Bir gün ziyaretine gittiğimde yargı sorunlarını tartışırken, söz amatörce 2001 yılından beri yazdığımı ve çeşitli internet sitelerinde yazılarımın yayınlandığını söylediğimde, bizim gazeteye de yazar mısın? Önerisinde bulundu. Dostumu kırmayarak yazmaya başladım.
Gazeteyi yöneten sevgili Göksel Kayseri idi. 2011 yılında Demokrat Urla kapanınca Göksel, Pencere Haberi çıkarmaya başladı. 18.06.2012 tarihinden beride burada yazıyorum.
Demokrat Urla da yazdığım ilk yazı yargının sorunlarıyla ilgiliydi. O günden bu güne kadar yargının durumu daha çok tartışılmaya başlandı ve yargı büyük güven kaybına uğradı.
Bu gün ne yazık ki siyasetçilerin yargıyı, yargıya bırakmayarak parti yargısını yaratmaları nedeniyle durum daha da kötüye gitmekte ve aradan 8 yıl geçmesine karşın o yazı hala güncelliğini korumaktadır.
O yazıyı dostlarımla paylaşarak, Yargının bu gün bulunduğu durumun yorumu kendilerine bırakıyorum.
21.03.2018 G.A.
YARGI CEPHESİNDE BÜYÜK YANGIN VAR...
Demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazı güçler ayrılığıdır.
Anayasamızın 7,8 ve 9’uncu maddeleri bu güçlerin Yasama, Yürütme ve Yargı olduğunu amir hükümler şeklinde belirtmiştir.
03.Kasım.2002 tarihinde yapılan genel seçimle iktidara gelen AKP, seçim yasalarında ki çarpıklıkla TBMM’de elde ettiği çoğunluğa dayanarak Yasama ve Yürütmeyi etki alanına almış, o günden beri yargıyı etki alanına almak için büyük çaba sarf etmektedir.
AKP, lehine karar veren yargıya toz kondurmayıp, “bağımsız yargıya kimse karışmasın”, “Yargıya müdahale suç, hâkim ve savcıları rahat bırakın” derken, aleyhine çıkan kararlarda yargıyı topa tutarak, “Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır.”, “Efendi bu senin değil, Diyanet’in işi”, "Bu karar yargı açısından yüzkarasıdır.”, “Hukuk bu kadar zedelenmemeli. Nefislerimizi bu kadar tatmin etme yoluna gitmemeliyiz.”, "Bizler milli iradenin üstünde bir irade tanımıyoruz” söylemleri ile yargıyı aşağılama ve yıpratma yolunu seçmektedir.
Aleyhe karar veren birçok Yargıcın, soruşturmalar geçirdiğini, mağdur edildiğini, sonuçta aklandığını tüm kamuoyu ibretle izlemektedir.
Kamuoyunda yaygın olan yandaş yargı söylemi, yansız ve adil olması gereken yargıyı oldukça yıpratmış ve insanlar artık yüksek sesle yargıya güvenmediklerini söyler hale gelmiştir.
Son günlerde herkesin göreceği şekilde meydana gelen olaylar, yargı cephesindeki büyük yangının ipuçlarını açığa çıkarmıştır.
Bu olaylara kısaca göz attığımızda;
-Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu: “Anayasa Mahkemesi referandumu iptal ederse anayasayı ihlal eder. İptal türbandan sonra ikinci yanlış karar olur.” Diyerek Yüksek mahkemeye etki yapmakta sakınca görmüyorsa, Yargıda büyük yangın vardır.
-Malum davayı gören mahkemenin Başkanı Köksal Şengün, “hukuk ayaklar altına alınmıştır, her şeyde sıkıntı vardır, bu böyle, bu hukuk böyle gitmez, güven kalmadı” diye feryat ediyor duruma gelmişse, Yargıda büyük yangın vardır.
-Malum davada, Avukatlar, bir meslektaşlarının tutuklanmasının haksızlığını dile getirerek cüppelerini çıkarıp dışarı çıkarak yargıyı protesto ediyorsa, Yargı cephesinde büyük yangın vardır.
-Yargıtay’ın istemine karşın, yargılanan bir Cumhuriyet Başsavcısının dosyası aylardır Yargıtay’dan kaçırılıyor ve Yargıtay ilgili dairesi, dosyayı göndermeyen yerel mahkeme yargıçlarını Cumhuriyet Savcılığına ihbar ediyorsa, Yargı cephesinde büyük yangın vardır.
Şu bilinmelidir ki tarafsız ve adil yargı günü geldiğinde herkese gerekecektir. Bu nedenler yargının bu kadar yıpratılması ve güvenilmez hale getirilmesi kimseye yarar sağlamayacaktır.
Bizim dönemimizde yargıyı, bu günün onda biri kadar yıpratan Yargıç ve Cumhuriyet savcıları hakkında mutlaka gereği yapılır ve yargının yıpratılması engellenirdi.
Yargı cephesindeki bu yangını söndürmek ve yargının tekrar güvenilir hale getirmek hepimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Gündüz Akgül
10.06.2010Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder