“Her kim ki din sömürüsünü kullanır, bir süre yararlı olur belki ama mutlaka seçim sandıklarında yenilgiye uğrar” Uğur Mumcu
23 Haziran 2022 günü Çankaya Doğan Taşdelen Kültürü Merkezi ile İsmet İnönü Pembe Kök’te Dünden Bugüne Köy Enstitüleri Çözüm sempozyumu düzenleniyor. Sempozyuma, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu, CHP li bazı milletvekilleri, akademisyenler, Finlandiya, Küba Büyükelçileri, eğitim uzmanları konuşmacı olarak katılacaklar. Gün boyu sürecek sempozyumda, Köy Enstitülerinin Güncelliği, Uluslararası Deneyimler, Cumhuriyet ve Köy Enstitüleri, Demokratik Öğretmen Mücadelesinde Köy Enstitüleri Rolü; Dün, Bugün ve Yarın, Köy Enstitülerinin Eğitim Mirası, Ne yapmalı gibi konu başlıklarında toplantı ve oturumlara katılan akademisyen, eğitim uzmanları, Kılıçtaroğlu ve bazı milletvekilleri aydınlatıcı konuşmalar yapacak.
Öte yandan aynı gün İsmet İnönü’nün Pembe Köşk’te aynı konular ve anılarla Köy Enstitüleri ve İsmail Hakkı Tonguç gibi Köy Enstitülü eğitimciler konuşmalar yaparken, Köy Enstitüsü çıkışlı Emekli İlköğretim Müfettişi Mehmet Ayhan yönetiminde çeşitli etkinlikler yapılacak.
Biz de 30 yıl kadar önce bu konularda konuşma yapan Uğur Mumcu’nun günümüze ışık tutan, 30 yıl ilerisini gören konuşmasını bir video banttan çözerek okuyucuya sunmak istedik. Gerçekten de ileri görüşlü, en seçkin Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun görüş ve düşünceleri, endişeleri günümüzde bire bir olgu ve gerçekliği ile bizi aydınlatacak biçimde ışık tutuyor.
Uğur Mumcu, yanında Aziz Nesin’in de oturduğu, Köy Enstitülerinin kuruluşunun yıldönümü panelinde, bugün başımıza gelecekleri o gün görmüş gibi, konuşmasında şu acı gerçekleri anlatıyordu:
“- Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti bir “Hukuk Devrimi yaptı. Hukuk Devrimi Batılı yasların resesyon yoluyla Türkiye’ye getirilmesi demektir. İtalya’dan Ceza Yasası aldık, Fransa’dan idare hukuku ilkeleri aldık, İsviçre’den medeni hukuku aldık, Almanya’dan ceza yasası hukukunu aldık. Bir gülme genelgesindeki şu tanım olayları yeterince sergiliyor. Türk vatandaşı hanımına diyor ki, Türk ne demektir? Türk vatandaşı kimdir, Türk vatandaşı, İsviçre Medeni Kanununa göre evlenen, İtalyan Ceza Yasasına gör cezalandırılan, Alman Ceza Yasası hukukuna göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir. Böyle yasaların alınması zorunluydu çünkü toplum bir yol ağzındaydı ya Batılı laik sistem ya Şeri hukuk. Mustafa Kemal ve bütün arkadaşları Batılı ve laik sistemi benimsediler.
1928 yılında Anayasadan devletin İslamcı devlet olduğunu belirten maddesi kaldırıldı. 1930 yılında da okullardan din dersleri, 1939 yılında da köy okullarından din dersleri kaldırıldı. Bunlar niçin yapıldı laiklik için yapıldı. Çünkü dünyada ya olayları teokratik açıdan göreceksiniz böyle bir eğitim anlayışınız olacak, ya da laik anlayış olacak. Karma ekonomi gibi laik ve İslam anlayışı olmaz ya laiklik ya İslamcılık, eğitim bu.
Mustafa Kemal ve düşün arkadaşları laisizmi benimsediler. Köy Enstitüleri olayını bu süreç içinde değerlendirmek gerekir. Köy Enstitüleri 40 lı yılların başında çıktı, 40 lı yılların ortalarına ve sonlarına doğru kapatıldı, yıkıldı. Niçin, çünkü Türkiye 40 lı yıllarda da bir yol ayırdındaydı. Dünyada büyük savaş yaşanmaktaydı. Nasyonal Sosyalist seçimlerle Markasız rejimler ve burjuva demokrasileri arasında, bunlar ordular arasında sıcak savaş yaşanıyordu. Türkiye bu sıcak savaşta bu savaşa katılmama siyaseti gütmekte idi ve bir çeşit duyarlı siyasetle iki tarafın gelişimini izlemekteydi ve bir gece politikası izliyordu.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Köy Enstitülerini destekledi. Köy Enstitüleri fikri, bugün önemi daha çok anlaşılan TONGUÇ Baba’nın çalışmalarıyla ve düşüncesiyle ideolojisiyle ortaya çıkmıştı. Saffet Arıkan’ın bakanlığı döneminde genel müdürlüğe getirilen İ. Hakkı Tonguç daha sonra Hasan Ali Yücel’le birlikte çalıştı. Hasan Ali Yücel bugün bakıyoruz, yeniden değerlendiriyoruz, oğlu Can Yücel’in şiirinde yazdığı gibi, “çağın en güzel gözlü Maarif vekiliydi”, gerçekten toplumun özlediği hümanist ilerici bir aydın.
Hangi iktidar din sömürüsüne dayanmış mutlaka yıkılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı 49 yılında din derslerini kabul etti yıkıldı, kurtaramadı bu ödün, DP 1957 de Saidi Nursi’nin cübbesini bayrak yaptı ne oldu yıkıldı, Süleyman Demirel 1960 ların ortasında Nurcuların tarikatların, Süleymancıların sakallarını okşadı yıkıldı, Hac seferleri düzenleyen ANAP ne oldu yüzde 20 ye indi. Altı oka güvenmek gerekiyor. (Uzun uzun alkışlar) “HER KİM Kİ DİN SÖMÜRÜSÜNÜ KULLANIR, BİR SÜRE YARARLI OLUR BELKİ AMA MUTLAKA SEÇİM SANDIKLARINDA YENİLGİYE UĞRAR, HALK AFFETMİYOR, DİN SÖMÜRÜSÜNÜ AFFETMİYOR HALK. Bu çok önemli bir olgu çok önemli bir sonuç, çok önemli bir gerçektir.
Köy Enstitüleri üretim içinde eğitim, eğitim içinde öğretim ilkesinin benimsemiştir ve köy çocuklarını Atatürk Devrimlerinin ve Kemalizm in toplumsal yapısını kurmakla görevlendirmişlerdi. Açıkça şimdi ne oluyor, şimdi aynı köy çocukları Köy Enstitüleri yerine imam hatip okullarına gidiyorlar. Gidiyorlar da ne oluyor? 1983 rakamlarına göre Diyanet İşleri Başkanlığında 46 bin personel var. BU 46 bin personelin 23 bini ilkokul mezunu. Peki o zaman bu İlahiyat Fakülteleri ne işe yarıyor? BU İslam Enstitüleri ne işe yarıyor? Bu imam hatip okulları ne işe yarıyor? Ne işe mi yarıyor? Bunlar imam hatip olmuyorlar, hukuk fakültelerine gidip yargıç ve savcı oluyorlar. Siyasal Bilgiler Fakültesine gidip kaymakam oluyorlar. Yapılan bir araştırma kaymakam yetiştiren bölümün öğrencilerin yüzde 41’nin ilahiyat kökenli olduğunu kanıtlıyor. Hukuk fakültesinde okuyup da daha önce imam hatip mezunu olanlara burs veriyorlar. Burs verilen öğrenciler de sınavsız yargıç ve savcı oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda vali ilahiyat fakültesi mezunu, emniyet müdürü İslam enstitüsü mezunu, kaymakam imam hatip mezunu olacak.
Yurttaşın oyuyla bu iktidarı değiştirmek ve devleti tepeden tırnağa ileri düşüncelerle donatmak, ancak o koşulla köy enstitüleri kurulabilir. Bugün çeşitli siyasal rejimler depremler yaşıyor, bu depremler düşünceleri inançları yeniden değiştiriyor. Ama biz şu 21. Yüzyıla girerken şunu görüyoruz ki, Türkiye’de bugüne kadar sonuç almış en güçlü örgüt, Türkiye’de Kuvayı Milliye örgütüdür, Mustafa Kemal ve arkadaşlarıdır. Kuvayı Milliye toplumun en önemli sivil örgütlenme modelidir. İkincisi 40 lı yıllara rastlayan Köy Enstitüleridir. İkisi de sivil toplumun vazgeçilmez kurumlarıdır. İdeolojide Kuvayı Milliye tam bağımsızlık ilkesi, eğitimde Köy Enstitüleri, iki hedef bu. Bir genç de o ak saçlı delikanlılardır hepsini de saygıyla selamlıyorum, düğme ilikliyorum önlerinde”.
Yorum Gönder