masalarının üzerine konulan üst düzey devlet yöneticileri için; FETÖ Cemaat ve örgüt yapılanması yönünden sorumluluk belirlemede; 17/25 Aralık.2013 tarihinden çok önceki tarihlere gidilmelidir.
Ancak, ülkemizin özel koşulları, halkının yüzde doksan beşinin Müslüman oluşları, gerçek Müslümanlığın halkımıza iyi anlatılamaması, dinin siyasete alet edilmesi, ülkemizde siyaset adına en kazançlı ticaretin din ticareti olması,halkımızın çoğunun cahil ve işsiz olması,din adına kolaylıkla kandırılabilmeleri dikkate alındığında ve özellikle de, FETÖ yapılanmasının adliyedeki savcı ve polisleri tarafından, halkımızın çok duyarlı ve hassas oldukları yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna sarıp sarmalayarak yaptıkları 17/25 Aralık operasyonu, Maalesef Fetö'nün asıl amacını gizlemiş olup, siyasal iktidarın; bu soruşturmanın kendilerine yönelik bir darbe girişimi olduğuna ilişkin feryatları, emirleri altında devletin istihbarat birimleri bulunmayan, bu birimler tarafından düzenlenen istihbarat raporlarından ve hiçbir şeyden haberi olmayan, okuma,bilgi edinme ve araştırma özürlüsü çoğu halkımız tarafından, pek ciddiye alınmamıştır. Ciddiye almamakta da yerden göğe kadar haklıdırlar.
Bu itibarla, her şeyden haberleri olan devletimizi yöneten üst düzey yöneticilerimiz için, FETÖ suçlaması yönünden 17/25 Aralık.2013 tarihinden çok önceki tarihlere gidilebilmeli, ancak, siyasal iktidar tarafından,yakın tarihlere kadar cazibe merkezi haline getirilen, mensupları el üstünde tutulan Fetö yapılanmasını, ülkemizde yaşanan bu gerçekler karşısında aldanarak, çok samimi bir şekilde,yasal bir cemaat olarak gören ve görmeye devam eden mütedeyyin insanlarımızı;kesin ve inandırıcı örgütsel belge,doküman ve sair maddi kanıtlar elde etmeden, bize göre bu sade ve kandırılan vatandaşlar için gerçek milat olarak kabul edilmesi gereken 15.Temmuz.2016 hain Fetö darbe girişiminden önceki tarihlere yönelik olarak, Bank Asya da niçin paran var, falanca okula niçin çocuğunu verdin, Fetö yanlısı olduğu iddia edilen şu derneğe niçin üye oldun, 17/25 Aralık dan sonra bu irtibatlarına niçin son vermedin gibi sudan sebeplerle, insanları FETÖ/PDY Silahlı terör örgütü mensubu olmakla suçlamak, haksızlık ve işin siyasi ayağını unutturma girişimidir.
Kimse yanılmasın, hukukçu kimliği ve tarafsızlığı içinde bugüne kadar binlerce makale yazan bu satırların yazarı, hukukun üstünlüğüne,yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına gönülden inanmış,insan hak ve özgürlüklerine dayalı demokratik ve laik, sürekli CHP'ye oy vermiş vicdan sahibi bir Türk Vatandaşı olup, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinde Cumhuriyet Savcısı iken, İzmir Maltepe Askeri Lisesindeki Fetullah Gülen Cemaati yapılanmasına karışanları o tarihte yürürlükte olan 765.Sayılı eski TCK. Nun 163. maddesine göre mahkum ettiren, hemen sonra rahmetli ÖZAL tarafından 163. maddenin suç olmaktan çıkarılması nedeniyle, mahkum ettirdiği cemaat mensubu kişiler salıverilen, emekleri boşa çıkan ve bugüne kadar ülkemizde olup bitenlere, din üzerinden dönen siyasi dolaplara bizzat yaşayarak tanıklık yapan, neredeyse elli yıla yaklaşan bir hukukçudur.
25/05/2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder