Mustafa Kemal Paşa gelecekteki parlak geleceğini düşünmeden Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşını başlatmak istemektedir.
Emperyalistlerin isteği üzerine, Mustafa Kemal, Samsun'da çıkan Rum ve Türk halkı arasındaki çatışmaları engellemek için Osmanlı Hükümeti tarafından 9. Ordunun da müfettişliği görevi ile görevlendirilmiş, bu amaçla 19 Mayıs 1919 Samsun’a gitmiştir.
Samsun’a çıkan Mustafa Kemal verilen görevi yapmak yerine, kurtuluş için hazırlıklar yapmak ve yurtsever ordu komutanları ile bağlantı kurmak, Türk Ulusunu kurtuluşa hazırlamak istemektedir.
Emperyalistlerin yakınmaları (şikâyetleri) üzerine, Harbiye Nezareti, Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’a çağırmıştır. Mustafa Kemal İstanbul’a dönmeyi reddedince, İstanbul Hükümeti 8-9 Temmuz 1919 gecesi Mustafa Kemal Paşa’nın görevine resmen son vermiştir. Aynı dakikada Mustafa Kemal Paşa askerlik görevinden istifa ederek sine-i millete dönmüş...
Ve
Kurtuluş Savaşına sivil olarak devam etmişti.
Padişahlık, Mustafa Kemal ve yurtsever Kuvayi Milliye’ye (Milli Güçler) destek olmak yerine, Vatan haini Mustafa Sabri’nin 11 Nisan 1920 tarihinde kaleme aldığı ölüm fetvasını, Şeyhülislam Haydarizade İbrahim Efendi imzalamayarak istifa eder, yerine Dürrizade Abdullah Efendi bulunur ve fetva onun tarafından verilir.
Bu fetvaya dayanılarak Osmanlı Divanı Harp tarafından Mustafa Kemal ve kader arkadaşlarını yokluklarında 11 Mayıs 1920 tarihinde ölüm cezası ile cezalandırır.
Bu karar, Osmanlı padişahı Vahdettin tarafından 24 Mayıs 1920 de onaylanır.
Boynunda ölüm fermanı olmasına karşın, Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşını başlatmaktan vazgeçmez.
O sırada çok önemli bir gelişme olur.
Yurtsever Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi (Rıfat Börekçi), Anadolu’daki 153 müftüye, müderris ve ulemasına imzaladığı "Anadolu Fetvası" olarak da bilinen Fetvayı kaleme alarak milli mücadeleye destek verir.
Yurtsever Börekçi, bununla da kalmaz, kendisi ve eşinin cenaze masrafı olarak biriktirdiği 1200 Lirayı da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal ve arkadaşlarının parasal sıkıntıda olduğunu öğrenince onlara vermiştir.
Cumhuriyetin İlk Diyanet İşleri Başkanı Olan Rıfat Börekçi’yi minnet ve saygı ile anıyorum.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşını Yengi (zafer) ile başardıktan sonra kuruluş aşamasına geçmiş ve 9 Eylül 1923 Tarihinde “Halk Fırkasını” kurarak Başkanlığını üstlenmiş, 1924 yılında da adını “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını vermiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi devrimleri gerçekleştiren ve devrimlerin bekçiliğini yapan 96 yıllık bir çınar ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Partisidir.
Bilinen bu yakın tarihi neden yazdın dediğinizi duyar gibiyim.
Şunun için yazıyorum.
Yazılı ve görsel medyaya yansıyan habere göre, üyesi ve delegesi olduğum partime büyük bir haksızlık ve hakaret olarak gördüğüm için yazıyorum
Haber şöyle…
“Muğla'nın Seydikemer ilçesinde imamlık yapan Haşim Öztürk'ün sosyal medya hesabından yaptığı skandal paylaşımda CHP'yi şeytanla ilişkilendiren imam, "Şeytana sormuşlar, Türkiye'ye niye uğramıyorsun? En son uğradığımda CHP'liler ezana yuh çekip, ıslık çalıyorlardı. CHP varken benim Türkiye'ye uğramama gerek yok demiş" ifadelerini kullandı.”
Bu imam efendi bilmelidir ki…
Eğer CHP ve lideri Mustafa Kemal ve aziz silah arkadaşları olmasaydı, şu anda imamlık yaptığın camide ezan sesi yerine çan sesleri duyulacaktı.
Diyanet İşleri Başkanına Soruyorum.
1-Bu imamın söyledikleri Diyanet İşleri Başkanlığının politikası mı?
2-Eğer değil diyorsanız, bu imam hakkında gereken soruşturmaya başladınız mı?
3-Kamu görevlisi olan bu İmam bunları yazarken kimden cesaret alıyor?
4- İmam Efendi, bu söylemleri ile Rahmetli Rıfat Börekçi’nin kemiklerini sızlatmadı mı?
5-Bu İmam, milyonlarca üyesi olan CHP’sine hakaret ederek iftira atarken, yurttaşlar arasında ayrıştırmaya gitmiyor mu?
Yaşasın Laik Türkiye Cumhuriyeti…
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları…
Gündüz Akgül
20.09.2019Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder