İranlı bir Türk olan Ülgen Tölge’nin Atatürk hakkındaki tespitleri

İçimizdeki Atatürk düşmanlarına inat, Dinci İran Devletinin bir insanı Atatürk’ü böyle tanımlıyor, anlatıyor: Atatürk kimdir?

İranlı bir Türk olan Ülgen Tölge’nin Atatürk hakkındaki tespitleri
İçimizdeki Atatürk düşmanlarına inat, Dinci İran Devletinin bir insanı Atatürk’ü böyle tanımlıyor, anlatıyor:


Atatürk kimdir?


1- Atatürk üst insandı. Onu herkesle karşılaştırmak doğru olmaz kanımca.


Atatürk’ün vatan sevgisi basit bir ifade olur! Üst insanlarda vatan sevgisi çok farklıdır!


Başka şey olmalı: Vatan kuruculuğu...


Farklı düşünüyorum bu konuda.


Çünkü o zaman sevilecek vatan diye bir olgu yoktu.


Osmanlı’nın yok ettiği ümmetçi karanlık geçmişin harabeleri vardı.


Vatan sadece toprak yığınından oluşmuyor. Vatan, değerlerin zarfıdır.


Peki Atatürk zamanında hangi değerler vardı? Hiçbir değer...


Hiçlik vardı.


İnsan hiçliği nasıl sevebilir?


Atatürk sevilecek ve insanca değerlere zarf olacak bir vatan tesis etmek istedi.


Yüksek ölçüde de bunu başardı.


Çünkü üst insanlar, değerlerin kurucuları olurlar.


O değerlerle de vatan, madde olmaktan, toprak yığını olmaktan çıkarak manevi ölçütlerin yurduna dönüşür. Atatürk´ün kurduğu ve Anadolu´ya armağan ettiği değerlerin O´ndan önce var olduğuna dair hiçbir örnekle karşılaşmadım.


Nelerdi bu örnekler?


2- Cumhuriyet bir değerdir ve Atatürk öncesi yoktu.


3- Laiklik, sadece bir değer değildir, değerlerin üreme ve üretilme olanağıdır ve Atatürk öncesi yoktu.


4-Türkçe bir değerdir ve Atatürk öncesi yoktu. Özellikle benim için önemli olan budur.


Ben birkaç dil bilirim ve Türkçenin de birkaç lehçesini bilirim.


Atatürk öncesi Türkçe yoktu.


Felsefeye, fiziğe, tıbba, bütün bilim dallarına girmiş bulunan modern Türkçenin kurucusu Atatürk´tür.


Çağımızda eski Yunan felsefesinden modern Batı felsefesine denli bilgi kaynakları tercüme edilmişse, bunun nedeni Atatürk tarafından insanlık tarihine sunulan ve grameri belli olan Türkçedir.


5- Atatürk öncesi kadın yoktu.


Şeriat esiri ve seks makinası olan, evde oturması gereken, cihat için çocuk doğuran dişi nesne vardı.


Kadına insan onuru kazandıran, yazıp okuması için önündeki şeriat engellerini kaldıran, seçip seçilme hakkı kazandıran Atatürk olmuştur. Atatürk olmuştur ve başka kimse olmamıştır.


6- Atatürk öncesi tarih hafızası olan bir toplum yoktu.


Çünkü tarih bilgisi ve bilinci olan bir toplum yoktu.


10 yıl boyunca TDK başkanlığı yapmış olan felsefeci Macit Gökberk "Değişen dünya, değişen dil" kitabında "Ortaokulu Osmanlı döneminde bitirdim. Anadolu’da Selçuklu devletinin de olduğunu Ortaokulu bitirdikten sonra yabancı kaynaklardan öğrendim" diye yazar.


Yani Anadolu toplumunda tarih bilinci ve bilgisi yoktu.


Bu hafıza, bilinç ve bilginin yaratıcısı Atatürk’tür.


7- Türkler için (Sadece Türkiye Türkleri için değil) Atatürk´ten önce tarihin kendisi de yoktu. Üst insanlar kendilerinden itibaren başlayan tarihin yaratıcıları olmuyorlar. Daha önceki tarihin de kurtarıcıları, aydınlatıcıları oluyorlar. Bu açıdan Atatürk tarihin kurucusu, kurtarıcısı ve aydınlatıcısıdır.


8- Atatürk öncesi Arap töreleri Türk toplumunun beynini öylesine karanlığa gömmüştü ki, iğne deliği denli bir yer bile ışık sızması için kalmamıştı.


Atatürk büyük dinsel aydınlatıcı gibi Kuran’ı Türkçeye çevirttirerek 1000 yıllık katı ve delinmesi güç olan karanlıklara ışık sızdırtmaya çalıştı ve büyük ölçüde başarılı oldu.


Günümüzdeki Osmanlı karanlıklarına dönüşün macerası başkadır.


9- Atatürk´ten önce edebiyat yoktu, çünkü alfabe yoktu.


Arap alfabesi, sadece Türkçe'nin düşmanı değil, Arapçanın ve Farsçanın da düşmanı. Arap harflerinin beyinleri körleştirme sürecini durduran Atatürk olmuştur ve başkası değildir.


Atatürk öncesinde 1000 yıl boyunca Ebu Reyhan El Biruni gibi bilgeler bu alfabeden Orta Doğu’yu kurtaracak kurtarıcı üst insan aramışlardı.


O kurtarıcı Atatürk kişiliğiyle ortaya çıkmıştır.


10- Atatürk öncesi musiki yoktu.


Osmanlı sarayının saçma ve karmaşık dildeki aruz edebiyatı musiki için asla yatkın değildi ve beyinlere uyuşturucu etkisi bırakmaktaydı. Konservatuarların kurucusu ve eski karanlıklara gömülmüş toplumun estetik zevk algısını aydınlatan Atatürk olmuştur.


11- “Atatürk’ten önce, Tanzimat’tan başlayarak Batılılaşma süreci vardı ve bu süreç Atatürk’ü yetiştirdi" savını kabul edemiyorum.


Çünkü böyle olsaydı, o zaman Atatürk gibi bir önder Batının kendisinde yetişmeliydi?


Ama yetişmedi.


18. YY itibarı ile Rusya’da büyük aydınlanma süreci başladı.


Rusya aydınlanma ve intelenjiyası 19. yüzyılda bütün dünyayı etkisi altına aldı.


Tanzimat’tan sonra Osmanlı'da Dostoyevski, Tolstoy, Turgenyev, .... Gibi dâhiler mi yetişti? Yok.


O zaman neden Rusya intelejensiyası Atatürk gibi bir önder değil, Lenin gibi bir terörist yetiştirdi?


Evet, Lenin teröristti ve Çar saltanatını mensuplarının hepsini toptan teröre uğratarak katletti.


Atatürk de Osmanlı hanedanını toptan katledemez miydi?


Ama etmedi.


Hz. Muhammed’in "Yeryüzünde İslam egemen olana dek savaşın!" sözlerine benzer Lenin de "Yer yüzünde işçiler azat olana dek savaşın ve proleter diktatörlüğünü kurun!" dedi.


Ama Atatürk ne Arap ne de Lenin saçmalıklarına aldırış etti.


Bu saldırgan zihniyetlere karşı "Yurtta barış dünyada barış" söylemini ortaya koydu. Tarihte böylesine bir devlet adamıyla karşılaşmadım ve neler neler...


12- Özetle: Atatürk öncesi yokluk vardı, en önemli ve kıymetli insani ve evrensel değerler yoktu!


ATATÜRK, sadece Türkiye’ye değil, dünyaya eşsiz bir armağandır...


Alıntıdır, aktaran Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget