"Bir rejim, halkın adalete inanmaz bir hale geldiği noktaya gelince o rejim mahkûm olmuştur." Montesquieu
İnsanın insana yaptığı haksızlık, alavere dalavere yetmiyormuş gibi, bir de devlet kendi halkına, kendi memuruna Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy vb davalarında olduğu gibi kumpas kurarsa; en seçkin aydınları evlerinin önünde, sokakta katledilirse; polis faili bulmak için değil de, faili karartmak için (“iz azdırmak için”) araştırma yapıyor ve katilleri bulmak istemiyorsa, o ülkeye çağdaş-demokratik ülke diyebilir miyiz? Geçmişinde yüzlerce faili meçhul cinayetler varsa, öyle bir ülke çağdaş dünyada nasıl görülür? Yazma, ifade özgürlüğü, gösteri, protesto hakkı olmayan, fikrini yayma özgürlüğü olmayan, gazetecilerini (dünyada en çok gazeteci Türkiye’de tutuklu veya mahkum bulunmakta, 148 kişi) aydınlarını hapse atan ülke elbette AİHM de mahkum olur.
AİHS de belirtilen haklar bizim anayasal düzeyde korunan temel haklarımız. Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerin nasıl korunduğu, hukuk düzenimizin kalitesi de bu sözleşmeye uygunluk ile ölçülebilir. Haklarımız nasıl korunuyor, hangi haklarımız daha yoğun olarak ihlal ediliyor ve evrensel standartlar karşısında Türkiye'deki durum nedir, buna bakmak için de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi istatistiklerine bir göz atmak gerekiyor. Karşılaştığımız gerçek ise Türkiye'de hukukun insan haklarını korumak açısından seviyesinin Avrupa'nın en geri ülkesi olduğundan başka bir şey değil.
Yargının en önemli ayaklarından biri olan savunmanın en yukarıdaki temsilcisini TBB Başkanını, yargı yılının açılış konuşmasında “hak, hukuk, adalet” ve bunun üzerindeki yanlışları konuşmasında sitemle anlatan Baro başkanını “edepsiz” diye azarlayan ve onu yargı yılının açılışlarında konuşturmamak için kişiye özel kanun çıkartan bir ülkenin, yani ülkemizin adalet düzenindeki yanışlar, adaletsizlikler anlatmakla bitmez. Öyle ülkenin AİHM deki karnesi de bizi utandıracak kadar zayıf olacaktır.
Yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, hak ve özgürlüklerin sürekli saldırı altında olduğu, sorumluların hiç yargılanmadığı ve tek bir iyi habere muhtaç olduğumuz zamanlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) imdadımıza yetişiyorsa, kendi adaletimizden ümidimizi kesip AİHM den adalet bekler hale gelmişsek, bundan toplum olarak üzüntü duymak gerekir.
Avrupa’da böylesine bir hukuk garabeti ile karşılaşır ve dünyaya rezil olur. İmam Hatip çıkışlı bir adalet bakanı olursa günümüzdeki hak, adalete ve hukuka 1400 yıl önceki Arap hukuku ile bakar. Böylece AİHM de en çok dava açılan bir ülke oluruz. İşte bunlar toplum adalet kriterlerimiz, bunları adamlar önümüze tazminat olarak döküverirler. Yoksa “Eyy Avrupa, Eyy Hollanda” diye boş boş meydan okumakla adalet olmaz.
2016'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) en yüksek miktarda tazminata mahkûm ettiği ülke Türkiye oldu.
AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2016 yılına ait raporundan öğrendiğimize göre, Türkiye'nin 2016 yılında toplamda 20 milyon 743 bin 112 Euro tazminat ödenmesine hükmedildiği kaydedildi.
Türkiye'yi 18.2 milyon Euro ile Arnavutluk ve 15.1 milyon Euro ile İtalya takip etti.
Mahkeme yıl içinde ise toplamda 82,2 milyon Euro tazminat cezasına hükmetti.
Yani 2016'da verilen tazminat cezalarının 4'te 1'i Türkiye'ye kesildi.
Türkiye 85 davanın ödemesini vaktinde gerçekleştirirken, 49 davanın ödemesini süresi içinde hayata geçirmedi.
Hakkında en çok davanın kapandığı ülke Türkiye
Rapora göre 2016 yılında hakkında en çok yeni dava açılan ülkeler sırasıyla 283 davayla Rusya, 151 davayla Romanya, 121 dava ile Yunanistan ve 114 dava ile Türkiye oldu. Türkiye'yi 99 dava ile Ukrayna takip etti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2016 raporu düşündürücü
Türkiye hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) 114 dava açıldı.
