Türkiye Barolar Birliği Başkanı, bu konuda çok umutluydu.
Yargı reformu paketini büyük bir iddiayla açıklayan Cumhurbaşkanını, hepimizden iyi şekilde yakından tanıma fırsatı bulan Sayın Barolar Birliği Başkanı, yargı reformu paketinin Temmuz ayında çıkacağından çok umutlu bir şekilde; basının karşısına çıkarak, “Yargı reformu paketi, Türkiye’nin önünü açacak bir başlangıçtır, top meclisin önündedir, Adalet Bakanının öncülüğünde, çoğulcu katılımcı demokrasi anlayışına uygun reform paketini hazırladık, bu paketi gece ve gündüz çalışarak hazırlayan hakim, savcı, avukat, Adalet Bakanlığı bürokratları ve akademisyen binlerce hukukçu kişinin emeği var, hepsine teşekkür ediyoruz, bu yargı paketini, Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin en üstünde ve en yetkili kişisi olarak açıkladı ve ilan etti ve dedi ki; temmuz ayında meclis kapanmadan ilk kısmını çıkaracağız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Cumhurbaşkanının sözünü havada bırakmaya hakkı yoktur, bu söz verilmiştir siyasi sorumluluk alınmıştır. ”şeklinde beyanatta bulunmuştu.
Seçim öncesi verilen sözler unutuldu ve bu paketin çıkarılması, sözüm ona ve inşallah tatil sonrasına bırakıldı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı; ya çok saf, yani çok iyi niyetli veya kendisini demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği, Almanya veya İngiltere’nin Barolar Birliği Başkanı olarak hayal ediyor olmalıdır.
Yaşadığı ülkenin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle yönetilen Türkiye olduğunu, bu ülkede; kuvvetler ayrılığı ilkesinin yok edildiğini, parlamenter sistemin denge ve denetim sisteminin yok olduğunu, Meclisin etkinliğini ve işlevini yitirdiğini, yargı bağımsızlığının ve yargıç teminatının kalmadığını, tüm devlet yetkilerinin tek kişide toplandığını, her şeyin bu tek adamın iki dudağının arasında olduğunu, tek adam konumundaki Cumhurbaşkanının yıllarca uğraşarak bin bir zorlukla kazandığı yargı üzerindeki mutlak hakimiyetini, yargıyı siyasi muhaliflerine karşı silah olarak kullandığını ve bu reform ile yargı üzerindeki etkinliğini asla kaybetmek istemeyeceğini, partili cumhurbaşkanının iktidardaki partisinin çoğunluğundan oluşan Meclisin, Cumhurbaşkanının iradesi ve istemi dışında bu yargı reformu paketini çıkarma gibi, hür bir iradesinin bulunmadığını bilmiyor mu Sayın Barolar Birliği Başkanı?
Sayın Barolar Birliği Başkanına bir sözü buradan hatırlatmak isteriz. Yargı reformu paketini çıkarmak için size söz veren ve bu sözüne güvendiğiniz siyasi iktidar ve onun mutlak liderinin; 17 senedir yaptıkları, söylemleri, tutmadığı vaatleri, yanılgıları, kandırıldık çıkışları, bundan sonra yapacaklarının garantisidir Sayın Başkan.
Sayın Başkan ne diyor?
“Türkiye’nin en üstünde ve en yetkili kişisi olarak açıkladı ve ilan etti ve dedi ki; Temmuz ayında meclis kapanmadan ilk kısmını çıkaracağız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Cumhurbaşkanının sözünü havada bırakmaya hakkı yoktur, bu söz verilmiştir siyasi sorumluluk alınmıştır.”
Sayın Başkan, aynı zamanda AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı, bundan önce de ne sözler verdi, bir hatırlayınız. FETÖ konusunda aldatıldık dedi, Dolmabahçe mutabakatı için haberim yoktu dedi, Yargıya değer vermediğini, savunmaya hiç tahammülü olmadığını, Barolar Birliği Başkanı olarak sanırım Danıştay’daki bir toplantıda maruz kaldığınız itibar kırıcı size yönelik davranışını, Barolar Birliği Başkanı olarak Adli Yılın açılışında teamül haline gelen konuşmanıza getirilen engelleri unutmuş olmanız, size hiç yakışmıyor.
Bu olup bitenlerden sonra, siz; kendinizden çok emin bir şekilde, “Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin en üstünde ve en yetkili kişisi olarak açıkladı ve ilan etti ve dedi ki; temmuz ayında meclis kapanmadan ilk kısmını çıkaracağız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Cumhurbaşkanının sözünü havada bırakmaya hakkı yoktur” şeklinde beyanat verebiliyorsunuz?
Sayın Başkan; unutmayınız, hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir, bu söz meclisin duvarlarında yazılı olup, millet iradesinin tecelli ettiği yer, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu nedenle, sizin sarf ettiğiniz, “Büyük Millet Meclisinin, Cumhurbaşkanının sözünü havada bırakmaya hakkı yoktur” sözünüze katılmıyoruz. Meclis, Cumhurbaşkanının buyruğu altında olamaz. Bugün, Millet için hayırlı bir yargı reform paket için bunu söylemiş olsanız da; yarın veya bir gün, Milletin hayrına olmayan bir yasa için de; Meclis, Cumhurbaşkanının buyruğunu yerine getirmek zorunda mı olmalıdır?
Sayın Başkan bu talihsiz sözünüzden dolayı sizi kınıyoruz.
Bu konuda çok iddialıyız ve diyoruz ki; bu ülkede, düşünce, düşünceyi açıklama, basın, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüklerini tanımayan, muhaliflerinin sesini kısmak ve korkutmak, ülkeyi dikensiz bir gül bahçesi gibi, kolayca idare edebilmek için, yargıyı bir silah olarak kullanma alışkanlığı içindeki AKP iktidarı ve onun lideri; iktidarda kaldığı sürece, yargının tam bağımsız, yargıçların tam teminatlı kılınacağı, düşünce ve düşünceyi açıklama, basın ve toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüklerini teminat altına alacak, demokratik bir yargı reformu paketini asla çıkarmaz.
Aslında bir gerçek varsa, yargı reformu paketinin Temmuz ayında çıkarılmamış olması; AKP Genel Başkanının, bu paketin çıkarılmaması konusunda Meclisi uyarmasından kaynaklıdır. Barolar Birliği başkanı bir bakıma doğru söylemiştir, Meclis, Cumhurbaşkanının bu paketi henüz çıkarmayınız sözünü havada bırakmamış ve bu söze uyarak, paket Temmuz ayında çıkarılmamıştır.
17 yıllık yaşanan tecrübelerle ve uygulamalarla sabit olan bu yalın gerçeklere rağmen; Barolar Birliği Başkanının, AKP iktidarının seçim yoluyla iktidardan uzaklaştırılamadığı sürece, bu ülkede asla ve asla, demokratik bir yargı reformunun yapılamayacağının ayırdına varamamış olmasına hayret etmemek mümkün değildir.
Güner Yiğitbaşı
31/07/2019Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder