Aşkın Heykel sanatına dönüşmesi
Ali ve Nino’nun aşkı
Gürcistan’daki Heykele Esin Kaynağı Olan Kavuşamayan Aşıklar Ali ve Nino’nun hazin aşkları
Karadeniz gezi grubumuz, rehberimiz Arif Karaçomak yönetiminde Türkiye-Gürcistan sınırındaki Sarp giriş kapısına 1.9.2019 günü vardığımız zaman ekibimizdeki beş arkadaşın Gürcistan’na geçemeyeceğini öğrendik. Iraklı Oday Esmail ile Hayam Khalil, Gürcistan, terör korkusu ile Irak ve İran’dan kara yolu ile gelenlere geçiş izni vermediğinden; ekibimizdeki geçemeyeceklerden üç Türk de nüfus cüzdanlarını o güne kadar değiştirmedikleri için sınırdan geçiş izini vermediler. (TC Hükümeti daha önceden aldığı bir kararla eski kimlikleri yeni kimliklerle 1.9.2019 a kadar değiştirmeyenler yurt dışına çıkamaz” denilmişti; rastlantı biz de tam 1.9.2019 günü sınıra varmıştık, oysa bir gün önce gelse imişiz onlar da sınırı geçebilecektiler). Gürcistan’a giremeyen bazı arkadaşlar sinirden üzüntüden gözleri doluyordu. Biz gelene kadar sınırda 5-6 saat beklediler.
Gümrükte yurt dışına çıkış harcı 16 lira iken bir ay kadar önce 50 liraya çıkarılmıştı, gümrük girişinde 50 şer lira kişi başı harç alınıyor.
Geri kalan yol arkadaşlarımızla sınırı polis denetiminden sonra geçtik. Alışveriş yapacağımızı düşünerek hemen Gürcistan parası almamız gerekti. Bizim paramız onların parasının yarısı kadar yani 1 Larisi 2 T.Lirası 50 lira TC parası veriyorsunuz 25 Gürcistan lirası (Larisi) veriyorlar. Görüldüğü gibi komşu küçücük üç milyonluk devlet olan Gürcistan’ın bile parası bizden yarı yarıya değerli.
Rehberimiz bir Türk plakası midibüs ayarlayarak şehre girmeye başladık. Gürcistan sınırı boylarında, Bakü’de hemen hemen herke Türkçe konuşuyor, Türk parası alıp veriyorlar. Bir kebapçı dükkânına götürdü rehber. Sahibi Karadenizli Türk vatandaşı, çalışanları da Türk, lokanta önlerinde “buyurun buyurun kebaplar kebaplar” diye çağırıyorlar. Türk lokantacı bizden Türk parası aldı. Orada yaşayan Türklerle birlikte sınıra yakın yerlerde Gürcülerin çoğu da Türkçe biliyor. Kendinizi yabancı bir devlette değil de, Rize’de Artvin’de sanıyorsunuz.
Hemen yakında bulunan Osmanlı’dan kalan “Osmanlı Camisinden ezan okunurken yanına vardık, gezdik. Caminin önünde iki katlı Kuran Kursu da vardı. Caminin hemen yanında Karadenizlilerin lokantaları vardı.
Rehberimiz çeşitli yerleri söyledi “Ali ve Nino’un heykeline gideceğiz” dedi.
Gezdiğimiz yerlerde hiç müzeye gitmedik, katılımcı kadınların bazıları “bir de müze parası mı vereceğiz” diyerek kültür yapımızı dışarı vurdular! Oysa orada dünyanın sayılı botanik bahçelerinden biri olduğunu sonradan sınırı bu tarafa geçince ‘botanik bahçesini gezdiniz mi” dediklerinde öğrendik.
Deniz kıyısına doğru yürümeye başladığımızda Bakü Meydanında ve denizin kenarında soyut resim, soyut heykel gibi görünen dolanı dolanı kalın telden yapılmış gibi görünen Ali ve Nino’nun heykeline vardık. Hiç böyle ilginç anıt görmemiştim, hele bu anıta esin olan Ali ve Nino aşk öyküsünü bilmiyordum. Heykele uzun uzun baktım, o ne, Ali ve Nino yavaş yavaş dişli çark mekanizmasının üzerinde dönüyorlardı. Geceleyin de renkli ışıklarla müzik eşliğinde ışıklandırılıyormuş. Ziyaretçiler hemen herkes bu aşk anıtının önünde fotoğraf çektiriyorlardı.
Etrafta çeşit çeşit yiyecek satıcılar ile dolu idi. Orayı ziyaret edenler, Ali ile Nino’nun heykeli etrafında fotoğraf çektirmek için sıra bekliyorlardı. İşin doğrusu, şimdiye değin böyle bir heykel ve Ali ve Nino’nun romanı olduğunu bilmiyordum. Öğrendiğim zaman olaya, kahramanlarına çok hüzünlendim, ayrıca neden bizim ülkemizde böylesine sanat eserlerini, romanları canlandıran heykel sanatı yok diye de üzüntü duydum. Burada bu satırları yazarken, sekiz yıl kadar önce Heykeltraş Mustafa Aksoy’un Kars’a yaptığı bunun gibi İnsanlık Heykelini Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanken “ucube” diyerek “sanata müdahale” ettiğini ve yıktırdığını anımsayınca ayrı bir üzüntü duydum. (Yakın zamanda AYM bu yıktırmanın sanata müdahale olduğundan yıkmanın hukuka uymadığına, ne ki heykeltıraşa tazminat verilmesine karar verdi). Neyse biz yine Bakü meydanında Ali ve Nino’nun hazin öyküsünü canlandıran heykele dönelim
Azeri sanatçı Kurban Said’in başyapıtı olan Ali ve Nino, ilk kez 1937’de Viyana’da yayımlanmış ve yüzyılın ölümsüz aşk romanlarından biri olarak değerlendirilmiş. Bu büyüleyici roman, farklı dinlerine, kültürlerine ve savaşa rağmen birbirlerine tutkuyla bağlı kalan iki insanın öyküsünü anlatıyor.
İşte Tiflisli heykeltıraş Tamara Kvesitadze’nin göz kamaştırıcı heykeli de tam bu öyküden esinlenerek ortaya çıkıyor. 2010’da açılışı yapılan bu heykelin kusursuz görüntüleri ile sizlere bu efsanevi aşkı heykel sanatına dönüştürerek bize sunmakta.
Bizim gruptan bir arkadaş, bu garip görünen heykele bakarak, “bu bizim ülkede olsa valla yıkarlar, taşlarlar” diyordu.
Hazar Denizi’nin kıyısında Bakü’de, Doğu ile Batı iç içe ama karşı karşıya yaşar ve yüzü Doğu’ya dönük olan Ali Han Şirvanşir ile Avrupalı duyarlılığına sahip olan Nino Kipiani okul yıllarında birbirlerine âşık olurlar
Bu imkânsız aşkı yaşatabilmek, Doğu ile Batı arasındaki sınırı kaldırmak kadar zordur
Bu yüzden Ali atalarının inançlarıyla, Nino’ya olan aşkı arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.
Liseyi bitirdikten sonra Ali, Nino’ya evlenme teklifi eder
Nino, başlarda tereddüt eder. Ama Ali, ona hareminin bir parçası olmayacağını garanti edince ikna olur.
Ali’nin babası, evlilik fikrini destekler ancak Nino’nun babası evliliği ertelemeye çalışır
Sürekli bir kaçma ve kovalamaca ile geçer yaşamları.
Tam mutluyuz dedikleri anda ülkelerinde savaş çıkar, Ali ülkesini savunmak için savaşa gider ve orada ölür
Kızıl Ordu’nun Azerbaycan’a girmesiyle savaş çıkar ve Ali savaşa gider. Bin bir güçlükle bir araya gelen aşıkların hikayesi bu mutsuz sonla biter.
İşte Tiflisli heykeltıraş Tamara Kvesitadze, heykelin yapımında bu ölümsüz aşktan ilham almış 8 metrelik bir erkek ve kadın figüründen oluşan “Aşk Heykeli”, Gürcistan, Batum’da Karadeniz kıyısında yer alıyor.
2007’de yapılan ancak açılışı 2010’da yapılan Ali ile Nino heykeli, motorlu bir mekanizma ile çalışıyor. Vücudun geniş ve dar yerlerine göre paslanmaz metal dairelerden olan ilginç görünüm arz eden bu yapıt, Karadeniz kıyısında Bakü Fuzuli Meydanında bulunmakta. Motorlu dişli çarklardan olan mekanizmada Ali bir uçta Nino bir uçta sürekli dairesel bir oramda sürekli birbirine değmeden dönmekteler. Dönerken aynı eksen hizasına geldiklerinde, uzaktan bakarken bu iki talihsiz aşık birbirleriyle kavuşuyormuş gibi devam etmekte. Biraz sonra dairesel döngüde uzaklaşmış görülüyorlar. Sanatçı dairesel mekanizmada âşıkları öylesine ayarlamış ki, uzaktan bakınca bir kavuşuyor, bir de ayrılıyorlar gibi görünüyor. Geceleri renkli ışıklarla manzara daha hazin bir ortam yaratıyor.
Gürcistan’ın Bakü kentinde caddeleri dolaşırken, binalardaki farklı mimari tarzları dikkatimi çekti, çok farklı tarzda binalar yapılmıştı.
Girerken de çıkarken de dış mahallelerin önlerinde inekler yayılıyordu. Bakü’nün bizim taraftaki Trabzon sahillerine göre daha fazla sıcak olduğunu fark ettik, deniz sahillerindeki plajlar yüzen, kumlarda dinlenen insanlarla dolu idi. Bizim deniz sahilleri daha dalgalı, hava serin ve daha tenha idi.
Dönüşte sahil boyunca, Pazar, Perşembe vs ilçe ve illeri seyrederek Samsun’a doğru yöneldik.
Kaynak: Dilek Üğüden https://listelist.com/ali-ve-nino/
Not: İnternetten Ali ve Nino’nun dolanan heykeli diye yazarsanız, heykelin Ali ve Nino’nun birbirine kavuşmak için nasıl dolanıp durduğunu görürsünüz.
Cevat Kulaksız
Yorum Gönder