İki meslektaş ve yazarın karşılıklı atışmaları! - Güner Yiğitbaşı
Hasan Saim Öztürk,benim çok değerli meslektaşım olup, kendisi de sosyal medyada fıkra türü, kısa günlük siyasi olayları değerlendiren ve görüşlerini bildiren değerli yazılar yazar,kendisini büyük bir beğeni ve zevkle izler ve yazılarını okurum.
Sayın Hasan Saim Öztürk; 28.Nisan.2017 akşamı, yine facebook sayfasından bir paylaşımda bulundu. Bu paylaşımı aynen şuydu;r. “Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla ancak çok güçlü bir parti örgütü başedebili“ Bu paylaşımla, benim yorumuma göre, CHP ve onun lideri Sayın KILIÇDAROĞLU hedefleniyordu. Zira, referandumda hayır oylarının kazanamamasının sorumluluğu,bazı çevrelerce CHP ve onun liderine yıkılmak isteniyordu.
Referandum ve öncesindeki genel ve yerel seçimlerdeki başarısızlıklarda ve ülkenin AKP iktidarına mahkum edilmesinde, pek tabiidir ki, CHP ve onun liderinin de hataları olmuştur, ancak tüm kusuru ve suçu, CHP ve onun liderine yüklemek,büyük bir haksızlıktır.
Bu duygular içinde,Hasan Saim Öztürk arkadaşımın“Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla ancak çok güçlü bir parti örgütü baş edebilir. “ paylaşımına bir yorumla cevap verdim, o da bana cevap verdi, derken karşılıklı atıştık diyelim.
Sevgili meslektaşım bu paylaşımını ve bu paylaşım sonrası ikimiz arasında vuku bulan karşılıklı yazışmaları, alenen facebook ortamında yaptığı için, onun özel iznini almadan, yazar arkadaşım Hasan Saim Öztürk bey ile aramızda geçen karşılıklı yazışmalardan bir makale yaratarak, bu karşılıklı yazışmalara, aşağıda tırnak içinde aynen yer veriyoruz.
Hasan Saim Öztürk ( H.S.Ö )-”Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla ancak çok güçlü bir parti örgütü baş edebilir.”
Güner Yiğitbaşı ( G.Y. )-”Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla, çok güçlü bir parti örgütü de baş edemez değerli kardeşim. Çok akıllı, her türlü kısa vadeli menfaatinden arınmış,olup biten gerçekleri görüp tarafsız bir şekilde değerlendirebilen,muhakeme edebilen,sorgulayan,gerçek müslümanlığın ne olduğunu bilen ve din istismarcılarına kapısını kapatabilen,ben de ve benim çocuklarımda yok da, birilerinde ve çocuklarında niçin var,benim çocuklarım da en az onların çocukları kadar akıllı diyebilen, seçmen çoğunluğu baş edebilir.”
H.S.Ö- “M.K.Atatürk....gibi “
G.Y.- “Değerli kardeşim, saydığım özellikler sadece Atatürk de yok,Atatürk'te, çok daha fazlası var, niçin dindar ve kindar nesil yetiştirmek için laik eğitime son veriyorlar, benim yazdığım türden seçmen kitlesi çoğalmasın diye.Ana muhalefet partisinin liderini değiştirince hemen laik eğitim mi gelecek?Referandumda dahi, tüm muhalif kanadın güç birliğine rağmen,bazı dış etmenlerin de etkisiyle hayır'ı kazanamayan bir toplumda, Kılıçdaroğlu ne yapsın? Referandumda Baykal ve İnce gibi ağır toplar,parti dışından Barolar Birliği Başkanı,İstanbul Barosunun eski başkanı,sizler ve bizler yazılarımızla katkı yapılmasına rağmen,sonuç ortada,ülkenin laik ve demokrat kumaşı bu kadar,bu kumaşı dokuyacak sistemi iktidar engelliyor.”
H.S.Ö- “Degerli Meslektaşım, söylenecek çok söz ve özel anılarım gözlemlerim ve tanıklıklarım var. O kadar ağır hata var ki. En iyisi hasta olmadan bu işi bırakıp kenara çekilmek, ya da sineye çekmek devam etmek.”
G.Y- “Ana muhalefet partisinin ve lider kadrosunun mutlaka eksikleri vardır,ancak, inanın bunlar, başarısız sonuca çok etkili değil.Seçime, hem de AKP gibi bir partinin iktidardayken girmesi,iktidar olmanın yasal ve parasal gücünü elinde tutup sonuna kadar kullanması,Türk siyasi tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş seçim başarılarının temel nedenidir,bir neden de Türk seçmeninin tarihten gelen CHP alerjisi.Ülkeyi kötü yönetmesine rağmen;seçmen, AKP ye oy vermeyeceğiz de kime oy vereceğiz,muhalefet mi var demiyor mu, cinlerim başıma üşüşüyor .Bir partinin ve liderinin iktidarda başarılı olup olmayacağı, ona bir şans vererek anlaşılabilir,iş başına getirmeden,devletin yasal ve parasal imkan ve gücünü ona vermeden anlaşılamaz.Bugün ülkemizde,muhalefet partileri tarafından verilip de kanunlaştırılabilen kanun teklifleri, bir elin beş parmağını geçemez.Ana muhalefete, irmik ve şeker vermeden, helva kar diyen bir seçmen çoğunluğu var.Kılıçdaroğlu da bunu bildiği için,seçim propagandalarında yalvarıyor,bize bir dönem imkan verin diye.Emekliye vaat ettiği iki maaş ikramiyeye rağmen alınan oylar ortada, bu ülkedeki işsizler,geçinemeyen dar gelirli işçi,memur ve emeklileri oy verse, CHP iktidar olur,ama insanlarımızda sınıf bilinci yok.Kılıçdaroğlu ve CHP ne yapsın?Güç birliğine rağmen referandumda çoğunluğu sağlayamayan muhalif kesim, milletvekili seçiminde doğal olarak bölünecek,çöpe gidecek olan oyların da etkisiyle AKP yine tek başına iktidar.”
H.S.Ö- “Seçmene uygun yapılanma ve organizasyon strateji halkla ilişkiler şart. Bu yapılamazsa tabelayı indirmek gerekir.İktidar partisi bunu büyük ölçüde gerçekleştiriyor.Halka güven vermeyen bir halk partisi, umut olmadığı surece bu işi başaramaz.Siyasette pazarlama taktikleri önemli.Asıl ekseninden ayrılmadan kendi program ve düşüncesini kabul ettirme sanatı.Kısaca siyaset ikna sanatı diye düşünüyorum.”
G.Y- “Değerli arkadaşım, iknaya açık bir toplum yok ortada,işte hep birlikte gördük referanduma sunulan anayasa değişikliğinin, bugün dahi pratikte olmayan demokrasimizi yok edeceğine ikna edilemeyen yüzde elliyi geçen bir seçmen kitlesini, ikna et bakalım.Adam,anayasa paketini okumadan ve anlamadan anayasa paketine değil, o paketi sunan kişiye bakarak evet diyor.Halkımızın büyük çoğunluğu,dinlediği şarkının içeriğine sözlerine bakmadan; müziğine, kulağına gelen hoş nağmelere bakıyor,Sayın Erdoğan'ın belagati iyi, damardan, kulağa hoş gelen laflar ediyor, ama seçmen içeriğine, ne söylediğine,söylediklerinin doğru olup olmadığına bakmıyor,İngilizce bilmeyen bir kişinin İngilizce bir şarkıyı, nağmeleri kulağına hoş geldiği için beğenmesi gibi,yaşayıp göreceğiz ömrümüz varsa,tarih tekerrür edecek mi?
Karşılıklı yazılı söyleşimiz burada sonlanıyor.
Değerli arkadaşımın; “seçmene uygun yapılanma ve organizasyon strateji halkla ilişkiler şart. Bu yapılamazsa tabelayı indirmek gerekir.İktidar partisi bunu büyük ölçüde gerçekleştiriyor.”görüşüne buradan ek bir cevap vermek gerekirse;iktidarı eline geçirmiş ve bu iktidarı on beş yıldan bu yana tek başına kullanan ve de iktidarı bırakmak istemeyen AKP; bu nedenle, elindeki iktidar ve meclis çoğunluk gücüyle istediği yasayı kolaylıkla çıkarabiliyor ve istediği kararı kolaylıkla alabiliyor,halkın vergileriyle oluşan ve tüyü bitmemiş yetimin üzerinde hakkı olan devletin parasını, hesap vermeden, kendi siyasi menfaati uğruna hiç acımadan harcıyor,seçmene uygun yapılanma ve organizasyonu, AKP kendi içinde değil, bizzat devletin içinde yapıyor,devletin yapılanmasını ve organizasyonunu seçim kazanma üzerine yapıyor ve devletin örtülü ve örtüsüz parasal olanak ve ödeneklerini kullanarak, kötü yönetimiyle yoksul bıraktığı halkla, sadece laf salatasına ve vaatlere dayalı değil, devlet kesesinden sağladığı anlık ve sıcak parasal maddi menfaat ilişkisi kurarak,seçmeni; dalda değil, elinde bir kuşla sandığa götürüyor.
Umarım okurlar da yorumlarıyla bu söyleşiye katkı sunarlar.
Tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizin, 1.Mayıs İşçi Bayramlarını, tüm halkımızın da Bahar Bayramlarını en iyi dileklemizle kutluyoruz.
30.04.2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Sayın Hasan Saim Öztürk; 28.Nisan.2017 akşamı, yine facebook sayfasından bir paylaşımda bulundu. Bu paylaşımı aynen şuydu;r. “Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla ancak çok güçlü bir parti örgütü başedebili“ Bu paylaşımla, benim yorumuma göre, CHP ve onun lideri Sayın KILIÇDAROĞLU hedefleniyordu. Zira, referandumda hayır oylarının kazanamamasının sorumluluğu,bazı çevrelerce CHP ve onun liderine yıkılmak isteniyordu.
Referandum ve öncesindeki genel ve yerel seçimlerdeki başarısızlıklarda ve ülkenin AKP iktidarına mahkum edilmesinde, pek tabiidir ki, CHP ve onun liderinin de hataları olmuştur, ancak tüm kusuru ve suçu, CHP ve onun liderine yüklemek,büyük bir haksızlıktır.
Bu duygular içinde,Hasan Saim Öztürk arkadaşımın“Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla ancak çok güçlü bir parti örgütü baş edebilir. “ paylaşımına bir yorumla cevap verdim, o da bana cevap verdi, derken karşılıklı atıştık diyelim.
Sevgili meslektaşım bu paylaşımını ve bu paylaşım sonrası ikimiz arasında vuku bulan karşılıklı yazışmaları, alenen facebook ortamında yaptığı için, onun özel iznini almadan, yazar arkadaşım Hasan Saim Öztürk bey ile aramızda geçen karşılıklı yazışmalardan bir makale yaratarak, bu karşılıklı yazışmalara, aşağıda tırnak içinde aynen yer veriyoruz.
Hasan Saim Öztürk ( H.S.Ö )-”Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla ancak çok güçlü bir parti örgütü baş edebilir.”
Güner Yiğitbaşı ( G.Y. )-”Herşeye ve yargıya hakim bir iktidarla, çok güçlü bir parti örgütü de baş edemez değerli kardeşim. Çok akıllı, her türlü kısa vadeli menfaatinden arınmış,olup biten gerçekleri görüp tarafsız bir şekilde değerlendirebilen,muhakeme edebilen,sorgulayan,gerçek müslümanlığın ne olduğunu bilen ve din istismarcılarına kapısını kapatabilen,ben de ve benim çocuklarımda yok da, birilerinde ve çocuklarında niçin var,benim çocuklarım da en az onların çocukları kadar akıllı diyebilen, seçmen çoğunluğu baş edebilir.”
H.S.Ö- “M.K.Atatürk....gibi “
G.Y.- “Değerli kardeşim, saydığım özellikler sadece Atatürk de yok,Atatürk'te, çok daha fazlası var, niçin dindar ve kindar nesil yetiştirmek için laik eğitime son veriyorlar, benim yazdığım türden seçmen kitlesi çoğalmasın diye.Ana muhalefet partisinin liderini değiştirince hemen laik eğitim mi gelecek?Referandumda dahi, tüm muhalif kanadın güç birliğine rağmen,bazı dış etmenlerin de etkisiyle hayır'ı kazanamayan bir toplumda, Kılıçdaroğlu ne yapsın? Referandumda Baykal ve İnce gibi ağır toplar,parti dışından Barolar Birliği Başkanı,İstanbul Barosunun eski başkanı,sizler ve bizler yazılarımızla katkı yapılmasına rağmen,sonuç ortada,ülkenin laik ve demokrat kumaşı bu kadar,bu kumaşı dokuyacak sistemi iktidar engelliyor.”
H.S.Ö- “Degerli Meslektaşım, söylenecek çok söz ve özel anılarım gözlemlerim ve tanıklıklarım var. O kadar ağır hata var ki. En iyisi hasta olmadan bu işi bırakıp kenara çekilmek, ya da sineye çekmek devam etmek.”
G.Y- “Ana muhalefet partisinin ve lider kadrosunun mutlaka eksikleri vardır,ancak, inanın bunlar, başarısız sonuca çok etkili değil.Seçime, hem de AKP gibi bir partinin iktidardayken girmesi,iktidar olmanın yasal ve parasal gücünü elinde tutup sonuna kadar kullanması,Türk siyasi tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş seçim başarılarının temel nedenidir,bir neden de Türk seçmeninin tarihten gelen CHP alerjisi.Ülkeyi kötü yönetmesine rağmen;seçmen, AKP ye oy vermeyeceğiz de kime oy vereceğiz,muhalefet mi var demiyor mu, cinlerim başıma üşüşüyor .Bir partinin ve liderinin iktidarda başarılı olup olmayacağı, ona bir şans vererek anlaşılabilir,iş başına getirmeden,devletin yasal ve parasal imkan ve gücünü ona vermeden anlaşılamaz.Bugün ülkemizde,muhalefet partileri tarafından verilip de kanunlaştırılabilen kanun teklifleri, bir elin beş parmağını geçemez.Ana muhalefete, irmik ve şeker vermeden, helva kar diyen bir seçmen çoğunluğu var.Kılıçdaroğlu da bunu bildiği için,seçim propagandalarında yalvarıyor,bize bir dönem imkan verin diye.Emekliye vaat ettiği iki maaş ikramiyeye rağmen alınan oylar ortada, bu ülkedeki işsizler,geçinemeyen dar gelirli işçi,memur ve emeklileri oy verse, CHP iktidar olur,ama insanlarımızda sınıf bilinci yok.Kılıçdaroğlu ve CHP ne yapsın?Güç birliğine rağmen referandumda çoğunluğu sağlayamayan muhalif kesim, milletvekili seçiminde doğal olarak bölünecek,çöpe gidecek olan oyların da etkisiyle AKP yine tek başına iktidar.”
H.S.Ö- “Seçmene uygun yapılanma ve organizasyon strateji halkla ilişkiler şart. Bu yapılamazsa tabelayı indirmek gerekir.İktidar partisi bunu büyük ölçüde gerçekleştiriyor.Halka güven vermeyen bir halk partisi, umut olmadığı surece bu işi başaramaz.Siyasette pazarlama taktikleri önemli.Asıl ekseninden ayrılmadan kendi program ve düşüncesini kabul ettirme sanatı.Kısaca siyaset ikna sanatı diye düşünüyorum.”
G.Y- “Değerli arkadaşım, iknaya açık bir toplum yok ortada,işte hep birlikte gördük referanduma sunulan anayasa değişikliğinin, bugün dahi pratikte olmayan demokrasimizi yok edeceğine ikna edilemeyen yüzde elliyi geçen bir seçmen kitlesini, ikna et bakalım.Adam,anayasa paketini okumadan ve anlamadan anayasa paketine değil, o paketi sunan kişiye bakarak evet diyor.Halkımızın büyük çoğunluğu,dinlediği şarkının içeriğine sözlerine bakmadan; müziğine, kulağına gelen hoş nağmelere bakıyor,Sayın Erdoğan'ın belagati iyi, damardan, kulağa hoş gelen laflar ediyor, ama seçmen içeriğine, ne söylediğine,söylediklerinin doğru olup olmadığına bakmıyor,İngilizce bilmeyen bir kişinin İngilizce bir şarkıyı, nağmeleri kulağına hoş geldiği için beğenmesi gibi,yaşayıp göreceğiz ömrümüz varsa,tarih tekerrür edecek mi?
Karşılıklı yazılı söyleşimiz burada sonlanıyor.
Değerli arkadaşımın; “seçmene uygun yapılanma ve organizasyon strateji halkla ilişkiler şart. Bu yapılamazsa tabelayı indirmek gerekir.İktidar partisi bunu büyük ölçüde gerçekleştiriyor.”görüşüne buradan ek bir cevap vermek gerekirse;iktidarı eline geçirmiş ve bu iktidarı on beş yıldan bu yana tek başına kullanan ve de iktidarı bırakmak istemeyen AKP; bu nedenle, elindeki iktidar ve meclis çoğunluk gücüyle istediği yasayı kolaylıkla çıkarabiliyor ve istediği kararı kolaylıkla alabiliyor,halkın vergileriyle oluşan ve tüyü bitmemiş yetimin üzerinde hakkı olan devletin parasını, hesap vermeden, kendi siyasi menfaati uğruna hiç acımadan harcıyor,seçmene uygun yapılanma ve organizasyonu, AKP kendi içinde değil, bizzat devletin içinde yapıyor,devletin yapılanmasını ve organizasyonunu seçim kazanma üzerine yapıyor ve devletin örtülü ve örtüsüz parasal olanak ve ödeneklerini kullanarak, kötü yönetimiyle yoksul bıraktığı halkla, sadece laf salatasına ve vaatlere dayalı değil, devlet kesesinden sağladığı anlık ve sıcak parasal maddi menfaat ilişkisi kurarak,seçmeni; dalda değil, elinde bir kuşla sandığa götürüyor.
Umarım okurlar da yorumlarıyla bu söyleşiye katkı sunarlar.
Tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizin, 1.Mayıs İşçi Bayramlarını, tüm halkımızın da Bahar Bayramlarını en iyi dileklemizle kutluyoruz.
30.04.2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu