Şiraze ne demektir?
Türk Dil Kurumu sözlüğünde şiraze, ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit olarak açıklanmaktadır…
Ayni sözlükte şirazeden çıkmak, kitabın sırt bölümünde bulunan dikişin bozulması sebebiyle sayfaların dağılması şeklinde açıklanmıştır…
İşlerin şirazesinden çıkması: İşlerin bozulması, çığırından çıkması, düzenin yitirilmesi anlamına gelmektedir…
Türkiye Cumhuriyetinin siyasal tarihine baktığımızda…
1923 - 10 Kasım 1938, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk döneminde, büyük bir aydınlanma, çağdaşlaşma, kalkınma, kutsal dinimizin siyaset sahnesinden çekilerek vicdanlarda yaşanmasını sağlama ve Türkiye’nin dünya milletleri arasında onurlu yerini alma, kısaca her alanda bir devrim dönemi olduğunu görüyoruz…
11 Kasım 1938 - 13 Mayıs 1950 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) döneminde, birer ışık olan Köy Enstitülerinin dışında, devrimlere ve Cumhuriyetin temel değerlerine dokunmamakla birlikte devrimlerin durağan bir döneme girdiğini ve son yılında ise özellikle eğitimde bir gerilemenin başladığını görüyoruz…
14 Mayıs 1950- 27 Mayıs 1960 Demokrat Parti (DP) döneminde, devrimlerden büyük ödünler verildiğini, oy uğruna kutsal dinimizin siyasete alet edildiğini, baskıların arttığını, demokrasinin rayından çıkarıldığını görüyoruz…
DP’den sonra iktidara gelen sağ partiler demokrat partinin yolunda ve geriye gidişin dozunu arttırarak iktidarlarını sürdürmeyi başarı !!! saydılar…
1960 Askeri darbesi sonunda kabul edilen 1961 Anayasası ile sağlanan hak ve özgürlükler, sonraki askeri darbelerle kuşa çevrilirken ve her askeri darbe ile demokrasimize de bir darbe indirilirken, Turgut Özal dönemi ile çağdaş demokrasi için birer tehlike olan tarikatlar, cemaatler zirve yapmaya başladılar…
Günümüzde ise 13 yıldır iktidarda bulunan AKP döneminde her şey şirazesinden çıktı…
Nasıl mı?
-Konumu gereği seçim alanlarında bulunmaması gereken Cumhurbaşkanın, her dindarın özenle eline aldığı ve üç kez öperek başına götürdüğü kutsal kitabımızı seçim alanlarda elinde sallayarak eski partisine oy istediği…
-Cumhurbaşkanı namaza geç kaldığı için bu güne kadar tek örneği olmayan ve olmaması gereken, ezanın 50 dakika geç okunduğu…
-Parti mensuplarının Camide masa ve sandalyelere kurularak, birçok gerçek dindarı rahatsız edecek şekilde parti propagandası yaptığı…
-Dinin siyasete alet edilmesine, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın haklı olarak tepki gösterdiği…
-Bir Valinin makam tuvaletinin klozetini altın kaplama yaptırarak, dinimizde haram olan israfa neden olduğu…
-Kamuda büyük bir araç saltanatının sürdürüldüğü yurttaşların büyük bir bölümü tarafından kabul edilmesine karşın, Maliye Bakanının “Kamu araçları bütçede çerez parası bile değil” diyerek yurttaşların aklıyla alay ettiği…
-Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Mursi’nin idama mahkûm edilmesinden sonra Hürriyet gazetesi tarafından atılan “Dünya şokta! %52 oy alan Cumhurbaşkanı’na idam” manşetinin, %52 oyla Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan tarafından sorun haline getirildiği ve yeteri kadar taraf olmayan Aydın Doğan medyasına hedef tahtasına koyduğu…
-11 yıl ortak olarak iktidarı birlikte götürdüğü cemaate, “Ne istediniz de vermedik” dendiği, eski ortak ile 17-25 Aralık olaylarından sonra arası bozulunca bu ortaklığı unutarak onu paralel yapı, yasa dışı örgüt ilan ederek, seçim propagandasında diğer muhalefet partileri ile işbirliği yaptığı savlarında bulunulduğu…
-Bir Vakfın Yönetim Kurulunda olmaktan başka hiçbir resmi sıfatı bulunmayan Bilal oğlanın, gittiği yerde İl Valisini ve İmam Hatip Okulu Müdürlerini çağırdığı, hepsinin tıpış, tıpış giderek tüm okulların İmam Hatibe çevrilmesi projesini dinlediği, bir Allah’ın kulu çıkıp korku belası bu yetkililerden hesap sormadığı…
Bir düzende daha ne yazmamı istiyorsunuz?
Anlayacağınız…
İşler şirazesinden çıkmıştır…
Ne yazarsam boş…
O zaman nokta…
26.05.2015
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder