Virüslü Coronalı Günler

Dünyayı istila eden, milletleri, devletleri perişan eden virüslü günleri yaşıyoruz. Ben de 75 yaşında bir vatandaş olarak Corona virüsüne karşı savunmadayım, çaresizim, herkes gibi

Virüslü Coronalı Günler
Dünyayı istila eden, milletleri, devletleri perişan eden virüslü günleri yaşıyoruz.  Ben de 75 yaşında bir vatandaş olarak Corona virüsüne karşı savunmadayım, çaresizim, herkes gibi ben de sadece önerilere uymaya çalışıyorum. İşte bu virüslü günlerimden birini size anlatmak istiyorum.
BADİ ve GARİP:
Benim 12 yıl önce oğlumdan kalan Jekrassıl Terrier model “Badi” adında bir köpeğim var. Bu köpeği oğlum Dr. Celil Cüneyt 12 yıl önce bana bırakmıştı. Benim böyle köpek bakmaya zamanım yoktu. Oğlum İzmit’de görevli iken 12 yıl önce evine alıyor; evde Badi yalnız kaldığında koltuk ayağı gibi ahşap kısımlarlı kemirirmiş. Aldıklarından altı ay sonra köpeği bana getirdiler; “bu köpek bize sorun çıkaracak, babam nasıl olsa emekli oldu, Badi’yi ona götürelim” diye düşünmüşler ve Badi’yi bana getirdiler.
Getirdiklerinde de, “baba bu şimdilik sen de kalsın, altı ay sonra alacağız” dediler ve böylece bırakıp gittiler.
Oğlumun hatırası diye bu sevimli küçük cins köpeği özenle bakmaya başladım. Bu köpek benim elime ayağıma dolaşmasına, bakımı zor olmasına karşın, oğlumun hatırası diye bakıyor, besliyor, onu sabah akşam gezmeye çıkarıyordum. O da böylece bana müthiş alıştı, evde bile yanımdan hiç ayrılmaz, hangi odaya girsem, yanıma gelip yatmak istiyor. Eşim de o kadar sevmeye başladı ki, ona “kuzum” diyor zaman zaman.
İşte o Badi’yi 12 yıldır sabah akşam ama her gün parklara gezdirmeye çıkarıyorum. Dışarı çıkmamız biraz gecikse, gelip paçalarıma sarılıyor, etrafımda siniliyor, dört dolanarak böylece “beni dışarı gezmeye çıkar” demek istiyor.
Virüslü Coronalı Günler

Günlerim böyle devam ederken, 2019 Haziran’ında, Badi ile her gün uğradığımız evime yakın parkta, nereden geldiğini bilmediğim kocaman bir kurt köpeğine rastladım. Terk edildiğini tahmin ettiğim bu kurt köpeği öylesine zayıftı ki, kemikleri sayılıyordu, durmadan kaşınıyor, yiyecek içecek bir şeyler arıyordu. Çok yaşlı idi, öyle ki, yaşlı insanların kırışık buruşuk yüz gibi yüz derileri kırış kırıştı.  Acıdım bu kurt köpeğine ona da bakmaya başladım. Ağaçların altında park bekçisinin ağaç suladığı hortum ile onu iki kez yıkadım ve beslemeye devam ettim. Bu kurt köpeğinin adını da “Garip” koydum. Kış gelmeden, yere yatık duran bir otsu ağacın üstüne bir komşu yardımı ile kocaman bir naylon çadır yaptık, altına da çöpe atılmış yorgan döşek bulduk, öylece orada yatıp kışı geçirdi.
Ama ben, Badi’ye nasıl mama alıyorsam, Garip için de mama alıyordum. Komşulara da rica ediyordum, mama yiyecek getirmelerini istiyordum. Komşular da beslemeye başladı, ben lokantalardan kemik, yemek artıklarını getiriyordum, o onları çok seviyordu. O ilk gördüğümde kemikleri sayılan çok zayıf olan zayıf Garip, 2020 Martına doğru öylesine bir kilo aldı, çok sağlıklı yiyip içiyor.
İşte böylece, sabah akşam Badi ile gezmeye çıkıyoruz, ilkin parka uğrayıp Garip’in maması kalmamışsa mama bırakıyorum, suyu bitmişse su koyuyorum. Birkaç güne bir, Badi ile gezmeye çıkarken, elimde 5 l lik su dolu pet şişe ona su taşıyorum.
KORONA VİRÜSÜ BAŞLAYINCA
İşte böylece Badi ve Garip ile günlerim devam ederken, sadece ülkemizde değil, dünya genelinde Corona virüsü ve salgın bulaşma ölüm olayları başlayınca, biz de buna ayak uydurmaya, talimatlara uymaya başladık.

POLİSTEN 155 TEN RAKI İSTEYEN YAŞLI

Virüslü Coronalı Günler
Bu yazıyı yazmaya başladığım sırada bir arkadaş, cep telefonuma bir 65 yaş üstü güncel fıkralı video göndermiş. Videoda şöyle bir muhabbet vardi:
65 yaş üstü vatandaşların dışarı çıkmamalarını öğütlendiği şu günlerde, bizim 65 yaş üstündeki azgın bir vatandaşımız, 155 i açmış, peynir vb yiyecekler yanında, bir de rakı istemiş. Videoda polis amirine telefon ediyor, " amirim adam bunları bunları bir de rakı istiyor ne yapalım", diyor. Amir de gırgıra alarak, "bir de buz götürün buz buz" diyor ve kahkahayla gülüşüyorlar. İyi de, önceden ilan ettiniz, “ihtiyaçlarınız olursa, siz sokağa çıkmayın 155 i falan arayın biz getirelim” diye. Hemen aklıma, uyar mı bilmem,  bizim köyde küçüklüğümde söylenen bir atasözü geldi: "eşeği süren ossuruğuna katlanır"...
Demek ki bundan böyle bu virüs devam ettikçe, artık mizahi temaya da bürünebilecek.
65 üstü vatandaşlarda virüs daha etkili olduğu için 65 üstü vatandaşların sokağa çıkma yasağı sorunu başlayınca, ben kendimden çok Badi ile Garip’i düşünmeye başladım. Bunların gezme, mama sorunu ne olacak diye düşünmeye başladım.
YAKIN ÇARŞIYA GİTMEK ZORUNDA KALDIM
Evde eşim, “yarın sütçü gelecek paran var mı”  deyince, cüzdanda paranın olmadığını anladım.
23 Mart 20 günü akşamüstü Badi’yi gezdirmeye çıkınca, elimde eldiven, ağzımda maske en yakın ATM den para çekmek için, yolu uzatarak Özmen Çarşı’ına doğru yürümeye başladık. Badi karıncayiyen gibi burnunu yerden kaldırmıyor, öteki köpeklerin bıraktığı her idrarı kokluyor, her idrarın üstüne o da bir imzasını atıyordu. Bazen taze bırakılmış idrarı kokluyor, kokluyor idrarın dişi mi erkek mi olduğunu seçiyor, kendi erkek olduğu için dişi köpeğin o idrarını yalıyor. Böylece kaldırımı takip ederek çarşıya doğru yürüyoruz.
Böyle giderken, sık sık bahçe demirlerine asılmış bayatlatılmış ekmek poşetlerine rastlarım, onları alıyorum, Garip’in yuvasına yakın bir düz yer var, oraya götürüp ekmekleri parçalayıp saçıyorum, beni gören güvercinler dalış uçuşu ile gelip attığım bayat ekmekleri kapış kapış yiyorlar. Bunu hemen her gün, denk gelirse yapıyorum.
Kaldırımda yürürken, bahçe demirine asılmış bir poşet, poşetin içinde atılmış bir kg kadar sigara böreği gördüm, Garip için onu yanıma aldım. Yollarda tek tük in san gelip gidiyorsa da, her zamanki kalabalığı görmek mümkün değildi.
Nihayet Özmen Çarşısı’na geldim, iki ATM den birinden para çektim, orada çarşı içinde bulunan bayiden bir sayısal veya süper oynayayım, dedim bayiye girdim. Önümde beş altı kişi sırada idi. Biraz ağzı kalabalık, yüksek perdeden konuşan tezgâhtaki adam, en arkada duran eli eldivenli, ağzı maskeli beni görünce, beni azarlarcasına “amca senin gelmemen lazım, sen niye geldin” deyince benim nevrim attı, “para bitti ATM den para çekmeye geldim” dedim. Baktım adam beni adeta azarlıyor, işimi yapmaz endişesi ile hemen dönüp gittim.
Bu kez Rajiv Gandi Caddesinin kaldırımlarından aşağılara eve doğru Badi ile yürümeye başladık.
Kaldırımda giderken, çöp konteynerin yanında çeşitli çöp dolu poşetlerin yanında içinde çok belirgin çeşitli ilaçların bulunduğu dolu poşeti gördüm. Ne yazık ki birçoklarımızın evinde kullanılmayan, “iyi oldum sonra kullanırım” düşüncesi ile biriktirilen, bu nedenle son kullanma tarihi geçmiş nice ilaçlar vardır. Böylece bir süre sonra böylece bu ilaçlar çöpe atılıyor, diye düşünerek yürüdüm.
Caddenin sonunda bir köpek maması satan pet-şov dükkânı vardı, Garip için mama aldım, Garip’in evi tarafına doğru yürüdük. Garip’in yuvasının bulunduğu parka gelince, yanıma aldığım sigara böreğini Garip’in mama kabına koydum, azalan suyunu doldurdum.
Oraya yaklaşırken, hemen yakında bulunan oturmak için banklar ve üstünde güneşlik tahta tente vardı, iki delikanlı oturakları bırakmışlar, anormal bir şekilde o tahta tentenin üstüne çıkıp oturmuşlar, bir şeyler mırıldanıyorlardı.
SİGARA VE PARA İÇİN ŞANTAJ
Virüslü Coronalı Günler

Ben Garip’in suyu maması ile uğraşırken 18-19 yaşlarındaki iki delikanlıdan birisi oradan inip yanıma doğru gelmiş, bana “amca sende sigara var mı, bir sigara verir misin” dedi. Ben irkildim, hiç sigara içmediğim için, -tam adamını buldun ben sigara içmem Yeşilaycıyım, üzgünüm sigara yok, dedim.
Badi ile epey dolaşmıştık; Garip’le su-mama işini bitirince, Badi geciktik eve doğru gidelim, dedim, onun tasmasını tutarak o iki gencin yanından geçmekte olan patika yoldan yürümeye başladık. Lisede okuduklarını sandığım bu iki gençten gölgeliğin-tentenin tepesinde oturan öteki genç, “amca 15 liran var mı” dedi. Benden sigara parası istediklerini anladığım için, “üzgünüm yok aybaşında gelirsen olur” dedim.  Akşamüstü cebimle onların anormal görünümünün fotoğrafını çekerken, yüzlerini montları ile kapatıyorlardı. Biz eve doğru yürürken, o yukarıda oturan genç sesini değiştirerek ukalalığa başladı ve şöyle dedi:
Virüslü Coronalı Günler

­“-Amca sen 65 yaş üstü değil misin, dışarıda niye geziyorsun, seni şikâyet edeceğim, yoksa ya para verisin, ya sigara verirsin”, dedi. Ben de, -şu köpeği gezdirmeye, şu çalının altında yatan Garip’e de bakıyorum, onun suyu maması için çıktım-, dedim.O tehditvari havalanmaya başladı, cep telefonu ile numara çeviriyormuş gibi oynuyor, “gitme seni 153 e şikâyet edeceğim”  diyordu. Biz eve doğru yürüyorduk, onun arkamızdan sesi geliyordu, telefondan, “abi burada 65 yaş üstü bir adam var, parklarda geziyor” diyordu. Arkam süre de, “gitme amca gitme polis geliyor”  diyordu. Biz 100 m kadar uzakta olan eve doğru hızlandık.
Baktım karşı kaldırımda, uzun süre bekârların oturup gittiği, şimdi Özbekistan’dan gelen bir karıkoca’nın oturduğu, pek de bakımlı olmayan bu komşu evde belediye ekipleri dezenfektan işlemi yapıyorlardı.
Karşı kaldırımdan bir komşu da “Jefi” adlı köpeğini gezdirmek için yollarda idi. Eve geldik eşim, “ne oldu bu gün geciktiniz, endişe ettim” dedi.

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız 
Fotoğraflar: Badi’yi gezdirirken yollarda cebimle çektiğim fotoğraflar.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget