Bu hain darbe girişiminde bulunulan 15.Temmuz.2016 günü iş başında bulunan ve halen de iş başındaki AKP iktidarı; başarısız kalan bu darbe girişiminin yapıldığı 15.Temmuzu,Şehitler Ve Demokrasi günü olarak ilan etti ve resmi tatil de olan her 15.Temmuz günü, Şehitler ve Demokrasi günü olarak kutlanmaktadır.
15.Temmuz hain darbe girişiminin bastırılması ve başarılı olamaması, demokrasimiz ve milletimiz adına bir başarı ve mutluluk kaynağıdır.
Demokrasiden yana olan, ülkesini ve milletini seven herkes, hiç kuşkusuz, bu darbe girişiminin başarılı olamamasından dolayı çok mutlu olmuştur.
Darbe girişiminin bastırılmasından kaynaklı mutluluğumuz gereği,15.Temmuz gününün Şehitler Ve Demokrasi günü olarak ilan edilmesine ve her yıl kutlanmasına, prensip olarak asla karşı değiliz.
Ancak; bugün ülkemizin içinde bulunduğu koşullara ve demokrasi karnemize bir baktığımızda;
Darbe girişiminde bulunan FETÖ Örgütünün, darbe girişiminde bulunacak kadar güçlenmesinde, Emniyete, yargıya ve Türk Silahlı Kuvvetlerine çöreklenmesinde etkin kadroları ele geçirmesinde ihmali, gafleti ve çok ağır kusuru bulunan,
FETÖ ile aynı menzile koşan, darbe girişiminin bastırılmasından sonra, bunu fırsat bilerek darbecilerle mücadele adı altında ilan ettiği olağanüstü hal yönetimini, anayasanın öngördüğü anayasal sınırlarını aşarak, olağanüstü halin ilanını gerekli kılan konular dışında da bir çok Kanun Hükmünde Kararname çıkararak, anayasal ve yasal kurum ve kuruluşları yok eden, kararnamelerle devleti yeniden dizayn eden,
Özgürlükleri sınırlayarak askıya alan, daha sonra da Parlamenter sistemi kaldırarak, yerine ne olduğu belirsiz, Türk usulü başkanlık sistemi adı altında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini getiren,
Kuvvetler ayrılığı ilkesini yerle bir eden,
Hakimiyetin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğunun kanıtı parlamentoyu etkisizleştiren,
Yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını yok eden,
Darbe girişiminin bastırılması için milletten destek bekleyerek onları sokağa çağırıp, aylarca sokak nöbetleri tutturmasına rağmen; demokrasinin gereği, olmazsa olmazı, anayasal hakkını kullanarak siyasal iktidarı eleştiren milletin barışçıl protesto haklarını kullanmak üzere sokağa çıkmalarını, şiddet kullanarak engelleyen, milleti sadece kendinden dolayı ve kendi yararı için kullanan,
Demokrasiyi sadece kendisi için var sayan, nalıncı keseri gibi kendisine yontan,
Sandık ve seçim yoluyla, milli iradeyle dahi, kaybetmesine rağmen, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını, seçimi kazanan muhalefete bırakmayarak, Yüksek Seçim Kuruluna etki yaparak, hiçbir haklı hukuki gerekçe olmaksızın İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal ettirerek yenileten,
Görsel ve yazılı basınının büyük çoğunluğunu, kendisine yandaş yapan, basın özgürlüğünü işlevsiz bırakan ve yok eden, tarafsız ve özgür kalmayı başaran çok az sayıdaki gazete ve gazeteciyi de, elindeki yargı silahını kullanarak susturmaya çalışan, birçok gazetecinin cezaevlerini mesken haline getirmesine doğrudan sebep olan,
12 Eylül darbecileri tarafından hazırlanan yürürlükteki darbe anayasasını dahi uygulamayan,
Antidemokratik %10 seçim barajını muhafaza ederek, milli iradenin tam olarak meclise yansımasına engel olan,
Ana muhalefet partisi liderinin dokunulmazlığını kaldırarak, onu hapse attırmanın yollarını arayan,
Demokrasinin yeşerip yaşayabilmesi için zorunlu olan, iradesi hür ve özgür millet kavramını ağızlarına alamayan, biat kültürüne dayalı ümmet peşinde koşan, Türk Milletini ümmet olarak gören,
İş başındaki AKP iktidarının ve onun liderinin;15.Temmuz'a dört elle sarılıp sahip çıkmaya, bu günü demokrasi günü olarak kutlamaya, haklarının ve yüzlerinin olup olmadığı, mutlaka tartışılmalı ve siyasal iktidar, bu konuda bir özeleştiri yapmalıdır.
Güner Yiğitbaşı
13/07/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder