Bu makalenin yazıldığı 27.09. 1986 tarihi içeren günlerde, yıllarda yine siyasal çekişmeler oluyor, ama gazeteciler aydınlar güya kimliği bilinmeyen katillerce öldürülüyorlardı. Günümüzdeki siyasal yaşantımızın en gerici iktidarı AKP-RTE yönetiminde ise gazeteciler ve aydınlar öldürülmüyorlarsa da kimi evlerinin önünde kimi sokakta denk düşen her yerde iktidarın trolleri yandaşlarınca darp ediliyorlar, adeta eskilerin söylemi ile “eşek sudan gelinceye kadar kötek atılıyor”, çeşitli zaman ve biçimde yumruk atmalardan tutun da çeşitli biçimde darp ve dayak yiyorlar. Gazeteciler ve muhalif kişi ve yazarlar saldırıya uğruyorlar. Siyasi yaşantımızdaki atışmalar, sataşmalar, tehdit ve hakaretler haliyle trol ve yandaşlara bir tahrik saldırı işareti oluyor olmalı ki siyasi arenadan tutun da spor sahalarına kadar yumruklaşma ve saldırılara neden olmakta olduğunu görerek yaşıyoruz. İşte bu Muammer Aksoy zamanından beter curcunalı, saldırılı, öldürmeli, atışmalı, sataşmalı, yumruklamalı toplumun Türklerin Cehenneme gidişlerini bir fıkra ile rahmetli Muammer Aksoy bize yansıtıyor. Yazısında Rahmetli Aksoy, 2000 yılından önceki Türklerin Ahiretteki akıbetlerini Cehennemdeki durumlarını bize aşağıdaki fıkra ile anlatıyor. Günümüzdeki siyasal toplumsal yaşantımıza bu fıkra da uymuyor mu? Fıkraya konu edilen yıllarda sosyal demokratlara izafeten anlatılıyorsa da siz bunu günümüzün kavgalı siyasilerine, kavgalı siyaset yaşantısına uyarlayarak yorumlayın, karar sizin.
“Siyasiler birbirlerini iktidara gelmelerini önlemek için elden geleni yapmaktalar. 2000 yılında cehennemi ziyaret eden bir kişiye, yerde fokur fokur kaynayan çamur kazanları ve başlarında bekleyen eli balyozlu zebanileri göstererek, “işte bu kazanlarda her ülkenin her doğrultudaki siyaset adamları kaynamaktadır, birisi kazandan çıkmak isterse, zebani başına vurup onu engel olur”, denilince yalnız bir tek kazanın başında zebaninin bulunmadığını gören ziyaretçi, zebaniye bunun nedenini sorar, aldığı yanıt şöyledir:
“Orada Türk sosyal demokratlar kaynıyor, bu nedenle zebaniye gerek yok; içlerinden birisi dışarıya çıkacak duruma gelirse, onu zaten arkadaşları bacaklarından aşağıya çekerler.” İşte iktidar partisinin bin bir tekelden ve ayrıcalıktan yararlandığı bir seçim cehenneminde, bir Türk sosyal demokrat partisi yukarıya çıkabilecek duruma gelmiş; ama, kazanmasına hiçbir olanak bulunmayan başka bir sosyal demokrat parti, onu bacağından aşağıya çekmekte meşgul. “Ben çıkamayacağım, o da çıkmasın”, diye bar bar bağırıyor, zebanileri bile göreve çağırıyor!”(2) Ben bunu, “sosyal demokratlar” olduğu kadar Türk siyasiler için de algılıyorum.
Ne dersiniz, gerek parti içindeki aynı parti mensupları ile partiler arasındaki siyasal kavgalar ve çekişmeler “sen seçilemezsin ben seçileceğim, sen iktidara gelmeyeceksin ben geleceğim” şeklindeki kıyasıya çekişme ve kavgalar, cehennemdeki çekişmelere benzemiyor mu?
Umarım ülkemizdeki zorlama kör topal demokrasi de Batı’daki gibi çağdaş demokrasiler seviyesine ulaşır. Toplumlar ancak gerçek bir demokrasi ile çağdaşlaşabilir.
Bu vesile ile evinin önünde 1990 da katledilen Prof. Dr. Muammer Aksoy’u rahmetle anıyorum.
Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com< Son notlar
(1) Prof. Dr. Muammer Aksoy (1917-1990)
(2) Devlet Hukukla Yaşar Muammer Aksoy. Cumhuriyet Kitapları sf. 145-146
Yorum Gönder