Ama gel gör ki, Modern TC nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP ye müthiş kızgınlıkta R.T.Erdoğan’dan daha fazla kızgın görünmek için, daha önce “CHP bitmiştir” derken, daha sonra halka hitaben “CHP lileri şehit cenazesine koymayın” demişti.
Ama Bakan Soylu bir süre önce yaptığı açıklamada, bu kardeşlik barış töresine aykırı olarak şöyle demişti: "Valilere müsteşarım üzerinden talimat gönderdim; 'CHP İl başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin CHP’lileri şehit cenazelerinde protokole almayın. Onların gideceği adres başka. Böyle bir talimat verdim. ‘CHP il başkanlarını bundan böyle şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin’ dedim. Bu kadar basit. Onların gideceği adres PKK terör örgütü mensuplarının cenazeleri var. Sandıkta beraberlerse cenazede de birlikte olsunlar”.(1)
Bu düşünce ve eylem asla Türk töresine sığmaz. Üstelik CHP lileri haksız ve mesnetsiz olarak “CHP liler PKK cenazelerinde birlikte olsunlar” diyerek, T.C. ni kuran legal bir partiyi PKK terör yandaşı gibi gösterirken vatandaşlar arasında kin ve düşmanlığı da körüklemiş oluyordu. Ülkede barışı, güvenliği, huzuru temin etmekle zorunlu olan bir İçişleri Bakanının, demokratik bir ülkeye yakışmayan, asla böyle söylenmemesi gereken bir söz söylemiştir. Bu söz vatandaşı suça teşviktir, tahriktir. Nitekim bu sözle ülkede muhaliflere, muhalefete karşı saldırılar artmış, eli tüfekli yandaşlar tehditler savurmaya başlamışlar. Bu ülke böylesine tahriklerle, ötesini söylemiyorum, 31 Mart Vakası’ndan Sivas Madımak katliamına kadar nice pek çok acılar yaşamıştır.
O olumsuz talimat "meyvesini" verdi
Süleyman Soylu’nun bu talimat gibi sinyalinden sonra, yandaşlar hemen alarma geçerek CHP lilere saldırmaya başladılar.
Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli üç yıllık Uzman Çavuş İsa Özkan, dün Engizek Dağları Bölges'nde bir grup PKK'lı terörist ile girilen çatışmada şehit düştü. Şehit Jandarma Uzman Çavuş İsa Özkan için memleketi Buras'nın Büyükorhan İlçesi'ndeki Orhan-ı Kebir Camii’nde askeri tören düzenlendi. Hemen ardından CHP İl Başkanlığı'na ait çelengin cami avlusunda diğer çelenklerin yanına konulması sırasında gerginlik yaşandı. Törene katılan bir grup, çelengi bulunduğu yerden aldı. Kısa süreli arbedenin ardında bir kişi çelengi yere atarak çiğnedi. Gerginliğin artması üzerine polis, çelengi yerden alarak cami avlusundan uzaklaştırdı.
Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde saldırı
Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Çubuk ilçesinde 22 Nisan 2019 günü katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğradı.
Hakkâri’de PKK teröristlerince şehit edilen Er Yener Kırıkçı'nın cenazesinde olaylar çıktı. Çubuk’taki cenaze törenine Ankara Büyükşehir Belediyle Başkanı Mansur Yavaş ile katılan Kemal Kılıçdaroğlu törende saldırıya uğradı. Kılıçdaroğlu’nun sığındığı ev de taş yağmuruna tutuldu.
Saldırıda bir kişi yaşanan arbedede Kılıçdaroğlu’na yumruk attı. Kılıçdaroğlu’nun gözlüğü yüzünden düştü. Korumaların müdahalesi ile Kılıçdaroğlu alandan çıkarıldı ve öfkeli gruptan uzaklaştırılarak mahallede bulunan bir eve götürüldü. Saldırganlar Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu evi de taş yağmuruna tuttu Uzun uğraşlarla evin önüne getirilen bir zırhı bir araçla CHP Lideri evden çıkarıldı.
CHP liderine saldırıda makam aracı da kullanılamaz hale geldi. Şehit cenazesine Audi ve minibüsle gidildi. Linç girişimi sırasında minibüsün camları kırıldı, taşlandı. Bazı taş parçaları minibüsün üzerinde kaldı. Kılıçdaroğlu, genel merkeze hasar görmeyen Audi aracıyla döndü.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “şehit cenazelerine CHPlileri sokmayın” gibi devlet adamına yakışmayan bu çok isabetsiz tahrik sözü üstüne oluşan saldırı konusuna değindiğim sıralarda, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan’ın Cendere (Metastaz 2) kitabını okuyordum. Kitabın 173. Sayfasına geldiğimde, Bakan S. Soylu hakkında ilgimi çeken bazı notlara rastladım, sizinle paylaşmak istedim. “S.Soylu 18 Temmuz 2020 akşamı CNN Türk’teki bir programa katılarak, adeta bağırarak şunları söylüyordu: “Bir tek FETO’cuyu göreve getirmişsem, bir tek FETO’cu göreve geldiyse ve bu söylenmiyorsa bu, ülkemize ihanettir. Ben getirmişsem ben ediyorumdur”. Bu sözü eski AKP li vekil Mehmet Metiner’e sitemle, Metiner “İçişleri Bakanlığı’nda “kazanma” mantığıyla FETO’cuları göreve getirdikleri için demesinden söylüyordu.
Aradan iki ay bile geçmeden 43 kaymakam ve vali yardımcısının FETO’culuktan açığa alındığını bu sayının 400 çıkacağını okuduk. Bu kaymakamların atanma kararnamesinde Bakan Soylu’nun imzası vardı. Bu atamalar için F.Gülen’in tam sayfa teşekkür yazısı da, gazetelere yansıyordu.
En küçük memur atamalarında istihbarat raporları alınıyor da kaymakamlar atanırken Soylu-devletin eli kolu bağlı mı idi. FETO’cuların TSK’den sonra en çok çöreklendiği İçişleri Bakanlığı idi.
Görevden alınan kaymakamlardan biri de Güroymak’ınki idi. Hatırlayınız, Abdullah Gül o ilçenin adını “Norşin” diye anarak “Kürt açılımı” sürecini başlatmıştı. F.Gülen’in piri Said-i Nursi’nin yetiştiği medrese buradaydı. Güroymak eskiden Kürtlerin söylediği “Norşin”, Türkiye’de tarikatların önemli bir kesişim noktasını oluşturuyordu. İşte Süleyman Soylu da birçok Feto’cuların zaman zaman ziyaret ettiği bu medreseyi ziyaret ediyordu. (Cendere sf 275)
Devletin en yüksek tepe yargı makamında Yargıtay’da hâkim olan Abdullah Yaman, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu Feto’culukla suçluyordu. O Yargıtay Hâkimi Yaman Atatürk’e Atatürkçülere küfrediyor ve: “Kemalist’lerin, yontma Kemalizm çağından, cılalı Kemalizm sürecine evrileceklerine dair en ufak bir umut ışığı dahi görülmediğini” söylüyordu. (Metastaz sf 74)
Şimdilerde R.T. Erdoğan’a bağlılığını söyleyen Süleyman Soylu, bir zamanlar bakın R.T. Erdoğan için neler söylüyordu. FETO’cuların kumpaslarıyla hapislerde yatan, Barış’ların kitabından alıntılayarak Soylu’nun ibretlik sözlerini buraya alalım:
“At üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de aynı şekilde beceremedi”.
“Paçalarından yolsuzluk akıyor”.
“Müslüman ülkelerin kalbini almakla görevlendirildin, emir eri oldun, boyan döküldü Tayyip Erdoğan” diye nutuk atıp bağırıyordu.
“Kendisini padişah olarak görmek istiyor” diye kehanette bulunan Süleyman Soylu idi.
Feto eliyle üretilen kumpasları “Türkiye hukuka dayalı fabrika ayarlarına dönüyor” diye savunan oydu.
Fetullah Gülen’in ev sahibi olduğu Abant Toplantıları’na katılan oydu.
“Milletim adına, çocuklarım adına, geleceğim adına savcı Zekeriya Öz”e müteşekkirim” övgüsünü düzen oydu. (Cendere sf. 176)
Kumpaslar sırasında “Fetullah Gülen ve Zekeriya Öz milletin temel değeridir” çıkışını yapan oydu.
“Fetullah Gülen’in Amerika’da olması Türkiye’nin ayıbıdır” diye örgütün kanallarında propaganda yapan oydu.
Türk ordusunun Genelkurmay Başkanı’nın “terörist” denilerek tutuklanmasını Fetullahçıların kanalında savunan oydu. (Cendere sf. 177)
“Millet bin Fetullah Gülen çıkartır, bin Zekeriya Öz çıkartır” diye bağıran oydu.(2)
Demokrasinin nimetlerinden faydalanıp yönetime geçen iktidar, iktidarda kalmak için, muhalefeti suçlamak, susturmak için her türlü demokrasi dışı yöntemi uygulayan, yalanı, tehdidi söyleyen Cumhur ittifakının Başı R.T. Erdoğan, Rize’de nerdeyse saldırıya uğrayan İyi Partisi Genel Başkanı Meral Akşener için, “gelin hanıma ders verildi bunlar daha iyi günler” diye tehdit ediyordu. Demek ki gelecekte bunlardan daha beter olanları gelecek demektir. Aynı Erdoğan Meral Akşener için tazminat davası açarken, yandaşları da Rize’de ona saldırıyor, kendisi de tehditkâr bir dille şunları söylüyordu:
“Yine dua et ki, çok ileri gitmediler. Daha neler olacak neler? Dur bakalım daha bunlar iyi günler”. Bu konuşma üslubu demokratik bir ülkenin yöneticisine yakışmayan ifadelerdir.
Demokrasiye aykırı tavır ve düşüncede olan R.T. Erdoğan ve AKP liler şunu çok iyi bilmeliler ki, her alanda çağdaşlaşma, ileri gitme ancak gerçek demokrasi ile mümkündür. R.T. Erdoğan, zaman zaman Türk Ulusu için “ümmet” ifadesini kullanmakta; “ümmet” ifadesi İslam birliğini çağrıştırır. Dünyada 52 civarında İslam ülkeleri var, söyler misiniz hangisi çağdaş bir ülke? Hangisinde demokrasi var, hepsi de tek adamla yönetiliyor; tek adam yönetiminde “veliyullahı” da başa geçirseniz yanılır. Nitekim bütün İslam ülkeleri çağın en gerisindeler, Batı’ya muhtaçlar. Öyleyse hepimiz, iktidar muhalefet demokrasiyi özümsemeliyiz, demokrasiye, bilime dört elle sarılmalıyız. Dünyada dinsel hurafelerle, dinsel yönetimle kalkınan, refaha ulaşan bir tek ülke yoktur. Çağdaş, zengin Batı ülkeleri laik demokrasi ve bilim ile bu refaha ulaşmışlar. Yoksa oraya buraya lüks mabet, lüks saray yapmakla ülkeler kalkınamaz.
Cevat Kulaksız
Cevat Kulaksız.
SONNOTLAR
(1)https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/sehit-cenazesine-almayin-deyip-gecmis-olsun-mesaji-verdi-4512626/
(2)Metastaz Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu Kırmızıkedi Yayınları 2020
Yorum Gönder