8/Şubat/2023 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6785 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla Anayasanın 119. maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca, deprem tabii afetine uğrayan on ilimizde 08/02/2023 Çarşamba günü saat 01.00 itibariyle ve üç ay süreyle olağanüstü hal ilanına karar verilmiştir.
Olağanüstü Hal ilanının yasal dayanağı olan Olağanüstü Hal Yasasının 1.maddesinin (a) bendinde;
“Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinden birinin veya birden fazlasının görülmesi durumunda” Cumhurbaşkanının, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebileceği yazılıdır.
Olağanüstü hal kararı Resmi Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.
Burada, olağanüstü hal döneminde Cumhurbaşkanına kanun hükmünde kararname yayınlama yetkisi tanıyan yasanın 4. maddesi, olağanüstü hal bölgesi dışında yaşayan milyonlarca insanımızın özgürlükleri açısından çok önemlidir.
Peki 4. madde ne demektedir?
“Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Anayasanın 91 inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.” demektedir.
Anayasanın 119. maddesine göre de; Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara, yani; Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez sınırlamasına, tabi olmaksızın, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur.
Demek ki; Tabii afet nedeniyle on ilde olağanüstü hal ilan eden cumhurbaşkanı, anayasanın 119.maddesi ile Olağanüstü Hal Yasasının ilgili maddesine göre, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler konusunda da, anayasanın 104.maddesindeki sınırlamaya tabi olmaksızın, sadece olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlı olarak, kanun hükmünde kararname çıkarabilecektir.
Cumhurbaşkanına tanınan; temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevler konusuna kadar uzanabilecek bu kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin sınırsız bir yetki olmadığı bilinmelidir.
Burada iki sınır söz konusudur.
Sınırlardan ilki; Cumhurbaşkanının çıkaracağı kanan hükmünde kararname, anayasanın ve yasanın ilgili 119. ve 4. maddelerine göre sadece; olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarabilecektir.
İkinci sınırlama; çıkarılan kanun hükmünde kararnameler, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olacağı gibi, doğuracağı sonuçları ve kapsama alanı itibariyle sadece olağanüstü halin ilan edildiği illerde geçerli ve uygulanabilecek olan konularda kararname çıkarabilecektir.
Saray iktidarı, bu olağanüstü hal ve buna dayanarak çıkardığı kanun hükmünde kararnameler konusunda sabıkalı olup, sicili bozuktur maalesef.
15.Temmuz darbe girişimini bahane ederek, bu nedene dayalı olarak, haklı ve anayasal bir nedenle ilan ettiği olağanüstü hal yönetimini kötüye kullanmış ve siyasi geleceği ve iktidarının yararlarını düşünerek, olağanüstü halin ilanını gerekli kılan konularla sınırlı olan kanun hükmünde kararname çıkarabilme yetkisini kötüye kullanmış, olağanüstü hal ilanını gerekli kılan nedenler dışında da, her konuda kanun hükmünde kararnameler çıkararak, darbe girişimini fırsata ve siyasal ganimete çevirmiştir.
Korkarız ki; saray yönetimi, yaklaşan seçimleri de dikkate alarak, olağanüstü halin geçerli olduğu iller dışında sonuçlar doğuracak, bölgeden bilgi ve görüntü aktarımını, şikayetleri ve eleştirileri yasaklayan, tabii afete dayalı olağanüstü hal ilanını gerekli kılan konular dışında da kanun hükmünde kararnameler çıkararak, olağanüstü hal kapsamındaki on ilimizin dışına taşan, ülkenin tümü için geçerli, sosyal medyayı yasaklama, kısıtlama, haber alma, haberleşme, eleştiri ve basın özgürlüklerini, anayasaya ve yasalara aykırı olarak sınırlama yoluna sapacaktır.
Bunun ilk işaretleri, sosyal medyaya getirilen sınırlama ve yavaşlatma ile verilmeye başlanmıştır bile.
On binlere varan, sayıca nereye varacağı da belli olmayan günahsız insanların cesetleri üzerinden siyasi yarar elde etmeye, bu afetten önümüzdeki seçimler için siyasi yarar elde etmeye, bu afeti fırsata dönüştürmeye yönelik olarak, uğranılan deprem tabii afetinin en az zararla sonuçlanması için alınması gerekli önlemleri zamanında almamanın suçluluk psikolojisi ile tabii afet nedenine bağlı olağanüstü halin gerekli kıldığı konular dışında ve olağanüstü halin ilan edildiği on il sınırlarını aşan, tüm ülkeyi ve ülke insanını olumsuz etkileyen kısıtlamalar getiren olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerin çıkarılması, anayasaya ve ilgili yasaya göre asla mümkün değildir.
Olağanüstü hal Yasasının ilgili 6,7 ve 8. maddelerine göre, para, mal ve çalışma yükümlülükleri getirilebilir 9.maddede belirtilen olağanüstü halin ilan edildiği bölgelerle sınırlı yasak ve kısıtlamalar getirebilir sadece.
Umarız, amacınız; üzüm yemektir, bağcı dövmek değildir.
Bu nedenle, özellikle halkın, seksen beş milyonun bilgi edinme ve haberleşme, toplantı ve gösteri yürüyüşü ve basın özgürlüğünü kısıtlayan tüm ülkede sonuç doğuran kanun hükmünde kararnamelerin çıkarılması ve kararların alınarak uygulamaya konulması halinde, bu bir anayasa ihlali ve suçu olacak ve adı olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi olsa da, olağanüstü hal bölgesi dışında doğuracağı sonuçlar nedeniyle, Anayasa Mahkemesinin denetimine açık olacaktır.
Güner Yiğitbaşı
Güner Yiğitbaşı
08/02/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder