Siyasi yelpazemizin sol kanadındaki siyasi yapılanmaya gelince; burada ilginç bir durum var. Bir tarafta bizzat Atatürk’ün kurduğu CHP ve diğer tarafta günün şartlarına göre şekillenmiş, temelde İşçi Partisi olan yeni ismiyle Anadolu partisi.
Bize göre Türk solunun en büyük şanssızlığı yine dine dayalı batıl inanç kaynaklıdır. Genel anlayışa göre Sağ makbul, sol sıkıntılıdır. Kapıdan çıkarken veya sokağa çıkarken önce besmele çekmek, sonra sağ ayakla çıkmak, sağ eli kullanarak iş görmek normaldir de sol el veya sol ayağını kullanan biri solak olarak adlandırılır ve dikkati çeker. Genel olarak tanımlanmak istenirse çocukluktan gelen bir anlayışla sağ cicidir ama sol kakadır. Bu nedenle diyebiliriz ki Türk solu oldum olası şanssızdır. Sağda kurulan bir siyasi örgüt hele Dinsel öğeleri de kullanırsa maça 3-0 önde başlar. Buna rağmen yenileşme ve ilerici akımları hep Türk Solu getirir.
Cumhuriyetin çok partili dönemini tümüyle yaşamış biri olarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki ülkemizde Sağ partiler ne kadar şanslıysa, sol partiler o kadar şanssızdır. Bu nedenle genel olarak Sol’un oylarının toplam olarak %30–40 bandında olduğu kabul edilir. Fazlası sürprizlere bağlıdır.
Bu grupta iki güçlü parti dikkati çekiyor. Biri yılların ana partisi CHP ve diğeri TİP’nin yenilik taraftarları veya CHP’den kopanların destek verdiği Vatan Partisi. Üçüncü bir grup olarak Sosyal Demokrat Partiyi ele almak isterdik ama geçen yıllar içinde Ecevit’in liderliği ile gelişen bu hareket günümüzde CHP ile birleşmiş gibidir. Hatta denilebilir ki CHP’nin Genel Başkanı olan Kılıçtaroğlu Atatürk ve İnönü’den çok Ecevit ekolünün temsilcisi gibidir.
Solun en güçlü partisi olan CHP bir bakıma aydınların partisi kabul edilir ve kendi kurduğu Laik cumhuriyetin temel ilkelerine gönülden bağlıdır. AKP’nin Anayasayı değiştirerek Atatürk ve arkadaşlarının yıkılan Osmanlı Devletinin enkazı üzerine kurdukları Çağdaş Cumhuriyeti yıkarak yeni bir Osmanlı Devleti kurmalarını engelleyen en önemli kurumdur. AKP iktidarının 13 yıllık dönemi içinde hemen hemen bütün seçimlerde ağır yenilgiler almıştır. Bu arada Deniz Baykal gibi tecrübeli bir siyasinin talihsiz bir kumpas nedeniyle çekilmesi ile onun yerine geçen yeni lider Kemal Kılıçtaroğlu ilk anlarda partililere güçlü bir portre gösterememiş ve türlü tenkitlere uğramıştır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının adını anmaya özen göstermemesi parti içinde taraftarların dikkatini çekmiş ve hatta bazı üyeler Kemalizm’den taviz verdiği gerekçesi ile partiden kopmuş ve Anadolu Partisi adında yeni bir parti oluşturmuş, bir kısım taraftarlarda daha Kemalist diye Vatan Partisine katılmışlardır.
Solun dikkati çeken bir başka özelliği de birleşmeyi değil ama bölünmeyi sevmesidir. Bölünme sonunda ortaya çıkan yeni örgütün ilk işi diğer Sol Partilerin altını oymak ve taraftar kazanmaya çalışmaktır. Soldaki ikinci güçlü parti görünümü veren İşçi Partisi temelli Vatan Partisi bu iddiamızın en önemli örneklerinden biridir. Aslında İşçi Partisi Sol Yelpazenin radikal uçlarının temsilcisidir. Sol kanadın en eğitimli, en cesur ve en mücadeleci elemanları sanki bu partide toplanmıştır. Mücadele onların kanına işlemiş gibidir. Günümüzde de AKP liderlerinin diktavari davranışlarına karşı en büyük mücadeleyi onlar vermektedir. Seçim arifesinde bu parti çok faaldir. Ancak sol sloganlar yerine Kemalizm’i yani Atatürk Sevgisini kalkan gibi kullanmayı tercih etmektedir. Partinin Atatürk Sevgisi başta emekli askerler olmak üzere Kılıçtaroğlu’nun yönetimine karşı olan aydınları da etkilemiş ve CHP’den kopmalara sebebiyet vermiştir. Ancak bütün bu gayretlerin seçim barajı önünde heba olması kaçınılmazdır. Burada bir noktaya açıklık getirmek yararlı olabilir.
Siyasi yelpazenin sol kanadı oldukça geniştir. Uçta radikal sol, yelpazenin ortasında Merkez sol veya Ortanın solu veya Sosyal Demokrat anlayış vardır. İşçi Partisi ne kadar radikal uçtaysa, CHP Atatürk’ün kurduğu Karma Ekonomik düzen anlayışıyla Merkeze daha yakındır. Yani sosyal yapıda sorumluluğu sadece Devlete yüklemez, yerine göre Devlet ve Özel teşebbüsün koordineli çalışmasını ister. Bu kısa bilgilerden anlaşılmasını istediğimiz husus: Kemalizm veya Kemalistlerle Radikal Sol arasında hiçbir ilişki olmadığının bilinmesidir. Radikal Sol ile Kemalizm’i bir gösterme çabaları bir yanıltmacadan başka bir şey değildir. Radikal sol uçların nihayet Atatürk’ün bu ülke için önemini anlamış olmaları ve topluca Kemalizm’e sarılmaları sevindiricidir. Ama bu geçiş döneminde Atatürkçü görünerek güçlenmeye çalışmak rahatsız edicidir.
Radikal sol bu konuda o kadar aktiftir ki Anadolu’nun pek çok şehrinde Atatürkçü Düşünce Derneklerinin onların kontrolünde olduğu açıkça görülebilir. Kemalist ismiyle yayın yapan sitelerin çoğunun Radikal Solun kontrolünde olduğunu söylemeye gerek varmı? Bilmiyorum.
Gelelim Sol’daki bu gelişmelerin yarar ve zararlarına; naçiz kanaatimize göre Türk siyasi yelpazesinin her tarafında Radikal uçlar dâhil bütün görüşlerin temsil edilmesi memnuniyet vericidir. Partilerin güçlenmek için her çareye başvurmaları da normaldir. Ama 2015 seçimleri Türk Demokrasi tarihimizin en önemli seçimlerinden biridir. Ülkenin geleceği ve mevcut Anayasal Düzen, özgürlükler, birlik ve beraberlik tehlikededir. Burada önemli olan 13 yıllık iktidar sahibi, halkın her seçimde büyük destek verdiği radikal Sağ uçlarda istediğini yapan ve yavaş yavaş dikta yönetimine giden bir partinin mutlak iktidarının yıkılmasıdır. Bunun için Solun bölünmüş halde değil bir blok halinde birleşmiş bir cephe olarak seçime katılması idealdir. Bunun için radikal Sol grubun Atatürk sevgisini kalkan gibi kullanarak güçlenmeye çalışması kabul edilemez, ama Kemalizm’de birleşme arzusu saygın bir davranıştır.
Tavsiyemiz: Bütün Sol Partilerin siyasi gelişme hayallerini bir dönem erteleyip, istemeseler de, sevmeseler de bütün güçleri ile Sol’un en güçlü partisi CHP’ye destek vermeleridir. CHP’den kopan ve Atatürk’te birleşelim diyen herkesin ve demokrasiye, Laik cumhuriyete saygı duyan Merkez Sağdakiler dâhil herkesin hiç kıvırmadan onun kurduğu Partiye yani CHP’ye destek vermeleri için her imkânı kullanmalarıdır.
Kemal Kılıçtaroğlu liderliğindeki CHP İlk defa olarak ekonomik konuları öne çıkararak bir atılım yapmış ve bu güne kadar kendisine oy vermemiş büyük kitlelerin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Yıllardır iktidardan hiçbir destek görmeyen, ellerindeki sınırlı imkanlarla yaşamlarını sürdürmeye çalışan emekli, dul ve yetimlerin durumunu ilk planda ele alması 8-9 milyonluk bir oy kitlesi üzerinde büyük sarsıntı yaratmıştır. Asgari ücretteki artış ve aile sigortasının da etkili olduğu tartışılamaz. Merkez Türkiye projesi şu anda sadece uzmanları etkiler görünüyor ama öğretmenler ve öğrenciler üzerine verdiği mesajlar, bu guruplar üzerinde olumlu etki yaratmaktadır. Ancak bize göre en önemli olgu seçimlerde bütün partilerin büyümesi ve gelişmesinde en büyük engel kabul edilen %10 seçim barajının kaldırılmasıdır. CHP iktidarının barajı sıfırlamasından sonra Vatan, Anadolu, Sosyal Demokrat ve diğer partiler, hatta merkez sağ partiler olabildiğine gelişme ve alacakları oylara göre Mecliste temsil edilme şansına sahip olacaklardır.
Ama bu gün bütün Sol gayretler ve tarafsızlar her türlü olumsuz düşünceyi bir kenara koyarak sadece Atatürk’ün partisine destek vermenin kutsal bir görev olduğu bilinciyle hareket etmeli ve ülkelerinde özgürlükçü, laik, demokratik düzenin yeniden kurulmasını sağlamaya çalışmalıdırlar. Bir büyük mecburiyeti olmadan veya liderleri beğenmeme mazeretiyle seçimlere katılmamak sadece ve sadece AKP iktidarının yeniden güçlenmesini sağlayacak ve mevcut siyasi tablonun daha da kötülenmesine imkân verecektir. Oysa eğer liderlerin konuşmalarına dikkat ederseniz İktidar partisinin mevcut durumu, liderlerinin istediği şekilde yönlendirilmesinden başka yeni hiç bir şey yapamayacağı anlaşılacaktır. Bu nedenle de liderlerin Muhalefet Partileri gibi somut projelerden bahsetmek yerine hamasi konuşmalara ağırlık verdikleri açıkça görülebilir.
Askerler arasında ünlü bir deyim vardır. “Savaşta, kesin sonuç zamanında ve yerinde ne kadar kuvvet toplansa azdır” derler. Demokrasilerde kesin sonuç zamanı seçim günü, kesin sonuç yeri sandıktır. Anayasal düzeni değiştirip çağdaş Demokratik düzeni yıkmak için mücadele eden ve iktidarı kaybetmemek için yapılması gereken her şeyi mubah kabul edenler, seçimleri adeta bir savaş alanına çevirmişlerdir. Bu nedenle Muhalefetin hedefi 13 yıllık, tek adam hâkimiyetini benimsemiş bir iktidarın saltanatına son vermektir. Bunun için solcu ve Merkez Sağcılar için tek çare Atatürk’le birleşmektir. Bunun yeri de onun kurduğu parti olan CHP’dir. Bu seçim normal bir seçim olmadığından bunun dışındaki bütün partizan çalışmalar, hiç kimse şüphe edilmesin ki AKP İktidarının devamına hizmet edecektir.
Dr. M. Galip Baysan
Yorum Gönder