20 milyon 743 bin 112 Euro Türkiye hakkında AİHM'nin karar verdiği tazminat miktarı
AİHM'de Türkiye hakkında kapatılan dava sayısı 274
Türkiye hakkında AİHM'de görülmesi beklenen dava sayısı 1,430
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
AİHM'e 2016 yılında toplamda ise 1352 dava açıldı.
Türkiye hakkında 2015 yılında ise 141 dava açılmıştı.
En çok sayıda davanın kapandığı ülkeler arasında Türkiye 274 dava ile birinci sırada yer aldı. Türkiye'yi Slovenya, Rusya, Romanya ve Polonya takip ediyor.
Görülmesi beklenen dava sayısı açısından ise 2,350 ile İtalya'yı 1,573 ile Rusya ve 1,430 dava ile Türkiye takip ediyor.
Kapatılan dava sayısında rekor
Komite, 2015 yılında kapatılan bin 537 davaya karşılık 2016'da kapatılan 2 bin 66 davanın bir rekor olduğunu raporunda belirtti.
Kapatılan çoğu davanın güvenlik güçlerinin tutumu, özgürlüğünden alıkonulan kişilere karşı kötü muamele ve yargı sisteminin verimiyle ilgili olduğu kaydedildi.
Ancak dava kararlarının uygulanmasında halen zorluklar yaşandığı aktarıldı. [1]
TEK BİR ÖRNEK BİLE İNSANI UTANDIRIYOR
Utandığımız epey davalarımız ve olaylar var, buna bir örnek verelim.
Türkiye’de insanlarımızın, milletimizin yüreğini kanatan, pek çok olaylar, davalar bulunmakta. İşte en çok aydınları yaralayan Sabahattin Ali’nin ölümü bunlardan biridir:
Sabahattin Ali Bulgaristan sınırında 2 Nisan 1948 de katledildi. Yazılarından dolayı hapis yatan Sabahattin Ali'yi, (1907-1948) kaçarken Bulgaristan sınırında, kaçakçı Ali Ertekin öldürdü. Cesedi 2 Nisan 1948'de bulundu.
Sabahattin Ali gazeteci, şair, yazar, öğretmen. Düşünce, fikir ve yazılarından dolayı öğretmenlikten atılır, hapse girer. Hapisten çıkınca öylesine baskılara maruz kalır ki, yazılarını hiçbir dergide, gazetede, yayınevinde bastıramaz, yazı yazamaz olur. Evini geçindirmek için son çare bir kamyon alır, nakliyecilik yapmak ister beceremez. Sonunda Nazım Hikmet gibi vatanından kaçmak ister. Kaçarken güya buna kılavuzlık yapan Ali Ertekin, sınıra yakın bir yerde mola verdikleri zaman 2 Nisan 1948 de odunla Sabahattin Ali’nin kafasına vurarak öldürür. (AİHM 1959 yılında kurulmuşsa da, Sabahatin Ali olayını devletin vatandaşına karşı tutumuna bir örnek vermek istedik. Buna benzer pek çok örnek sayılabilir).
Devlet vatandaşına yaşama, yazma, fikir ve düşüncesini ifade etme, yayma hakkı vermez.
“Sabahattin Ali’nin annesi ve eşi hayatta olmalarına rağmen bulunan cesedi teşhis etmeleri istenmedi. Sabahattin Ali için bir cenaze töreni yapılmadı. Nereye gömüldüğü bilinmiyor. Sabahattin Ali’nin mezarı yok. Şahsi eşyaları hiçbir zaman ailesine teslim edilmedi, kitapları baskı yüzünden 1965 yılına kadar hiçbir yayınevi tarafından yayımlanmadı. Öldürüldüğünde 41 yaşında en verimli çağı idi”. [2]
Daha nice adaletsiz örnekler verebiliriz, ama sayfalara sığmaz.
Sabahattin Ali’den Necip Haplemitoğluna kadar kaybettiğimiz nice aydınlarımızı, yüzlerce mi, binlerce mi daha nice eski ve yeni faili meçhulleri düşünürsek, insan hakları karnemiz oldukça zayıf olduğunu apaçık görürüz.
1. 1959 - 2013 yılları arasında Türkiye AİHM nezdinde hakkında en çok dava açılan ülke
1959 - 2013 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargılama yetkisini kabul eden 47 ülkeye yönelik toplam 16 bin 897 dava açıldı. Bu davaların 2994'ü Türkiye'nin bir hak ihlaline neden olduğu iddiasına sahipti. Yani AİHM nezdinde açılan her 100 davanın 17'si Türkiye'ye yönelik ve Türkiye hakkında en çok dava açılan ülke.
2. 1959 - 2013 yılları arasında Türkiye AİHM tarafından en çok mahkûmiyet alan ülke
1959 - 2013 yılları arasında Türkiye hakkında açılan 2994 davanın 2639'unda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi en azından bir hak ihlali yaşandığını tespit ederek Türkiye'yi mahkûm etti. Yani Türkiye hakkında açılan davaların yüzde 88'inde Türkiye'nin bir haksızlık yaptığı tespit edildi.
