Bu satırların yazarı olarak biz, BAYKAL'ın CNN Türk'de yaptığı açıklamaları canlı olarak tümüyle izleyemedik.Ancak, bugün Halk Tv, Fox Tv gibi televizyon kanallarında bu görüşmenin can alıcı noktalarının özetini izleme fırsatını bulabildik ve BAYKAL'ın söylediklerini duyunca, bu aceleci çıkışı ve söylemiyle bir çuval inciri mahvettiği, özellikle Anayasa Referandum propaganda çalışmalarında partisi ve ülkesi adına yapmış olduğu özverili çalışmalarını gölgelediği sonucuna vardık.
BAYKAL, özetle diyor ki; tabi eğer samimi ise, benim şu andaki CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU ile bir sorunum yoktur, ancak KILIÇDAROĞLU,CHP Genel Başkanlığında kalmak istiyorsa, kesin kararını vermeli ve bugünden, 2019 da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklamalıdır. Adaylığını açıklarsa, arkasında durmaya devam ederiz, aksi halde yapılacak olan bir olağanüstü kongrede KILIÇDAROĞLU'nun yerine aynı zamanda partinin Cumhurbaşkanlığına aday olacak olan yeni genel başkanı seçmemiz gerekir.
İnsaf be BAYKAL, bu ne acelecilik, Cumhurbaşkanı seçimlerine daha koca iki yıl var, kim öle kim kala.
Sayın BAYKAL'ın bu aceleci ve bize göre yerinde ve haklı olmayan çıkışının zamanlaması çok yanlıştır, bu çıkış ve açıklama CHP ve tüm hayır cephesi adına çok kötü olmuştur.Zira, CHP parti olarak, referanduma hile karıştırıldığını, YSK'nın kanunsuz bir kararıyla kıl payı farkla anayasa değişikliğinin referandumdan geçtiğini, bu referandumun meşru olmadığını savunarak, konuyu önce Danıştay'a taşımış ve sonrasında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıma kararı almış, konunun Uluslar arası arenada tartışılmasında ısrarcı olacağını açıklamıştır.
Bu nedenle,BAYKAL bu çıkışıyla, zamanlama olarak, üyesi olduğu CHP'nin pes ettiği, bu mücadelesinden vaz geçtiği ve meşru olmadığını ilan ettiği şaibeli anayasa referandum sonuçlarını kabullendiği ve hazmettiği algısını ve izlenimini yaratmıştır.
Kaldı ki,referandumda hayır diyen %49'un tamamı CHP seçmeni değildir, hayırcı muhalif cephe içinde çoğunluğu CHP'li seçmen oluştursa dahi, bu cephenin içinde hatırı sayılır oranda,bir kısım MHP'li,SAADET'li,bağımsız ve hatta AKP'li seçmen de vardır. Bu nedenle, BAYKAL'ın; başka bir gizli hesabı yoksa, bugünden, KILIÇDAROĞLU'nun kendisini 2019 da yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçiminde CHP adayı olarak deklere etmesini istemesi, hayır oyu veren CHP dışındaki muhaliflerin oylarını çantada keklik garanti oylar olarak gördüğü anlamına gelecek ve onlara karşı saygısızlık oluşturacaktır.
Biraz dur ve bekle bakalım,ortalık bir yatışsın, referandumun tekrarına neden olmasa da, CHP'nin yaptığı ve yapacağı başvurular bir sonuçlansın,mesele zaman içinde biraz küllensin, referandumda hayır diyen tüm kesimlerle oluşan dayanışma, zaman içinde daha da güçlendirilsin, hayır cephesinin üzerinde uzlaşabileceği değerli bir kişi aday olarak belirlenebilir.
En başta BAYKAL olmak üzere, kimse unutmasın, bu hayır cephesi ve beraberliği, bir parti ve lider etrafında değil,değiştirilmek istenen demokratik rejime ve ülkenin geleceğine sahip çıkma amacı etrafında oluşan bir beraberliktir. Bu hayır cephesinin ortak paydası budur.
BAYKAL bu çıkışıyla, partisi CHP'yi bir lider partisi olarak görmekte olduğunu ortaya koymuştur.Amaç,CHP liderini Cumhurbaşkanı yapmak değildir ki, evet AKP bir lider partisidir ve bu nedenle,bugün tekrar AKP'nin liderliğine dönüş için ilk adımı atan Sayı ERDOĞAN'dan başkasının Cumhurbaşkanı adayı olması imkansızdır.BAYKAL; CHP'yi, bir lider partisi olan AKP ile bir tutmamalıdır.CHP lideri dışında değerli bir kişi Cumhurbaşkanı adayı yapılsa ve CHP lideri KILIÇDAROĞLU da parlamentoda grubunun başında siyasete devam etse dünyanın sonumudur?
CHP başkanlık sisteminden değil, parlamenter sistemden yanadır,bu nedenle hayır cephesinin lideri olarak, Cumhurbaşkanlığını ve iktidarı anayasayı değiştirecek çoğunlukla kazandıkları taktirde; CHP için öncelikli hedefin,bugünden Cumhurbaşkanı adayını ilan etmek yerine, bu ülke insanının biriken sorunlarını çözecek olan projeleri üreterek açıklamak, hayır cephesiyle olan dirsek temasını daha da artırarak,bu gönül bağının devamını sağlamak, ilk etapta parlamenter sisteme tekrar geri dönüleceğini açıklamak ve ülkeyi, karşı oldukları bu Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetmeyeceklerini açıklamak olmalıdır.
02/05/2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder