Bu makalelerimi, internet sitesindeki bir gazetede mevcut olan köşemde yayınladığım gibi, facebook ve benzeri sosyal paylaşım sitelerinde ve üyesi olduğum onlarca grupta paylaşarak yayınlıyorum.
Bugüne kadar, yaklaşık 3000 makale yazmama rağmen; bir hukukçu olarak, çok ağır eleştiri içeren yazılarımda dahi, eleştiri ve düşünce özgürlüğü hudutlarını aşarak, hiç kimseye hakaret etmedim, etmek de istemem.
Ancak, okurlarım bilirler, objektif olduğum ve hiçbir parti, cemaat ve siyasi gruba dahil olmadığım için, alnım açık bir şekilde, her hatalı sözü ve icraatı; kimsenin özeline ve gururuna, haysiyetine dokunmadan, hakaret etmeden, düşünce ve düşünceyi açıklama ve eleştiri özgürlüğümü kullanarak, en ağır bir şekilde eleştirmekten geri durmam.
Halk tabiriyle, dilim ve kalemim, üslubum, biraz sert ve sivridir.
Hani futbolcuların tek arzusu milli formayı giyerek milli olmaktır ya.
Biz yazarlar(Ben amatör yazarım tabi)için de; hiç hoş olmasa ve arzu edilmese de, yazdıklarından dolayı gocunan bazı çevrelerin hışmına uğrayarak haklarında suç duyurusunda bulunulması ve savcıya ifade vermesi; bana göre, yazdıklarının muhalifleri tarafından dahi dikkatle okunup takip edildiğini göstermesi açısından, futbolcuların milli formayla tanışması ve milli formayı giymesi gibidir.
İşte biz de, bu şerefe(!) nail olduk ve hakkında suç duyurusunda bulunulan ve savcıya ifade veren yazarlar kervanına katıldık, nihayet.
Sizleri merakta bırakmayayım, olayı biraz açayım sizler için.
18/12/2020 tarihinde “SEN DE GAVAT VE PEZEVENK MİSİN O ZAMAN?” başlığıyla bir makale kaleme alarak, ismi lazım değil, bir üniversitemizde öğretim üyesi olan bir profesörün, katıldığı bir televizyon programında, üniversiteler için; “Fuhuş Evleri” demesi nedeniyle, hukukçu bir aydın ve yazar olarak, bu haksız suçlamaya kayıtsız, duyarsız ve sessiz kalamamışız.
Aslında, 50 yıllık bir hukukçu ve insan olarak; kimseyi, gavat veya pezevenklikle asla suçlayamayız.
Gerçi bu ülkede vatandaşını gavatlıkla suçlayan valiler de gördük ama, biz yine de etik olarak kimseye sen gavatsın pezevenksin diyemeyiz ve demeyiz.
Bizim yazdığımız makalenin başlığına bakılırsa, üniversiteleri fuhuş evleri olarak yaftalayan ve ne gariptir ki; kendisi de, bizzat suçladığı üniversitelerin, yani o fuhuş evlerinin içinde bir profesör öğretim üyesi olduğu, öğrencilerin davranışlarından sorumlu bir kişi olduğu için, biz de, o hocaya; bak sen kendinin de görev yaptığı üniversiteleri fuhuş evleri olarak kabul edersen ve bu konuda suçlamalarda bulunursan, kendi ayağına kurşun sıkmış olursun, kendini de gavat ve pezevenk ilan etmiş olursun, beyanlarına dikkat et, üniversitelerin fuhuş evleri olduğu görüşünde samimi isen, bu beyanların doğru ise, sen de gavat ve pezevenk misin o zaman? diye soru soruyoruz ve üniversitelere ve orada okuyan genç kızlarımıza hakaret içeren o haksız ve hukuk dışı sözlerinden dolayı o profesörü eleştiriyoruz, uyarıyoruz.
Biz, üniversiteleri fuhuş evleri olarak yaftalayan bu öğretim üyesine, “sen gavatsın ve pezevenksin” demiyoruz, hakaret etmiyoruz, hukukçu ve aydın refleksi ve duyarlılığımızla, konuşmalarına dikkat et, ucu sana da dokunuyor diye uyarıyoruz.
Evet, değerli okurlar, biz de amatör bir köşe yazarı olarak, nihayet milli olduk ve savcıya ifade verdik dün.
Amatör veya profesyonel her gazeteci ve yazar; her insanın bir gün ölümü tadacağı gibi, savcıya ifade vermeyi mutlaka tadacaktır.
Sağlıkla kalınız.
Güner Yiğitbaşı
21/05/2021
Hukukçu
Yorum Gönder