Ama, bir de ne görelim?
Aslında, günümüzün sorunu olmaktan çıkmış olan başörtüsü ve türban konusunu gündeme getirerek, konuya ilişkin tüm sorumluluğu partin ve kendi üzerine aldın ve sözüm ona, soruna yasal bir dayanak ve güvence sağlamak amacıyla, bırak başına türban takmayı, kıçını kapatmak için, kıçına don alamayan halkımızın içinde bulunduğu ve ülkenin en büyük sorunu olan ekonomik kriz ve buhranı görmezlikten gelerek, ülkeyi sürüklediği ekonomik kriz ve açlık nedeniyle esasen bitmiş ve tükenmiş olan, iktidardan uzaklaşmak için gün saymaya başlayan, bu nedenle hırçınlaşan, tamamen otoriterleşen, bitmiş ve tükenmiş olan ERDOĞAN'ı, son yerel seçimler hariç, her girdiğin seçimde kendisine karşı mağlup olmanın kompleksi içinde, hala kendisini seçim kazanacak kadar güçlü görme gafletine düştüğün ERDOĞAN'ın elinden, sözüm ona başörtüsü ve türban kozunu alma ve onu zor duruma düşürerek, altılı masaya oy devşirme popülizmine kurban ettin kendini, BAY KEMAL.
Bay KEMAL; ekonomik ve özgürlük sefalet ve yoksulluğu içinde kıvranan halkımızın tüm beklentilerini ve umutlarını; seçimleri kaybedeceği açıkça ortada olan ERDOĞAN'ı, daha da köşeye sıkıştırma ve ona daha fazla oy kaybettirerek, onu ağır bir yenilgiye uğratarak, bugüne kadar kaybettiğin tüm seçimlerin toplam intikamını alma, ucuz hesabına girdin.
ERDOĞAN; zaten, ilk seçimde sandıkta yenilerek iktidardan uzaklaşacak ve üflesen düşecek kadar zayıflamış, halkımız ekonomik olarak perişan durumda, bu kışı aç ve üşüyerek geçirmeye hazırlanmış, burnundan zor nefes alır hale gelmiş, bu tamaha ne gerek vardı Allahınaşkına?
Türban'a güvence verecek olan yasa teklifinin sana ve partine kazandıracağı oy ile kaybettireceği oyu bir bilene hesaplattın mı, Bay KEMAL?
Sen de çok iyi biliyorsun ki; polemikte, ERDOĞAN'ın eline su dökemezsin.
ERDOĞAN'ın; senin bu yasa teklifine olur vermeyeceğini sen de çok iyi bilmene rağmen, siyasi hırsının kurbanı oldun ve salt, ERDOĞAN'ı köşeye sıkıştırarak zor durumda bırakmayı amaçladın. Senin amacın da, aslında üzüm yemek değil bağcıyı dövmekti. ERDOĞAN'a, içine düşeceği bir kuyu kazdın ama, kendi kazdığın kuyunun içine umarım sen ve partin düşmez.
Olmadı Bay KEMAL. Sana ve genel başkanı olduğun ATATÜRK'ün kurduğu laik CHP'ye bu tavrın hiç yakışmadı, kendini, partini ve bizleri yaktın.
Şimdi ne olacak biliyor musun?
Senin, iyi niyetli olarak açtığın, araladığın bu laiklik karşıtı kapıdan, cemaat ve tarikatlar, karşı devrimciler, ERDOĞAN ve onun temsil ettiği laik ve özgürlükçü demokrasi karşıtı zihniyet, ellerini kollarını sallayarak girmek için, karşı hamleler yapacaklar ve korkarım ki; girmeyi de başaracaklar.
Bay KEMAL; yarını bekle lütfen, göreceksin ve hep birlikte göreceğiz, ERDOĞAN da karşı resti sana çekecek ve sana, tamam Bay KEMAL; asıl sen, bu teklifinde samimiysen, küçük bir anayasa paketi hazırlayalım ve bu teklifi anayasanın temel hak ve özgürlükler bölümüne ilave edelim diyecektir. O zaman ne yapacaksın Bay KEMAL?
Hatasız kul olmaz, Bay KEMAL.
Şimdi derhal yapman gereken bir şey var.
Hata yaptığını kabul edecek, muhalefet bloğundan, laik ve özgürlük yanlısı halkımızdan özür dileyerek, derhal, sunduğun yasa teklifini geri çekeceksin Bay KEMAL.
Bay KEMAL; biliyorum, ifade tarzım iyi olmadı, bu bir talimat değil, ülkemiz, ülkemizin demokratik ve laik geleceği için bir rica ve yakarış sadece.
2023 seçimleri, bu ülkenin karanlığa gömülmemesi için son çare, bu çareyi lütfen heba etmeyelim, sen hata yaptığını açıklayarak halkımızdan ve tüm muhalefet kanadından özür dilersen, tabi bazı kayıplar versen de, bu yüce millet; biraz da çaresizlik ve alternatifsizlikten dolayı seni anlayacak, affedecek ve kaldığın yerden devam etmene izin vererek, arkandan gelmeye devam edeceklerdir.
Maalesef, şu da bilinen bir gerçek ki; bu milletin de, altılı masa ve diğer muhalefet cephesine güvenmek ve sarılmaktan başka yapabilecekleri başka bir şeyleri yoktur.
Güner Yiğitbaşı
04/10/2022
Hukukçu
Yorum Gönder