3. Türkiye en çok "Adil Yargılanma Hakkının İhlali" nedeniyle ceza aldı
1959 - 2013 yılları arasında Adil yargılanma hakkının ihlali gerekçesiyle AİHM nezdinde açılan tüm davalarda mahkeme 4077 kez hak ihlaline hükmetti. Bu alanda da birincilik Türkiye'de. Türkiye toplam 770 kez adil yargılanma hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle mahkûm edilirken, aldığı tüm mahkumiyetlerin de yüzde 29'unu bu hakkın ihlali oluşturdu.
4. Türkiye Mülkiyet Hakkını En Çok İhlal Eden Ülke
1959 - 2013 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'yi tam 639 kez mülkiyet hakkının ihlali gerekçesiyle mahkum etti. Rusya, Romanya, Ukrayna ve İtalya hariç bu gerekçeyle mahkûm edilen 36 ülkenin toplam mahkûmiyet sayısı ise 564. Yani Türkiye tek başına 36 ülkeden daha fazla bu alanda hak ihlaline imza attı.
5. Özgürlük ve Güvenlik Hakkı etkin bir şekilde korunmuyor
1959 - 2013 yılları arasında kişilerin haksız tutuklanmasını ve özgürlükten yoksun bırakılmasını engelleyen Özgürlük ve Güvenlik Hakkının ihlali gerekçesiyle Türkiye tam 626 kez mahkum edildi. Türkiye'nin aldığı toplam mahkûmiyetlerin yüzde 23'ü bu hakkın ihlal edildiği gerekçesiyle verilirken Türkiye hala bu hakkın ihlalini engelleyecek gereken yapısal düzenlemeleri yapmadı.
6. Türkiye uzun yargılama süreleri nedeniyle ceza alıyor
1959 - 2013 yılları arasında Türkiye hakkında verilen 2639 mahkumiyet kararının 563'ü uzun yargılama süreleriyle oluşan hak ihlalleri nedeniyle verildi. Bu alanda birincilik 1187 mahkûmiyet ile İtalya'da bulunuyor.
7. Türkiye tam 279 kez İşkence ve Kötü Muamele gerekçesiyle mahkum oldu
Türkiye hakkında verilen mahkumiyet kararlarının yüzde 10'unun gerekçesi işkence ve kötü muamele. Ülkemiz bu alanda Avrupa ikincisi olurken, birinci de 454 mahkûmiyet ile Rusya.
8. Türkiye İfade Özgürlüğünü En Çok İhlal Eden Ülke
1959 - 2013 yılları arasında Türkiye ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle 224 kez mahkum oldu. Bu alanda en çok mahkum olan ikinci ülke olan Avusturya'dan 6,5 kat fazla mahkumiyet alırken, ilk 10'da bulunan 9 ülkenin toplam mahkumiyet sayısıysa 197.
9. Türkiye 80 milyon 371 bin 699 Euro tazminat ödedi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından bir soru önergesine verilen cevaba göre Türkiye 2004 yılıyla 2012 yılının ilk iki ayı arasında geçen dönemde toplam 80 milyon 371 bin 699 Euro tazminat ödedi. Adalet Bakanı, ihlal kararları çerçevesinde hükmedilen tazminat miktarlarına ilişkin ödeme sorumluluğunun Maliye Bakanlığından bakanlıklarına geçtiği 2004 yılı Mayıs ayından sonraki dönem için 2004 yılında 22 milyon 227 bin 431 Türk Lirası, 2005 yılında 16 milyon 218 bin 875,48 Türk Lirası, 2006 yılında 13 milyon 847 bin 145,88 TL, 2007 yılında 26 milyon 221 bin 833,85 TL, 2008 yılında 10 milyon 391 bin 440,84 TL, 2009 yılında 11 milyon 662 bin 799,72 TL, 2010 yılında 33 milyon 99 bin 33,12 TL, 2011 yılında 37 milyon 137 bin 69,80 TL ve 2012 yılının ilk iki ayında 10 milyon 135 bin 597 TL olduğunu kaydetti. [3]
1959 - 2013 yılları arasında Türkiye AİHM nezdinde hakkında en çok dava açılan ülke durumunda. [4]
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
SONNOTLAR
[1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-39513362
[2] Babam Bir Karanfil Şimdi Uğur Mumcu Araştırma Gazetecilik Vakfı Broşür sf 8
[3] bkz: AİHM istatistikleri 1959 - 2013
[4] https://onedio.com/haber/turkiye-nin-avrupa-insan-haklari-mahkemesi-karnesi-372927
Yorum Gönder