İktidarın biletinin sandıkta kesilmesi için çok sebep var aslında.
Doğru yaptıkları hiçbir şey yok.
Ülkeyi yönetemiyorlar artık.
Özgürlükleri, demokrasiyi, ekonomiyi, dış politikayı berbat ettiler.
Şunu iyi yapıyorlar diyebileceğimiz, hiçbir olumlu faaliyetleri yok.
Akaryakıt aldı başını gidiyor. Bir yıl içinde, yaklaşık 7 TL olan benzin ve mazotun bugün ulaştığı fiyat, 28TL. lerde. Yaklaşık dört kat artmış litre fiyatları.
Buna bağlı olarak enflasyon sürekli yükseliyor, fiyatlar yerinde durmuyor sürekli artıyor. Çarşı pazar yanıyor. Dar gelirlilerin kazançları sürekli eriyor, Türk Lirası sürekli kan kaybediyor.
Bildiğiniz gibi, en basit tanımıyla fiyatların artışı, paranın alım gücünün azalması anlamına gelen enflasyon ‘un belli başlı iki tipi vardır.
Birincisi, talep enflasyonu, ikincisi maliyet enflasyonu.
Talep enflasyonunda; dolaşımdaki para arzının ve ona bağlı olarak talebin artarak, üretilen mal arzının artan talebi karşılayamaması üzerine, fiyatlar artar. Buna talep enflasyonu denir.
Maliyet enflasyonunda ise, talep de aşırı bir artış olmadığı halde, arza sunulan mal ve hizmetlerin üretimindeki iş gücü, enerji, hammadde fiyatlarının ve vergilerin artmasına bağlı olarak, mal ve hizmet arzındaki maliyetin artması sonunda, bunun fiyatlara yansıyarak, fiyatların sürekli artması söz konusudur.
İşte, bu tanıma baktığımızda, ülkemizde bugün yaşanan ve sürekli fiyatların arttığı enflasyon türü, maliyet enflasyonudur.
Zira; mal ve hizmet üretiminde kullanılan, doğal gaz, doğal gazdan üretilen elektrik, dışa bağımlı ham madde ve akaryakıt fiyatlarının sürekli artması ve bu artışların mal ve hizmet üretim ve arzının maliyet fiyatlarının artışına sebep olması sonunda, çalışanların çoğunluğunun asgari ücret aldığı, işsizliğin had safhada olduğu ülkemizde taleplerde bir artış olmadığı halde, enflasyon, yani fiyat artışları sürekli yükselmekte ve enflasyon üç haneli seviyelere ulaşmış bulunmaktadır.
Doğal gazı da akaryakıt içine dahi edecek olursak, ülkemizde son bir yıl içinde yaşadığımız kronikleşen akaryakıt fiyatlarının sürekli artırılması, yaşamakta oluğumuz hiper enflasyonun baş nedenidir bize göre.
Doğal gaz, benzin ve özellikle mazot fiyatlarının, dış piyasa fiyatlarındaki ve döviz kurundaki artışlar bahane edilerek sürekli artırılması, akaryakıt üzerinden alınan fahiş KDV ve ÖTV'ye tamah edilerek, bütçe açığının giderilmeye çalışılması, bize göre, ekonomik bir intihardır, kaz gelecek yerden tavuğun esirgenmesidir.
Doğal gaz ve akaryakıt ülkemizde büyük bölümüyle sanayi, ticaret ve tarımda kullanılmaktadır. Bu da mal ve hizmet üretiminin en önemli maliyet unsurudur.
Ülkemizdeki cari açığın kapatılması, döviz kurlarındaki artışların önlenmesi için, sanayi ve tarımda üretimin ve ihracatın artırılması zorunludur.
Sanayi de ve tarımda üretim sürekli artırılmalıdır ki; sanayi ve tarımdaki üretimin yetersizliğinden kaynaklanan ihracattaki azalma ve buna karşılık ithalattaki aşırı ve gereksiz artış, önlenebilsin.
İhracattaki azalma ve buna paralel olarak da, ülkemizde üretilebilen tarım ürünleri de dahil olmak üzere, ithalatımızın sürekli artması değil midir? Cari açığı ve döviz fiyatlarını sürekli artıran.
Evet, cari açığı ve buna bağlı olarak döviz fiyatlarını sürekli artıran, ülkemizde üretilebildiği halde, çiftçinin desteklenmemesi nedeniyle tarım ürünlerinin dahi döviz karşılığı ithal edilmesidir.
Mazot fiyatlarını sürekli artırdığınız ve çiftçinin üretim maliyetini sürekli yukarıya çektiğiniz sürece, üretim yapamazsınız, tarım ürünlerini dahi ithal etmek zorunda kalarak, olmayan dövizinizi kullanmak zorunda kalırsınız, döviz fiyatları sürekli artar ve döviz fiyatlarının artışını gerekçe yaparak akaryakıta sürekli zam yaparsınız, tam bir fasit daire içine girersiniz. Ülkemizin yaşadığı ekonomik krizin ve döviz rezervlerinin eksiye düşmesinin en önemli nedenlerinden birisi budur.
Evet, doğal gaz ve mazotu, özelikle üretimde kullanan kesimlere bir fiyat ayrıcalığı getirilmelidir, akaryakıt fiyatlarındaki süreklilik arz eden artışın durdurulması, devlet tarafından sübvanse edilmesi, orta ve uzun vadede, üretim maliyetlerini düşürecek, üretimi artıracak ve bundan devletimiz ve halkımız yararlanacaktır.
Akaryakıt fiyatlarının sürekli artması sonunda, üretimin menfi olarak etkilenmesinin yanı sıra, insanlar otomobillerini kullanamaz hale gelmiş, otomobil satışları ve buna bağlı olarak otomobil üretimi düşmüş, bundan elde edilen KDV ve ÖTV kayıpları oluşmuş, otomobil üretim ve kullanımından kaynaklı iş yapan sanayici ve esnafın ödediği vergi değerleri düşmüş, en önemlisi de, geçiş garantili yap işlet devret yöntemiyle yapılan köprü ve yollardan geçen ve verilen garantilerin çok altında kalan araç sayısı daha da düşerek, hazineden ödenen garanti paralarında, aşırı artışlar oluşmuştur.
Neresinden bakarsanız bakınız, akaryakıt fiyatlarındaki fasit daire haline gelen artışlar ve bu artışların tüketicilere yansıtılması, ülkemiz ekonomisi için bir felakete dönüşmüş olup, siyasal iktidar gidiş biletini kendi elleriyle kesmekte ve gidişi akaryakıttan olacaktır.
Bu açgözlü ve kısa vadeli politikanızla, akaryakıt ve doğal gaz fiyatlarını kur artışlarını bahane ederek sürekli artırmaya devam ederseniz, sübvanse yoluna gitmezseniz, kısa sürede elli TL'lere ulaşacak olan bir litre mazot içinde boğulacaksınız.
Bizden söylemesi.
Güner Yiğitbaşı
09/06/2022
Hukukçu
Yorum Gönder