“Ben sizi aç susuz bıraktım ama anasız babasız bırakmadım". İsmet İnönü
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın CHP’yi eleştirirken, İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1940 ların kıtlık yıllarında, halka ekmeği herkese yetecek kadar vermek için her aile ve kişiye verilen ekmek karnesini değişik yıllarda halka gösterdiğini hem de defalarca gösterdiğini medya organlarından izlemişsinizdir.
CHP iktidarı döneminde savaş yılları ve kıtlık olduğu için ekmeğin karne ile verildiği doğrudur, ancak bunu söylerken o zamanki savaş koşullarını da düşünmek gerekir. 1939-1945 arasında devam eden İkinci Dünya Savaşı sırasında tek adam yönetimli ülkeler Almanya (Hitler), İtalya (Mussolini), Rusya (Stalin) yüzünden Avrupa kana bulanmış, saldırgan Hitler Almanya’sı Avrupa’yı baştan başa Yunanistan’a kadar işgal etmiş, Türkiye sınırına dayanmıştı. Almanlar tarafından Türkiye’ye, “bizimle birlikte Rusya’ya karşı savaşa gir” diye baskılar yapılmaktadır. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın her yönden iyice zayıfladığı yıllarda 1914 de gereksiz yere savaşa sokulmasını unutmayan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kanlı savaşa girmesini siyasi manevralarla önlemiştir. İkinci Dünya Savaşı insanlık tarihinin en fazla insan kaybının olduğu savaştır. Yine de Türkiye’nin kendi iradesi dışında savaşa girmesi halinde tedbir olarak büyük bir ordunun hazırda tutulması gerekti ve T.C. iki milyondan fazla asker beslemek zorunda kalmıştı.
Bir yandan da Yunanistan’ı işgal eden Almanlar, “İstanbul’u da bombalar Türkiye’yi savaşa zorlar” endişesi ile Cumhurbaşkanı İnönü olağanüstü tedbirler alır; geceleri İstanbul’da uçaklara karşı karatmalar yapılır, fotoğrafta görüldüğü gibi minarelerin şerefelerine uçaksavar makineli tüfekler yerleştirilir.
Öte yandan Türkiye’nin kalkınma hamleleri, Osmanlı’dan gelen borçlar ve mali sorunlar, 1929 Mali buhranın etkileri ile ülke zor durumdadır. Savaşa katılma olasılığı karşısında askerlik dört yıla çıkarılır, yetişen en verimli genç insanlar askere alınınca ekip dikecek kişiler azaldığı için tarımsal ürünlerde düşüş olur ve ülkede sıkıntılar ile kıtlık başlar. Bu uygulama doğrultusunda ekmek üretiminde tasarruf yapılması adına una %15 oranına kadar arpa koyulması belirtilmiştir. Bu rakamlar sonradan %20 arpa ve %30 çavdar olarak değiştirilmiştir. Tek tip ekmek uygulaması bir miktar tasarruf sağlamış olsa da un ve hububat kıtlığının önüne geçmek pek mümkün olunmamıştır. Bu sebepten ötürü ekmek karnesi uygulamasına geçiş yapılmıştır. Bu zor sıkıntılı zamanda bile Almanlar tarafından işgal edilen Yunanistan’a bile hükümet yiyecek-buğday yardımında bulunmuştu.
Zamanın Başbakanı Refik Saydam hükümetince 2. Dünya Savaşı sürecinde yaşanan ekonomik sıkıntıların önüne geçmek doğrultusunda Ocak 1940’da Milli Koruma Kanunu’nu çıkardı. Bu kanun doğrultusunda çıkan kararnameler savaş ekonomisini doğrudan yönlendirdi. Milli Korunma Kanunu hükümete fiyatları saptamak, ürünlere el koymak hatta zorunlu çalışma yükümlülüğü getirebilmek gibi sınırsız yetkiler tanınmıştı. Hükümet, Milli Korunma Kanunu’na dayanarak ilk olarak enflasyon ve karaborsacılığı önlemek için narh uygulaması ve fiyat mukabelesi gerçekleştirdi. İkinci olarak bazı ekmek gibi temel malların karneyle dağıtılmasına geçildi. 1942-1946 yılları arasında zorunlu olarak 4 yıl süreyle karne ile ekmek satışı yapıldı. Karne ile ekmek satışının bitiminden sonra bazı vatandaşlar Cumhurbaşkanı İnönü’ye, “bizi aç bıraktın, bazen ekmek bulamıyorduk paşam” diye sitem edince, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün şu unutulmaz sözü belleklerden hiç çıkmaz oldu: “Ben sizi aç susuz bıraktım ama anasız babasız bırakmadım". Böylece ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü, savaşın insan kaybının, insanların anasız babasız kalmanın acısını ve önemini vurguluyordu.
Türkiye savaşa girmediği halde savaş ekonomisinin koşullarını tüm ağırlığıyla yaşadı. Yetişkin nüfusun büyük bir bölümünün askere alınması ile üretim gücü büyük ölçüde yitirildi, örnek olarak savaş yıllarında buğday üretiminde %50’ye yakın bir gerileme yaşanmış olması söylenebilir. O savaş yıllarında ekmeği tasarruflu kullanma endişesi ile devlet vatandaşa karne ile ekmek dağıtmak zorunda kalırken ve her yerde tek tip ekmek çıkarmayı zorunlu kılar. Ekmek dağıtımını, üretimini ve satış fiyatını düzenlemek adına 1942-1946 yılları arasında Ekmek Karnesi uygulaması uygulanmıştır. Eşit koşullarda ekmek tüketimini hedefleyen uygulama suistimaller, karaborsacılık, evrakta sahtecilik gibi adli hadiseler ile karşılaşmıştır. Bu gibi suçları cezalandırmada Milli Korunma Kanunu kapsamına giren bütün suçları yargılamak adına kurulan Milli korunma mahkemeleri zamanının büyük bir kısmını bu hususa harcamıştır
Ülkenin bu sıkıntılı durumunu düşünmeyen, hesaba katmayan 1950’den sonra gelen gerici iktidarlar, ellerine aldıkları ekmek karneleri cahil halka göstererek “kıtlık getirdi” diye CHP’yi insafsızca eleştirmeye kötülemeye devam edegelmişler.
Devlet yeterli silolar olmadığı için halktan aldığı buğdayı koyacak yer bulamaz, o sıralarda az kullanılan camilere buğdayı koymak zorunda kalır. O koşullarda her devlet adamı bu tedbirleri almak zorunda idi. 1950 de CHP’den sonra gelen Cumhuriyet, demokrasi, Atatürk karşıtı iktidarlar günümüze kadar bunları dillerine dolamışlar, “CHP kıtlık getirdi, CHP camileri kapattı” diye acımasızca insafsızca CHP’yi kötülemişlerdi. Böylece ülkenin kurucu ve zor günlerin partisi CHP 1950’den sonra asla doğru düzgün iktidara gelememiştir. İşte ülkemizde “tek adam” yönetiminin başında bulunan R. Tayip Erdoğan da böylesine 1940 lı yılların kıtlık günlerinin ekmek karnesini eline alıp insafsızca CHP’yi eleştiriyordu.
Kaynak:
BAKAR, Bülent, “İstanbul’da Ekmek Karnesi Uygulaması, Karne ve Ekmek Suistimalleri (1942-1946)”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Cilt:12, 2013/2, s.1-60.
BORATAV, Korkut, Türkiye İktisat Tarihi, İmge Kitabevi, Ankara, 2005.
DOKUYAN, Sabit, “İkinci Dünya Savaşı Sırasında Yaşanan Gıda Sıkıntısı ve Ekmek Karnesi Uygulaması”, International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Cilt: 8, 2013, s.193-210.
KAYRA, Cahit, 1923-1950 Devletçilik Altın Yıllar, Tarihçi Kitabevi, İstanbul, 2015.
METİNSOY, Murat, İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2017.
Cevat Kulaksız
Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com
Yorum Gönder